Trabzon'da M. Akif ve Mücadelesi Konuşuldu
Eynesil Özgür-Der ve İlim Yolcuları Derneği, Mengüşoğlu'nun katılımıyla Mehmet Akif Ersoy programı düzenledi.
Özgür-Der Eynesil Temsilciliği ve Akçaabat İlim Yolcuları Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği ‘İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler’ ana başlıklı konferanslar serisinin sonuncusu Araştırmacı-Yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nun sunumuyla ‘Öncü Şahsiyet; Mehmet Akif Ersoy’ oldu.
Serkan Kaplan’ın sunduğu program Arif Uzun kardeşimizin Kuran’ı Kerim okunmasıyla devam etti. Öncü Şahsiyetler konferanslar serisinin kapanış konuşmasını İlim Yolcuları Derneğinden Uğur Şener yaptı. Araştırmacı-Yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nun takdiminden sonra konuşmasını yapmak üzere sahneye davet edildi.
Araştırmacı-Yazar Metin Önal Mengüşoğlu Şunları söyledi;
Mehmet Akif Ersoy düşünce ve sanat hayatımızda benim bağlı bulunduğum kitaba en yakın insandır. Kuran ‘ı Kerim de Allah Şuara suresinde şairleri yermiştir. Mekke panayırlarında şiir okuyan şairleri Mekkeliler önder kabul ederlerdi. Çünkü onların cinleri olduğuna inanırlar ve bu cinlerin onlara gaipten haber getirdiğini ve onların şiirlerini bu doğrultuda yazdığına inanırlardı.
Peki, peygamberin getirdiği gayb haberlerine bu halk neden inanmamıştır? Çünkü o şairler halkı uyutuyor ve uyuşturuyordu. Onların mevcut durumlarını devam ettiren, onları poh pohlayan şeyler söylüyorlardı. Ancak peygamber “Kalk ve uyar” diyordu.
Anadolu şairleri de halkı uyutan gül, bülbül, kız, oğlan temalı şiirleri ile Anadolu insanını uyutan ve uyuşturan şiirler yazıyorlardı. Mehmet Akif’te aynı Hz. Peygamberin yaptığı gibi o kadar şairin içinden halkı uyaran, dirilten, uyarmaya sevk eden şiirler ortaya koyuyordu.
Mehmet Akif’in ömründe yayınladığı ilk profesyonel şiiri “Kuran’a hitap” tır.
Benim neslimin İslamcıları da, komünistleri de sadece şairlerden beslenirlerdi. Doğu toplumları duygu ağırlıklı hareket eden toplumlardı dolayısıyla doğu toplumlarının önderleri her zaman duygularına hitap eden şairler olmuştur.
Mehmet Akif’in üç ayrı kimliğinden bahseden Metin Önal Mengüşoğlu devamla şöyle dedi;
Şairin ilk önce insan kimliği; O yalnız bir adamdı. Çünkü etrafındakiler hep softa(yobaz) idiler. Yani ya ırkçı, ya mezhepçi vs. Kendine arkadaş olarak sarhoş bir adam olarak Neyzen Tevfik’i ve bir müzisyeni seçmişti. Çünkü Neyzen Tevfik onunla birlikteyken içmiyor onu böylelikle içkiden uzaklaştırıyordu.
Mehmet Akif için “zamansız adam” diyorlardı. Çünkü o “müslümanın boş zamanı olmaz” diyordu.
Mehmet Akif dik duran bir adamdı. Çünkü saltanata her zaman karşı bir adamdı. “ Saltanat Sünni dünyanın iliğini emdi” diyordu.
M. Akif şura sistemini teklif etmiştir. Hiçbir zaman yobaz olmamıştır. Kendine tanıdığı hürriyeti herkese tanımıştır.
M. Akif gerektiği yerde kızan adamdır.
M. Akif tüm servetini yelek cebinde taşıyan bir adamdır.
M. Akif söz verdiği zaman sözünde durmama nedenini şöyle açıklıyor. “Ancak ölseydim yapmazdım.”
İttihat ve Terakki ‘ ye girerken yeminlerini değiştirerek girmiştir. Yemini şu şekilde yapmıştır : “Ancak bu kurumun maruf emirlere uyarım.”
Hasan Tahsin’le okul yıllarından çok iyi arkadaşlar olan Akif, birbirlerine söz vermişler kim daha önce ölürse diğerinin çocuklarına sahip çıkılacak şeklinde. Sonra yıllar geçiyor bu söz unutulmuş ama birgün evine gelen bir misafiri çocukları görünce bunların hepsi senin mi diye soruyor ve anlaşılıyor ki Hasan Tahsin ölmüş ve onun çocuklarına sahip çıkmış ve evleninceye kadar onları takip etmiştir. Öyle ki M. Akif’in öz torunu H. Tahsin ‘in bir kızı için şöyle diyor :”Süheyla teyzem evleninceye kadar onu öz teyzem zannediyorduk.”
İkinci olarak M. Akif’in şair kişiliği; Edebiyatımıza sokakta yaşanan hayatı taşıyan ilk kişidir M. Akif. Doğu insanının tembel miskin hayatını ve sokak manzaralarını şiire yansıtmıştır. Edebiyatımızı fildişi kulelerden çıkarmış gerçekleri şiirleri ile insanların dünyasına sokmuştur.
Son olarak M. Akif’in Müslüman kişiliği; M. Akif bu toplumun amentüsüne tepki ile başlamıştır İslami duruşuna. Şiirlerin de zamanın fıkhını oluşturmaya ve Müslümanları bir uyanışa sürüklemeye çalışıyordu.
Ne hazindir ki uyuyanları diriltmek için inmiş olan bir kitap ölmek üzere olanlara rahat ölsün diye okunmakta olduğunu kıyasıya eleştirmiştir. Akif’in Müslümanlığında ırkçı bir söylem yoktur.
İslam’ın millet anlayışını şiirine taşıyan tek adamdır. Irkçı ( küfür) milliyetçiliğine çatmıştır.
Atalar dinini Allah’ın dinine tercih etmeyi yermiştir. Toplumun hurafe itikadına ciddi bir biçimde çatmıştır.’dedi.
Program soru-cevap bölümünden sonra sona erdi.