Üniversiteli Gençlerden Barış Sürecine Destek Eylemi
Özgür Üniversiteli Buluşmaları’nn üçüncü gün programı çerçevesinde gençler Diyarbakır'da ‘Barış Süreci’ne destek eylemi düzenledi.
HAKSÖZ-HABER
Gençlerin AZC Plaza önünde gerçekleştirdiği eylemde kardeşlik ve adalet çağrısı yapılırken gelişmelere destek verildiği beyan edildi. “Kendin İçin İstediğini Kardeşin İçin de İste!” ve “Biratî û Edalet, Teminata Aşîtî û Çareseîyêne” yazılı pankartların açıldığı eylemde “İnsanız, Ümmetiz, Kardeşiz!”, “Kurtuluş İslam'da Gerçek Çözüm Kur'an'da!”, "Türk-Kürt Ulusalcılığı Ayrıştırır! İslam Kardeşliği Birleştirir!", "Çareseri Biratîye İslamiye!" mesajlarını içeren dövizler taşındı.
“Barış Hepimiz İçin Mübarek Olsun!”
Eylemde konuşmacı olan Mehmet Garip Tanyıldızı Türkiye’nin gündemindeki en acil meselenin Kürt sorunu olduğunu ve bununla ilgili bir çözüm süreci yaşandığı ifade ederken yaşanan gelişmeleri olumlu adımlar olarak nitelendirdi. Konuşmanın özeti:
“Son zamanlarda içinde yaşadığımız coğrafyanın en acil nihayet bulması gereken meselesi olan Kürt sorunu ile ilgili bir çözüm süreci yaşanıyor. Biz Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak konuyla ilgili tavrımızı ortaya koymak için bir araya geldik. Öncelikle şunu söylemek isterim ki Müslümanlar olarak gelişmelerin hayırlı olduğunu ve sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Hepinizin malumu olduğunu gibi Kürt sorunu TC devletinin üzerine kurulduğu Kemalist-laik ulus-devletin doğurduğu bir sorundur. Devletin 90 yıldır sürdürdüğü zulüm ve asimilasyon politikaları iki taraflı savaşın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Şiddetin karşılıklı hale gelmesi iki Müslüman halkın düşmanlaşmasına kadar varmıştır.
Bu düşmanlığın sona ermesi adına silahların durması gerekli ve önemli bir başlangıçtır. Yaşanan bu olumlu gelişmelerin yanısıra süreci sabote etmek isteyen sağcı-milliyetçi kesimlerle beraber ulusalcı-Kemalist kesimlerin yalan ve iftiraya dayalı propagandaları dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Sürecin akamete uğramaması için en temelde şunu görmek gerekir ki ulus-devletin oluşturduğu bir sorun ulus-devletin kırmızı çizgileri ile çözülmez. Kürt sorunu silahla değil hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması ile çözülür. Kürt sorunu ancak adalet ve kardeşlik temelinde çözülür. Kürt sorunu ancak İslam’ı önceleyerek çözülür.
Biz Müslümanlar olarak Türk ve Kürt halklarının kardeş olduğuna inanıyoruz. Bu iki Müslüman halk savaşa binlerce eladını kurban vermiştir. Biliyoruz ki Kürdistan barışı bayram gibi karşılayacaktır. Türkiye barışı bayram gibi karşılayacaktır. Barış hepimiz için mübarek olsun!”
Tanyıldızı'nın konuşmasının ardından Özgür-Der Üniversite Gençliği adına İbrahim Erpin basın açıklamasını okudu. Basın açıklamasında kardeşlik ve adalet temelli bir çözüme dikkat çekilirken bu süreçte atılabilecek yanlış adımların kan ve gözyaşı dışında hiç bir şey getirmeyeceği ifade edildi.
Sık sık tekbirler getirilen eylemde “Ulus Devlet Çıkmazda, Kurtuluş İslam’da!”, “Irkçılıktan Uzaklaş, Kardeşinle Kucaklaş!”, ”Savaşa Değil Barışa Destek Ol!”, “Irkçılıktan Ayrıl İslam’a Sarıl!”, “Barış için Adalet Çözüm İçin Kardeşlik!”, “Biji Bratiye Gelan!”, “Müslüman Halklar Kardeştir!” sloganları atıldı.
Fotoğraf: İkrami Yerlikaya
Basın açıklamasının tam metni:
Yeşeren Barış Umudu Kardeşlik Temelinde Yükselir
29 Nisan 2013
Kürt Sorunu, Kemalist kadroların en önemli projesi olarak dayattığı uluslaştırma politikaları neticesinde ortaya çıkan; inkârın ve ağırlıklı olarak 80’li yılların ardından imhanın devreye girdiği hazin bir arka plana ve acılarla dolu bir geçmişe yaslanan bir sorundur. Kürt sorunu, Kemalizm’in ümmetten ulus yaratma hayali kapsamında toplumun tümüne dayattığı zulmün Kürt halkına yönelen yüzüdür. Bu topraklarda yaşayan tüm halkları tek bir üst kimlik olarak belirlenen “Türk Ulusu”na mensup kılmak için yıllar içinde yapılmadık zulüm, işlenmedik cürüm kalmadı. Bu yönüyle seküler faşizan bir paradigma üzerine bina edilen vesayetçi Kemalist sistem; toplumsal gerilimin, halkların birbiriyle düşman kılınmasının ve bu topraklarda kirli bir savaşın peyda olmasının en önemli müsebbibidir. Bunun sonucunda ortaya çıkan enkaz ise kan, gözyaşı ve toprağa düşen körpecik bedenlerdir. Nihayetinde son 30 yıldır süren kirli savaş boyunca 40 binden fazla can, anaların gözyaşlarıyla ve umutlarıyla beraber toprağa gömülmüştür. Savaş süresince yakılarak boşaltılan köyler, zorunlu göçler, fakirleştirme ve ötekileştirme politikaları kardeş halkların ayrışmasına ve ulus kimliklerin inşa edilmesine yol açmıştır. Daha önce İslam ümmeti diye anılan kardeş halklar, gittikçe birbirinden uzaklaştırılmış, kardeşlik tohumlarının yerine kin ve nefret tohumları ekilmiştir.
Özelde Türkiye’nin olmakla beraber tüm Ortadoğu’nun can alıcı sorunu haline gelen Kürt sorununun çözümü konusunda daha önce atılan cılız adımlar çeşitli provokasyonlar, tarafların samimi davranmamaları, çözüm önerilerinin kardeşlik eksenine oturtulmaması gibi nedenlerden dolayı başarısız olmuştur. Son süreçle beraber yakalanan olumlu hava çekilen sıkıntıların giderilmesi ve kardeşlik ortamının yeniden tesis edilmesi için fırsatların doğduğu tarihi bir sürece işaret etmektedir.
Resmi ideolojinin eseri olan baskı, inkâr, asimilasyon politikalarını terk etme iradesinin son süreçte AK Parti kadroları tarafından ortaya konulması ve PKK kadroları ve lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yükselen olumlu karşılığı ile yıllardır esmeyen barış rüzgârları tüm Türkiye’de esmeye başlamıştır. Sürecin daha şeffaf yürütülmesi ve tarafların karşılıklı güvenleri provokasyon hesaplarını da şimdilik sonuçsuz bırakmıştır. Dolayısıyla hiçbir zaman olmadığı kadar taraflar soruna çözüm merkezli yaklaşmış ve olumlu adımlar atmışlardır.
Yapılan görüşmeler sonucunda tarafların çatışmaya son vermesi, silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi, güvenlik görevlilerinin sınıra yapmış olduğu yığılmayı azaltmaları, PKK tarafından kaçırılan insanların serbest bırakılması ve nihayetinde silahların tamamen devre dışı bırakılması yönündeki çalışmalar her açıdan halkların yararınadır.
Sürecin provokasyonlar ve sabotajlar sonucunda kesintiye uğrama riski olmakla beraber kin, nefret ve dökülen kanlar üzerinden “ulusal kimlikleri” tesis etmeye çalışan siyasi çevreler tarafından yürütülen süreci baltalama girişimleri, Allah’a hamdolsun toplum nezdinde itibar görmemiştir. Nitekim süreç başladığından beri feryadı basan MHP ve CHP gibi ulusalcı çevrelerin söylemleri halkın çözüm iradesine toslamıştır. Halkı, çözüm sürecini baltalamaya çalışacak çevrelere karşı basiretli olmaya davet ediyoruz.
Çözüm süreci kapsamında atılan adımlar sınırlı toplumsal refahı, hak ve özgürlüklerin iade edilmesini sağlayabilir, ancak resmi ideoloji ile gerçek anlamda hesaplaşmadan, yeniden ulus devlet anlayışının tadil edilip İslam kardeşliğinin es geçilmesi sorunu tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Yapılan yamalarla asıl kardeşliğin tesis edilemeyeceğini, toplumu ayrıştırmaya götüren Kürt-Türk ulus kimliğinden vazgeçip İslam kardeşliği ekseninde meseleye yaklaşılmadıkça sorunun ortadan kalkmayacağını düşünüyoruz.
Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak çözüm sürecini ve tarafların ortaya koyduğu iradeyi samimi buluyoruz. Yeteri kadar kan ve gözyaşına doymuş bu topraklarda aynı acıların yeniden yaşanmaması adına atılan adımları destekliyoruz. Bu süreçte yapılacak en küçük bir hata dahi kan, gözyaşı ve ölümler dışında herhangi bir şey getirmeyecektir. Bizler artık anaların gözyaşlarının akmasını istemiyoruz. Anaların ağıtlarını değil sevinç çığlıklarını duymak istiyoruz. Barışın kardeşlik temelinde tesis edilebilmesi için toplumun tüm kurumlarını ve kesimlerini süreci desteklemeye, barışta pay sahibi olmaya çağırıyoruz. Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak kardeşlik temelinde atılacak tüm adımları can-ı gönülden destekleyeceğimizi tüm kamuoyu ve basın mensuplarına duyuruyoruz.
ÖZGÜR-DER ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ