Rus, İran ve Esed Saldırıları Trabzon'da Protesto Edildi
Eynesil Özgür-Der' in çağrısıyla Trabzon Meydan Park'ta yapılan İdlib'le Dayanışma Eylemine İHH, İyilik-Der ve Trabzon'da yaşayan Suriyeliler destek verdi.
Trabzon Meydan Parkı' nda Rusya, İran ve Esed'in saldırılarının protesto edildiği açıklamayı Eynesil Özgür-der adına yapan Emrah Küllaç, "Rusya'nn havadan İran ve Esed'in karadan saldırılarını sürdürdüğü İdlib halkıyla, kardeşlerimizle dayanışmak için toplanmış bulunuyoruz. Belki katliamları durduramayabiliriz ama kardeşlerimizin sesi olmak ve adil şahitler olmak gibi zorunluluğunuz var." dedi.
Katliamlara, yaşanan zulümlere rağmen direnen Suriye halkını da selamladığını söyleyen Küllaç,"Ey aziz Suriye halkı, alçakça ve şerefsizce bombardımanlara ve dünyanın ikiyüzlü tutumuna rağmen şahadet kefenini kuşanarak mevzii terk etmeyen onurlu halk ve siz ey kararlılıkları, fedakârlıkları ve adanmışlıklarıyla göz dolduran Allah yolunun adanmış erleri; müsterih olun, sabredin; Allah'a and olsun ki cennet sizi bekliyor, düşmanlarınızı cehennem! Selam olsun Halep'e, Şam'a, Dera'ya, Hama'ya, Cerablus'a ve İdlib'e!" dedi.
"Rus ,İran ve Esed Barbarlığının Karşısında İdlib Halkının Yanındayız" pankartının açıldığı eylemde "Zalim Esed Hesap Verecek", "İdlib Halkı Yalnız Değildir", "Müslüman Uyuma Kardeşine Sahip Çık" ve "Zulme Karşı Direneceğiz!" gibi sloganlarla İdlib'deki vahşi saldırılar protesto edildi.
Basın açıklaması sonrası eylem Trabzon'da ikamet eden Suriyeli Ahmed Alsallah'ın Doğu Türkistan, Arakan, Filistin ve İdlib halkının kurtuluşu için ettiği dua ile sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim,
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasulümüz önderimiz, Hz. Muhammed Mustafa (as) bir hadisinde: "Bir haksızlık gördüğünüzde elinizle, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz ediniz" buyuruyor. Müslümanların zalimleri durdurmaya şu an güçleri yetmese de bizler hem dilimizle hem de kalbimizle zulmü lanetleyebilir, zulme razı olmadığımızı gösterebiliriz.
Kardeşler, dünyanın farklı bölgelerinde sırf Rabbimiz Allah dedikleri için, özgürlük talep ettikleri için Müslümanlar katledilmeye, yurtlarından sürülmeye, yoksulluğa, türlü zulümlere maruz kalmaya devam ediyorlar. Bizler de zulme razı olmadığımızı, Suriye'den Doğu Türkistan'a, Filistin'den Libya'ya dek kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını göstermek için bugün burada bir araya geldik. Rabbimiz şahitliğimizi kabul etsin.
Son günlerde gittikçe yoğunlaşan Suriye rejimi ve Rusya'ya ait savaş uçakları tarafından bombalanan "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi"nden yükselen feryatlara şahitlik ediyoruz.
İsmi "gerginliği azaltma" olan bir bölge, şu anda dünyanın en çok vurulan, yakılan ve yıkılan alanına dönüşmüş durumda. İran destekli Beşşar Esed rejimi ve Rusya, hedef gözetmeden sivil yerleşim alanlarını, pazar yerlerini, hastaneleri, kadınların ve çocukların sığındığı derme-çatma barınakları vurmaya devam ediyor.
Bölgeden gelen haberlere göre, bombardıman nedeniyle yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalan sivillerin sayısı, geçtiğimiz aydan bu yana 180 bini aştı, sivil ölü sayısı ise 1300'ü çoktan geride bıraktı.
İdlib neden çatışmasızlık mutabakatına rağmen ateş topu gibi yanıp kavruluyor? İdlib'i yakıp yıkan Astana ve Soçi Zirveleri'nin asli ortağı, Esed rejimin garantörü Rusya değil mi? Evet, Rusya ve Esed rejimi Türkiye'nin 12 askeri gözlem noktası bulunan İdlib'te fırın, hastane, okul, mescid, mülteci kampı gibi sivil yerleşim yerlerinde çoluk çocuk demeden önüne geleni katlediyor. Fakat bu kör, amaçsız ve askeri stratejiden bağımsız bir barbarlık değil elbette. Orada muhalif Müslümanların yok olması, bölgede büyük bir üs noktası oluşturması, sıcak denizler politikası, Esad gibi zalimi çıkarları için ülkenin başında tutma çabası net bir şekilde görünmektedir. Ayrıca Libya'yla Doğu Akdeniz'deki Münhasır Ekonomik Bölge üzerine zapt edilen muhtıranın bu barbarlığı hızlandıran, daha bir korkunçlaştıran faktörlerden biri olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Rusya hem Türkiye'nin Avrupa ve Amerika'yla yaşadığı çelişkiden yararlanıyor hem de Suriye'den milyonluk göç dalgasını tetiklemek üzere İdlib'e vahşice saldırıyor. Türkiye'ye yönelik emperyalist kuşatma Amerika'dan Avrupa'dan önce İran ve Rusya'dan geliyor.
Bununla birlikte savaşın başından beri Suriye'deki mazlumlara sahip çıkan Türkiye'nin düne kadar izlemiş olduğu olumlu politikalar ehli vicdan sahibi olan herkes tarafından görüldü ve desteklendi. Türkiye'nin bu tavrı devam ettiği müddetçe bizler tarafından da desteklenmeye devam edecektir. Umarız Türkiye mazlum kardeşlerine sırtını dönmez ve onları sahipsiz bırakmaz ve uluslararası arenada gücünü ortaya koyarak bu katliamlara engel olur. Çünkü bu Türkiye için insani bir sorumluluktur ve bu sorumluluktan kaçmamalıdır. İfade ettiğimiz bu sorumluluk gereği Türkiye derhal Birleşmiş Milletler nezdinde harekete geçmeli ve bu katliamların son bulması için bütün gücünü ortaya koymalıdır.
Rusya, aynı şekilde Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik asimilasyon politikalarına açıktan destek vermekte, PKK-PYD'nin de ilk olarak Moskova'da ofis açmalarına müsaade etti. Rusya, PKK-PYD'yi Türkiye'ye karşı kullanışlı örgüt olarak kullanabilmek için Amerika gibi her türlü dirsek temasına da, desteklerine de devam ediyor.
Tam bu noktada, hepimize düşen sorumluluklar var. Bunca hüsn-ü zanna ve bizden beklenenlere lâyık olmak için bu kardeşlerimize sahip çıkmaz zorundayız…
Biz biliyoruz ki; zalimler, katiller, ikiyüzlüler eninde sonunda yenilecektir! Elbette bir gün Esed despotu da tarihin lanetli çöplüğündeki yerini alacaktır. Esed ve avenesi İran, Hizbullah, Rusya ve bilumum işbirlikçileri bugün olmasa bile yarın mutlaka ama mutlaka ateşi boylayacaktır ve güzel akıbet elbette her koşulda hakkı ve adaleti ayakta tutmaya azmeden şehitlerin; Rabbe, insanlığa ve eşyaya karşı sorumluluk bilincini kuşanan muttakilerin olacaktır!
Ey aziz Suriye halkı, alçakça ve şerefsizce bombardımanlara ve dünyanın ikiyüzlü tutumuna rağmen şahadet kefenini kuşanarak mevzii terk etmeyen onurlu halk ve siz ey kararlılıkları, fedakârlıkları ve adanmışlıklarıyla göz dolduran Allah yolunun adanmış erleri; müsterih olun, sabredin; Allah'a and olsun ki cennet sizi bekliyor, düşmanlarınızı cehennem!
Selam olsun; Halep'e, Şam'a, Dera'ya, Hama'ya, Cerablusa ve İdlib'e!
Selam olsun izzetiyle direnip cennete talip olan Bilad-ı Şam'ın yiğitlerine!
Basın açıklamamıza destek veren tüm kardeşlerimize, kurumlarımıza teşekkür ederiz, Allah razı olsun.
Şimdi de Doğu Türkistan'dan Filistin'e,Arakan'dan Suriye'ye,İdlib'e tüm mazlum ümmet coğrafyasındaki direnen kardeşlerimizin zaferi için Suriye'li Ahmed kardeşimizi dua etmeye davet ediyorum.