Suriye Direnişi Diyarbakır'dan Selamlandı
3. yılına giren Suriye halkının özgürlük mücadelesi Cuma namazını müteakip Ulucami önünde kitlesel basın açıklamasıyla selamlandı.
“Diyarbakır-Suriye Kardeşlik Girişimi”nin organizasyonuyla bir araya gelen Diyarbakırlı Müslümanlar, üçüncü yılına giren Esad zulmüne ve bu zulme karşı dünyanın duyarsızlığına isyan etti. 37 kurumun altına imza attığı kitlesel basın açıklamasında, açılan pankartlar, taşınan dövizler, atılan sloganlar ve okunan basın açıklamasıyla Suriye direnişi selamlandı.
“NE BAAS NE ABD YAŞASIN ÖZGÜR SURİYE”
“Baas’ın Safında Duranlar Ümmetle Aynı Safta Duramaz” ve “Yaşasın Suriye Direnişimiz” pankartlarının açıldığı eylemde, “Ne Baas Ne ABD Yaşasın Özgür Suriye, Suriye’de Katliama Hayır, Dikdatör Beşar Esad Katliam Zulüm fesat, Baas Çöplüğe Esad Sehpaya, Katil Esad Bu Kan Denizinde Boğulacaksın, Sessiz Kalmak Baas’ın Zulmüne Ortak Olmaktır, Suriye İslami Direnişle Özgürleşecektir ve Suriye’de Katliama Sessiz Kalma” dövizleri taşındı.
“ONURLU DİRENİŞİ SELAMLAMAK İÇİN BURADAYIZ”
Eylem, Mehmet Deniz’in giriş konuşmasıyla başladı. Eylemin amacı hakkında açıklamada bulunan Deniz şöyle konuştu: “Üçüncü yılına giren Suriye direnişini selamlamak için burada toplanmış bulunmaktayız. Rabbimizin üzerimize yüklemiş olduğu imani bir sorumluluk olan zulme karşı çıkmak ve mazlumun yanında olduğumuzu göstermek için bugün buradayız. İki yılını dolduran direnişte zalim Esad güçlerinin ortaya koyduğu bilanço korkunç rakamlara ulaşmıştır. Gelinen noktada Suriye halkından 70 bini aşkın ölü, onbinlerce kayıp, yüzbinlerce tutuklama ve milyonlarca mülteci oldu. Bütün zulümlere rağmen Suriyeli kardeşlerimiz onurlu direnişlerinden vazgeçmediler. Biz Diyarbakırlı Müslümanlar olarak da kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, her zaman bütün desteklerimizi kardeşlerimize sunacağımızı ifade etmek istiyoruz. İnşallah Rabbimiz dualarımıza icabet eder ve inşallah iki yıldır ilmek ilmek dokunan devrim süreci zafere ulaşır.”
“DİREN SURİYE DİREN DİYARBAKIR SENİNLE”
Deniz’in konuşmasının ardından “Diyarbakır-Suriye Kardeşlik Girişimi” adına basın açıklamasını okumak üzere sözü Barış Oktay aldı. Sözleri sık sık “Yaşasın Suriye Direnişimiz, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Katil Esad Suriye’den Defol, Halep’e Humus’a Direnişe Bin Selam, Diktatörler Yenilecek İslami Direniş Kazanacak, Berxwedan Jiyane; Jiyan İslam'e, Zulme Karşı Direneceğiz, Diren Suriye Diren Diyarbakır Seninle, Li hember zaliman Biji Berxwedan” şeklinde sloganlarla kesilen Oktay, “unutulmamalıdır ki 2 yıl değil 20 yıl geçse de, zulüm ile abad olunmayacak, er ya da geç ilahi adalet yerini bulacak ve zalimler kendi kazdıkları kuyuda kaybolacaklardır. 2 yıldır fiili bir savaş sürecini yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz unutmasın ki; Muhakkak her darlıktan sonra bir ferahlık vardır. O ferahlık da Özgür bir Suriye’nin sabahına uyanmaktır ve o gün artık her zamankinden çok daha yakındır.”dedi.
Kitlesel basın açıklaması, Hasip Yokuş’un okuduğu dua ile son buldu.
Açıklamanın tam metni:
3. YILINA GİREN SURİYE İNTİFADASINI SELAMLIYORUZ!
Değerli Katılımcı Kardeşlerimiz, Kıymetli Basın Mensupları
Bugün burada, modern Yezid’leri ve Despotları lanetlemek üzere toplandık! Bugün burada, zalimlere ve destekçilerine, ateşten gözlerin kamaştığı bir günü haber vermek için toplandık! Bugün burada, sessiz kalan ümmete “Uyan!” demek için toplandık! Bugün burada sınırları çiğnenmiş ümmeti silkelemek için toplandık! Bugün burada Humus’taki, İdlib’deki, Deraa’daki annelerden ve ölen bebeklerden özür dilemek için toplandık!
Üzgünüz… Ama onurluyuz! Üzgünüz, ama umutluyuz! Çünkü Allah’ın, zalimi zulmünde boğacağını biliyoruz…
Bugün, 15 Mart 2011’de Deraa’da başlayan Suriye direnişi 3. yılına giriyor. Bölgesel olarak Tunus'ta başlayıp Mısır'a, Libya'ya, Bahreyn'e, Yemen'e ve Ortadoğu'ya yayılan direnişi selamlıyor; Müslümanlar olarak, mezhep temeline dayanan tarafgirlikleri ve İslam düşmanı diktatör yönetimleri reddediyor ve despot yönetimlere karşı direnen şerefli toplulukları bağrımıza basıyoruz.
Diktatöryalar; kendisine karşı duran hiçbir duruşa tahammül edemezler. Kendi tahtlarını sallama rizki olan hiçbir düşünceye katlanamazlar. 31 yıl önce kendisi gibi vampir bir diktatör olan babası Hafız Esat, Hama’da 40 bin insanı katletmiş, bugün de aynı zihniyetin ürünü olan oğul Esad; babası ile girdiği öldürme yarışında 60 binden fazla insanı katlederek, binlerce Müslüman kadının namusunu kirleterek, milyonlarca insanı yurtsuz bırakarak ve tüm Suriye halkına psikolojik travma yaşatarak zulüm ve vahşette babasını katlamıştır.
Suriye’de Zalim Baas diktatöryası, “Muhaberat” adıyla kurduğu ölüm şebekesi ile kirli emellerini önceleri gizli olarak, son 2 yılda da aşikar bir şekilde, sivillere “terörist” yaftası vurarak toplu katliam, soykırım gibi “insanlığa” karşı suçlar işlemekte, Dünya ise bu olayları “üç boyutlu” gözlüklerle izlemeye devam etmektedir.
Suriye’nin de üyesi olduğu, kendine dünya barışını ve güvenliğini korumak gibi yükümlülükler de tanıyan Birleşmiş Milletler denilen bu emperyalizmin oyuncağı olan kuruluş, 2 yıl süren bu zulmü sadece kınamakla yetinmiştir. Ortadoğu’nun gayrimeşru çocuğu Siyonist terör devleti İsrail’in Gazze’de kendi binasını vurmasına rağmen sesini çıkaramayan, sadece emperyalist ülkelerin çıkarlarını korumaktan başka bir görevi bulunmayan Birleşmiş Milletlerin ne amaçla örgütlendiği de ortaya çıkmıştır. Ümmet, sorunlarının çözüm yeri olarak Birleşmiş Milletleri görmemektedir. Sorunun çözümü Birleşmiş Milletler’de değil “Birleşmiş Müslüman Yürekler”dedir.
Çözüm için bölgedeki Müslümanlar harekete geçmeli bu kanı durdurmanın yollarını bulmalıdır. Müslüman topluluklar eğer yaşanan bu zulme hala seyirci kalırlarsa, sorumluluk boyunlarınadır. Bu sorumluluk en başta, Esed'e açık destek veren İran'ın ve Hizbullah’ın boynundadır.
İran ve Hizbullah, mazlum Suriyelileri katlederek kendi diktatoryasını sürdürmek isteyen zalim Esed'e destek vermekle kalmıyor ayrıca bizzat askerlerini göndererek mazlum Suriye halkını katlediyor. İran ve Hizbullah, bir an önce katliama ortak olmaktan vazgeçmeli ve ümmetten özür dilemeli, dahası Baas diktatörlüğünün yıkılması için mazlumlardan yana olduğunu açıkça ortaya koymalıdır! Gelinen noktada Esed dikta rejimine yardımlarını esirgemeyen, Müslüman ve masum kanının akmasına destek olan işbirlikçi ülkeleri ve güçleri şiddetle kınıyor ve İlahi adalete havale ediyoruz. Züntikam olan Allah, elbette mazlumların intikamını zalimlerden ve onların işbirlikçilerinden alacaktır.
İslam dini, düşmanın attığı okun düştüğü mevziyi bizim mevzimiz olarak tabir etmektedir. İslam adaletine göre bir gemide yüz cani varsa bir de masum varsa, o masumun hakkı çiğnenmez ve o gemi batırılmaz. 100 binlerce masumun öldürüldüğü bu savaşa destek olanlar da zalimdir ve bunun bedelini ödeyeceklerdir.
Unutulmamalıdır ki 2 yıl değil 20 yıl geçse de, zulüm ile abad olunmayacak, er ya da geç ilahi adalet yerini bulacak ve zalimler kendi kazdıkları kuyuda kaybolacaklardır.
2 yıldır fiili bir savaş sürecini yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz unutmasın ki; Muhakkak her darlıktan sonra bir ferahlık vardır. O ferahlık da Özgür bir Suriye’nin sabahına uyanmaktır ve o gün artık her zamankinden çok daha yakındır.
37 STK ADINA
Açıklamayı Destekleyen Diyarbakır’daki 37 Sivil Toplum Kuruluşu:
Anadolu Gençlik Derneği, Ay-Der, Bayındır Memur SEN, Bem-Bir SEN, Birlik Haber SEN, Büro Memur SEN, Camii Derneği, Çarıklı Derneği, Dider, Dem Derneği, Dicle Fırat Grubu, Din-Bir SEN, Diyanet SEN, Diyarbakır İnsani Yardım Derneği, Eğitim-Bir SEN, Enerji-Bir SEN, Gönül Köprüsü, Islah-Der, İhvan Der, İlim Yayma Cemiyeti, Mushaf-Der, İmam Hatip Yrd.ve Day. Derneği, İnsan ve Erdem Hareketi, Köy-Der, Kültür Memur SEN, Memur-Sen, Öğ-Der, Özgür-Der, Özgür Eğitim SEN, Sağlık SEN, Sek-der, Ş.Ali Haydar Bengi Klt.Der. Şafak Der, Toç Bir SEN, Ulaştırma Memur SEN, Din-Bir-Der, Cansuyu Der