“Türkiye'de Nakşî Gruplar ve Etkileri” Semineri
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi “İslami Hareket Tecrübeleri” üst başlıklı seminerler dizisi “Türkiye’de Nakşî Gruplar ve Etkileri” konusuyla devam etti.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin bu yıl "Türkiye'de İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinin üçüncüsü dün akşam Özgür-Der Selahattin Eyyubî Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Seminerde Tuncay Yerlikaya, "Türkiye'de Nakşî Gruplar ve Etkileri" konulu bir sunum yaptı.
Seminerde, Nakşibendî Tarikatı'nın nasıl ortaya çıktığı, nasıl geliştiği, yayıldığı coğrafya, geçirdiği evreler, tarikatın âdâb ve erkânı, rabıta konusu, tarikata ait çeşitli kavram, terim ve inanış biçimleri, hiyerarşik zincirini oluşturan kimselerin biyografileri ve toplum üzerinde meydana getirdiği sosyal ve kültürel etkileri üzerinde duruldu.
Nakşîlik nedir?
Nakşîliğin tanımı, ortaya çıktığı ve geliştiği coğrafyalar ve geçirdiği evreler üzerinde durarak konuşmasına başlayan Yerlikaya, "Nakşibend, "nakş" ile "bend" kelimelerinden oluşmuştur. Nakş, bir şeyi bir yere nakşetmek, nakış gibi işlemektir. Bend, Farsça bir isim olup, sıkıca bağlı, iyice bağlayan, kuvvetlice bağlanmış manalarına gelir. Temel usullerini Hace Muhammed Bahauddin Nakşibend belirlemiştir. Adını Nakşibend ve kalbe Allah zikrini nakış gibi işlemeden alır. Terbiye yolunun usul ve adabı, silsile yolu ile Hz. Ebu Bekir'e ve ondan Hz. Muhammed (s) götürülür. Nakşîliğin ortaya çıktığı coğrafyalar: Hindistan, Keşmir, Çin, Türkistan, Irak, Maverünnehir. Tarikatın geçirdiği evreler: Sıddıyqıyye, Tayfûriyye, Khuwâcegâniyye, Naqshabandiyye, Ahrâriyye, Mujeddidiyye, Mazhariyye ve Khâlidiyye…" şeklinde bilgi verdi.
Tarikatın temel prensipleri
Nakşiliğin ritüellerini Râbıta, Zikr-i Khafi ve Khatm-i Khuwacegân olmak üzere üç başlık altında değerlendiren Yerlikaya, tarikatın temel ilkelerini ise şöyle sıraladı:
1- Vukuf-ı Zamanî: Müridin zamanı çok iyi değerlendirmesidir.
2- Vukuf-ı Adedî: Dersin adedi ve gerçek manası düşünülmelidir.
3- Vukuf-ı Kalbî: Kalbi uyanık tutmak gerekir.
4- Hûş der-dem: Nefes alıp verirken, gaflette olmamak..
5- Nazar ber-kadem: Başkasına değil, kendine bakmalıdır..
6- Sefer der-vatan: Halktan ayrılıp Hakk'a gitmesidir.
7- Halvet der-encümen: Halk içinde de olsa, halvet hali olmalıdır.
8- Yâd kerd: Şeyhin verdiği zikri, kalp ve dil ile daima tekrarlamak.
9- Bâz geşt: Zikirle Allah'a dönüş, vuslat düşünülmelidir.
10- Nigah-daşt: Kalbi zararlı düşüncelerden korumak.
11- Yâd-daşt: Masivâyı bırakarak, sadece Allah'ı düşünmektir.
Türkiye'deki çağdaş temsilcileri
Yerlikaya, Türkiye'de bulunan Nakşibendî şeyhlerini şöyle sıraladı: "Palulu Şeyh Sait, Abdülhakim Arvasi, Erbilli Şeyh Esat, Kufralı Şeyh Abdülbaki, Hazinzade Şeyh Abdullah, Hazinzade Şeyh Şerefuddin, Hazinzade Şeyh Zuynulabidin, Aynkâflı Şeyh Fethullah, Kasım Kufralı (Küfrevi), Süleyman Hilmi Tunahan, Seydazade Şeyh Masum, Seydazade Şeyh Maşuk, Mehmet Zahit Koktu, Mahmud Esad Coşan, Darendeli Osman Hulusi, 16.Ahıskalı Ali Haydar, Şeyh Süleyman El-Khalidî, Şeyh Seyda Said El-Cezeri, İsmail Hakkı Ehramcıoğlu, Kasım Zeylan, Abdulkerim Zeylan, Kasrikli Molla Abdülhakim, Kasrikli Raşit Erol, Muhammet Musa Kâzım el-Haşimi (Hazinoğlu), Mahmut Ustaosmanoğlu, Cübbeli Ahmet, Kıbrıslı Nazım, Ramazan Dinç, Musa Topbaş, Yaşar Yılmaz ve Ömer Öngüt…"
İslam'ın felç olmasına neden oldular
Nakşîliğin oluşturduğu olumsuz etkileri irdeleyen Yerlikaya, şu tespitlerde bulundu:
- Tevhidi iman konusunda büyük tahribata neden oldular. (Rabıta, ermişlik- evliya kültürü)
- Müslümanların Kuran'a yönelen cephesini değiştirmişledir. Kuran'ın vereceği coşkuyu tasavvuf vermeye çalışmıştır.
- İslam'ın bir bütün olarak gördüğü hayatı tarikat dünya ve ahiret hayatı diye birbirinden ayırmıştır.
- İslami kavramlarının içini boşaltmış, içini kendisi doldurmuştur. (Veli- zikir gibi)
- İslam'ın ibadet anlayışı dejenere edilmiştir.
- Türkiye'de çok geniş bir laik-dindar kesiminin oluşmasını sağlamıştır.
- Osmanlıcılık-sentezcilik-modern putçuluk gibi benzer akımlarınla etkileşerek İslam'ın tertemiz vücudunu kirletmiş, sosyo-kültürel karmaşaya sebep olmuşlardır.
- İslam'ın öngördüğü ve üzerinde ısrar ettiği aktif düşünceyi pasifize etmiş mistik bir din anlayışı inşa etmişlerdir.
- Türkiye'de milyon kalabalıklar uygun tabirle hipnotize edilmiş, dünya ve siyasete karşı insanları uyutmuşlardır.
- Bunlar sayesinde Kemalizm İslami öğrenimi öldüremedi ama felç etti.
"İslami canlanışa köprü görevi gördüler"
Olumsuz etkilerine karşılık olumlu etkilerinden de bahseden Yerlikaya, Nakşîliğin, Osmanlı dönemi ile Türkiye'de gelişmeye devam eden İslami canlanışlar arasında önemli bir köprü görevi gördüğüne işaret etti.