Özgür-Der’den Böçkün Ailesine Ziyaret
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi çocukları PKK’ye katılan ailenin eylem çadırını ziyaret etti. Ziyaret sırasında Erzurum'dan gelen bir aile ve çadırı açan ailenin çığlıkları yürek burktu.
Diyarbakır’da 15 yaşındaki çocukları PKK’ye katıldığı gerekçesiyle çadır açan ve çocuklarının derhal bırakılmasını isteyen ailenin feryadı yürek burktu. Kendilerini ziyaret eden Özgür-Der heyetine açıklamalarda bulunan aile, bütün çağrı ve girişimlerinin sonuçsuz kalmasından yakınarak yardım istedi.
Diyarbakır'da kendi ifadesiyle işçilik yapan 40 yaşındaki Erol Böçkün ile eşi 38 yaşındaki Aysel Böçkün, Lice İlçesi'ndeki karakol yapımını protesto eylemine piknik gerekçesiyle götürülen 15 yaşındaki lise öğrencisi oğulları M.S.B.'yi PKKlilerin kadrolarına katmak için alıkoyduklarını belirterek, oturma eylemi başlattı.
Oğlundan 23 Nisan'dan beri haber alamadıklarını söyleyen baba Böçkün, "PKK oğlumla bir kaç çocuğu etkileyerek götürmüş, vermiyorlar. Ben çocuğumu istiyorum" dedi. Gözü yaşlı anne Aysel Böçkün ise, "Yani diyorlar barış var. Barış varsa niye çocukları götürüyorlar?" diye çıkıştı.
PROGRAMA DAVET EDİLMİŞ
Fiskaya Köprüsü yanında kurdukları çadırda oturma eylemi başlatan Böçkün çiftine yakınları destek veriyor. Oğullarının eyleme götürülmesinin ardından bir daha haber alamadıklarını söyleyen baba Erol Böçkün, "Karakol eyleminin olduğu gün Lice’ye pikniğe gidiyorlar. Pikniği, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER) organize ediyor. Kartları da var. Davet kartı (Kartı bize gösteriyor). Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne başvurduk. Bizim alakamız yok dediler. Israrcı olunca, yardımcı oluruz, birilerini göndeririz dediler. Sonrasında bir sonuç çıkmayınca oyalandığımızı düşündük. Kendisini davet eden ya da götüren şahıstan da haber alamadık. Savcılığa da suç duyurusunda bulunduk." diye konuştu.
ERDOĞAN, ÖCALAN, GÜL VE KARAYILAN’A ÇAĞRI
Acılı anne Aysel Böçkün ise, gözyaşı dökerek, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan’a çağrıda bulunarak oğlunun bulunmasını istedi. Feryadıyla yürek burkan Anne Böçkün, “Ben çocuğumu onlardan istiyorum. Ben çocuğumu bakkala bile yollamaya kıyamıyorum. 15 yaşındaki çocuk nasıl dağa gider? Sen çocuğuma nasıl silah veriyorsun? Ben Lice'ye gittim BDP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt'ü orada gördüm. Beni gelip burada öldürsünler. Gültan Kışanak ve Zübeyde Zümrüt hakkında davacıyım. Oğlumu onlardan istedim gelecek dediler. Kandırdılar beni. Okulundan da davacıyım. Ben oğlumu istiyorum. Hani diyorlar savaş bitecek, o zaman oğlumu niye götürüyorlar dağa. Bu nasıl barış. 15 yaşındaki çocuğu nasıl kabul ederler? Barış varsa niye çocukları götürüyorlar?” ifadelerini kullandı." dedi.
ERZURUM’DAN BİR AİLE DE ÇOCUKLARI İÇİN ÇADIRDA
Özgür-Der heyetinin çadırda olduğu sırada Erzurum’dan gelen bir aile de çocuklarının PKK tarafından götürüldüğünü söyleyerek, yardım çağrısında bulundu.
Diyarbakır’daki çadır eylemini basından takip ettiklerini ve bir umut Erzurum’dan çıkıp buraya geldiklerini söyleyen A.G’nin anne ve ağabeyi benzer bir çığlıkla seslendi. Karaçoban’dan A.G’nin ağabeyi, Başbakan Erdoğan’a çağrıda bulunarak, askerler için devreye girip onları almaya çalıştığınız gibi neden çocuklarımız için de aynı çabayı göstermiyorsunuz? diye sordu. Ağabey Erol Gürbüz, “29 gündür kardeşimden haber alamıyoruz. Erzurum Karaçoban’dan geldik. Kardeşim Yalova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler (İngilizce) okuyordu. Kardeşim seçimden iki önce köye geldi. Köyde oyunu kullandıktan sonra ben Erzurum’a gidiyorum akşama döneceğim dedi. 29 gündür kardeşimden haber alamıyoruz. Savcılık, emniyet, BDP il ve ilçe teşkilatları dahil gitmediğimiz, çalmadığımız kapı kalmadı. Kimse bize bir şey söylemiyor. Kardeşim seçimde BDP’ye çalışıyordu. Onlara eğilimliydi. Onlarla çalışıyordu. Dağa gittiğine eminim. 5 arkadaşıyla beraber kayıplar. Kardeşimi bırakmalarını bekliyoruz.” dedi.
ÇOCUK AİLEYE TESLİM EDİLMELİ
Özgür-Der heyeti de ailenin çığlığını anladıklarını kaydederek, aileye tesellide bulundu. PKK’ye barış çabalarının olduğu bir süreçte 15 yaşlarında bir çocuğu kendi rızası ile bile olsa kabul etmenin doğru olmadığı ve derhal aileye teslim edilmesi gerektiği çağrısında bulunuldu.