Ordu'da “Hz. Hamza” Konferansı
82 İl 82 Sahabî projesinin 64. programı, "Şehitlerin Efendisi Hz. Hamza" başlığında, büyük bir coşku ile Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Özgür-Der Eynesil Temsilciliği'nin organize ettiği program, Kur'an'ı Kerim tilaveti ile başladı. Kısa bir selamlama konuşması yapan, tertip heyeti başkanı Hüseyin Bayındır, Sahabe'nin önemine ve projenin sağladığı istifadelere dikkat çekti.
HZ. HAMZA'YI, ANLAMAK DA, ANLATMAK TA ZOR
Daha sonra kürsüye Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım davet edildi. Neden Ordu'da Hz. Hamza'nın anlatılacağına dikkat çekerek sözlerine başlayan Yıldırım şöyle dedi: 82 İl 82 Sahabî projesinin 64. programına ve Hz. Hamza'nın adına kurulan bu güzel sofraya kavuşmanın heyecanı içerisindeyim. Hz. Hamza demek çok kolay değil, onu hem anlamak, hem anlatmak, hem de onun gibi yaşamak çok zor, ben de nasıl onu anlatacağım inanın bilmiyorum, Rabbimin yardımı ile onu biraz olsun size yansıtmayı umuyorum. Ordu'da, Hz. Hamza dememizin sebebini biliyorsunuz? İsim-Müsemma ilişkisi kurarak adı Ordu olan bu ilimizde, Asrı Saadet'te ordu der demez akla gelen en önemli isimlerinden biri olan Hz. Hamza'yı anlatalım istedik."
O SADECE BİR AMCA DEĞİL
Hz. Hamza'nın, Peygamberimize olan yakınlığının sadece amca olmaktan ibaret olmadığını söyleyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: "Hz. Hamza, amca olmanın yanında, Efendimiz'in hem süt kardeşi, hem teyzenin oğlu, hem Allah'ın aslanı, hem Resulullah'ın aslanı unvanlarının sahibi, hemde şehitlerin efendisidir. Onun Müslüman olduğu günden itibaren risalet davasına nasıl hizmet ettiği, siyerin sayfalarında mevcuttur. Onun gelişi ile Mekke'de Müslümanlar biraz olsun nefes almış, 'bizim Hamzamız var!' diyecek kadar, ondan güç ve kuvvet almışlardır."
BENİ SEVİNDİRECEK OLAN İMAN ETMENDİR...
Hz. Hamza'nın İslam öncesi hayatını anlatan Muhammed Emin Hoca, daha sonra onun nasıl Müslüman olduğunu da anlattı. Muhabbetin onu imana taşıdığını söyleyen Yıldırım şöyle dedi: "Ebû Cehil'in başına yay ile vurduktan sonra Hz.Hamza oradan ayrıldı ve hemen yeğeninin yanına geldi. Yürürken de yüreğinden fırtınalar kopuyordu: "Ben ne yaptım bilmediğim, tanımadığım bir dine girdiğimi söyledim" diyordu. O halde biraz düşünceli, biraz sevinçli yeğeni Muhammed'in yanına gitti. "Muhammed! Senin intikamını Ebû Cehil'den aldım, ona şöyle şöyle yaptım; artık sana asla el süremeyecek!" dedi. Ama Efendimiz bu söylenenlere hiç tepki göstermedi. Bunun üzerine Hamza: "Yeğenim! Benim yaptığıma sevinmedin mi?" diye sordu. Efendimiz: "Beni sevindirecek olan intikamımı alman değil, asıl beni sevindirecek olan senin bana iman etmendir, iman etmedikten sonra yapacağın yardımın sana bir faydası yok ki?" Hz. Hamza, nasıl iman edeceğim? diye sordu. Efendimiz (sas) sevinçle ona iman cümlelerini söyledi, o anda o da gerçek manada iman ederek, o nurdan halkaya dahil oldu. O gün için Efendimiz'in yüreği kabına sığmıyordu. Hamza Müslüman olmuştu. Bir dağ Hamza, bir dev Hamza, bir derman Hamza... İslam'ın böyle kametlere ihtiyacı vardı, hakkın ikamesi Hamza yürekli adamların bilekleri ile olurdu. Hamzasız bu iş olmazdı, Hamzalar olmadığı için bakın bugün olmuyor, o gün Hamza geldiği için o iş oldu..."
BEDİR'İN KAHRAMANI, UHUD'UN ŞEHİDİ
Hz. Hamza'nın iman ettikten sonraki hayatını çeşitli tablolarla anlatan Yıldırım, onun hicretini, ilk askeri seferini, Bedir'deki hayranlık veren komutanlığını ve Uhud'da yürek dağlayan şahadetini anlattı. Zaman, zaman duygulu anların yaşandığı programda, son olarak Yıldırım, Hz. Hamza'dan alınması gereken mesajlara dikkat çekti. Yıldırım'ın paylaştığı mesajlardan birisi şu idi: "En büyük imtihan sahalarından biri olan Uhud'a Hz. Hamza gibi gelirsen, sana verilen vazife ne ise onu yerine getirme adına çok dikkatli olmalısın. Okçular tepesinin sadece Medine'de olmadığını, Uhudların bitmediğini, Peygamberin emirlerinin hepsinin devam ettiğini unutmamalısın."