Ereğli'de Şahitlik Konulu Seminer Yapıldı
Ereğli Özgür-Der girişimi organizesinde Hamza Türkmen şahitlik konulu bir sunum yaptı.
Hamza Türkmen'in sunumunun özeti:
70'li yıllarda başlayan ''öze dönüş'' arayışlarının, Kemalist sistemin dayatmalarından sıyrılmaya çalışmasının ön ayaklarını o günkü İslami Dergi ve tercüme çalışmaları başlatmıştı. Bu çalışmalar ile İslami Mücadele ivme kazandı.
Mevdudi'nin ''Dört Terim'' kitabı ile kavramlarımız cahili kirliliklerinden arınmaya başladı. İlk dönem ashabın Rasulullah'ın tedrisatından geçerken kavradığı temel kavramları, Türkiye'deki Müslümanlar sağlıklı bir zeminde tefekkür etmeye başladı.
Özellikle cumhuriyet kadrolarının dayatarak üretmiş olduğu batılı cahili sistemin ürünü olan ulusçuluk, milliyetçilik gibi kirliliklere karşı mücadele azmi yükseldi.
Geleneğin muharref tasavvuf kültürü ile Kur'an'a ulaşmanın önündeki engeller aşılmaya başlandı. Kur'an'ın en önemli kavramları arasındaki ŞAHİDLİK, ISLAH, RABB gibi kavramlar sosyal hayatımızdaki vakaları kavramamızı Rabbimizin istediği doğrultuda anlamamızı kolaylaştırdı. Türkiyeli Müslümanların hayatındaki bu yenilik, mücadelede Metot sorunlarını da gündeme getirdi. Sünnetullaha uygun bir ıslah mücadelesi ile Müzzemmil, Müddessir suresindeki gibi, kirlerinden arınarak toplumu da Rabbimizin istediği doğrultuda dönüştürmeye çalışan şahidliğin gösterilmesi gerektiği idrak edilmeye başlandı. Fakat bu önemli metot anlayışını kavrayamayan yanlışlıklar ile iktidar temelli, aceleci, vaka ile uyuşmayan arızi metodik sorunlarımız da devam etmekteydi. Öyle ki bu metodik yanlışlıklar Kur'an'da ki tefsir çalışmalarında da izlerini gösterdi. Fakat her şeye rağmen İslami mücadele bu arızi durumlarından sıyrılmaya devam etti. Müslümanlar Rabbimizin istediği sosyal şahidliği yükseltmek için özgürlük alanlarını açmakta önemli mesafeler kat etti.
Son dönemde İslam dünyasındaki intifadalar ise bu önemli dönüşümde Türkiye'deki Müslümanlar için çok önemli örneklikleri de gözler önüne serdi. İslam dünyasında belki de son 300 yıl içinde ilk defa bu denli süreklilik arzeden bir adanmışlık örneği ile karşılaştı. Türkiye'de ulus devletlerin esiri olmuş kapitalist hayatın sorunları ile iç içe yaşayan bizlerin, mücadele alanlarımızı sürekli yükselten ıslah temelli şahidlikleri sergilememiz gerekmektedir. Bu doğrultuda tüm Müslümanların sıfatı olan alimlik vasfımızın gereği olarak öncülerimizin mücadelenin en önünde olması gerekmektedir. Bu doğrultuda sosyal hayatımızdaki sorunlarımızı Ku'ran'i kavramlarımız ile buluşturarak fıkıh üretebilmeliyiz ki mesafe kat edilebilsin.