Özgür-Der: Devlet Katilleri Koruyor!
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, İnegöl ve Dörtyol'da yaşanan linç olayları ile Bulanık sanıklarının tahliye edilmesine ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
29.07.2010
Bulanık'ta İşlenen Cinayetlerin Faillerini Tahliye Eden Mahkeme Suç İşlemiştir!
Devlet, Katilleri Serbest Bırakmaya Devam Ettikçe ve Irkçı-Faşist Saldırıların Önüne Geçmedikçe, Milliyetçi Kesimler Etnik Çatışma Provaları Devam Edecektir.
Muş'un Bulanık ilçesinde 15 Aralık 2009 günü DTP'nin kapatılmasını protesto eden gruba ateş açarak 2 kişinin ölümüne neden olduğu delillerle sabit olan gönüllü köy korucuları Turan Bilen ve Metin Bilen, bugün Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 3. duruşmada mahkeme heyeti tarafından "meşru müdafaa ve suçun unsurlarını değişebileceği" gerekçesiyle tahliye edilmişlerdir.
Bulanık'ta yaşanan olaylar sırasında dükkânının zarar gördüğünü iddia ederek, uzun namlulu otomatik silahlarla protestocu grubun üzerine ateş açan Turan Bilen ve Metin Bilen; Kemal Ağcan ve Nemci Oral isimli iki kişinin ölümüne ve 10 kişinin yaralanmalarına yol açmışlardı. Olayla ilgili kanıtların tahrip edilmesi, bilirkişi raporlarının yanlı hazırlanması ve protesto gösterilerini kaydeden 4 polis kamerasının mahkeme heyetine delil olarak sunulmaması gibi bir dizi hukuksuzluğun işlendiği Bulanık davasında bu tahliye kararının alınması düpedüz sistemin katillere sahip çıkması anlamına gelmektedir.
Nitekim aynı protesto gösterilerine katılanlar 11 yıl hapis cezasına çarptırılmış idi. Protestoculara böyle ağır cezalar veren yargı mensupları, kasten ve öldürmek amacıyla kitleye ateş eden canileri ödüllendirircesine salıvermektedir. Ayrıca, güvenlik gerekçesiyle ilk duruşması Nisan ayında Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bu davada, kapatılan DTP'nin Eşbaşkanı Ahmet Türk'e adliye çıkışında yapılan yumruklu saldırının faili de geçen günlerde serbest bırakılmıştır. Tüm bunlar göstermektedir ki, devlet adına şiddet ve cinayet işleyenler, JİTEM yöntemlerine başvuranlar ve bölgede istediği gibi at koşturanlar, devletin güvenli kanatları altında muhafaza edilmektedirler.
Oysa bugünlerde hem İnegöl hem de Dörtyol'da yaşanan, etnik çatışmanın temelini atmaya dönük ve malum odaklar tarafından yönlendirilen ırkçı-faşist saldırıların tırmanmasından endişe duyulduğu bir dönemde, Bulanık'ta işlenen cinayetlerin failleri konumundaki kişilerin hukuksuz biçimde tahliye edilmeleri, linç kültürünün etkisiyle saldırganlığa başvurmaktan çekinmeyenlerin cesaretini artıracaktır. Devlet, katilleri ve saldırganları en ağır biçimde cezalandırmadıkça, açık biçimde katliamlara davetiye çıkarttığını bilmelidir.
Toplum, İnegöl ve Dörtyol'da yaşanan kitlesel milliyetçi saldırganlık nedeniyle huzursuz ve korkulu biçimde beklerken; Hatay valisinin saldırganları aklayan ve olayları masumane gören beyanatlarda bulunması, yargının katilleri keyfi biçimde salıvermesi, İçişleri Bakanının olayın mahiyetini es geçen söylemlere başvurarak yaşananları çarpıtması yeni ve daha ciddi olaylara davetiye çıkarmaktadır.
Toplumsal çatışmalar infial düzeyine tırmanmadan hükümet derhal olaya el atmalıdır. Bursa ve Hatay valileri görevden alınmalı, iki ilin Emniyet müdürleri hakkında derhal soruşturmalar açılmalıdır. İnegöl ve Dörtyol'da yaşanan olayları başlatanlar, olaylara karışanlar hemen tutuklanmalı ve bu olayları kontrol edenler cezasız bırakılmamalıdır. Serbest bırakılan failler tekrar tutuklanmalıdır. Davanın sağlıklı biçimde ilerleyebilmesi için kolluğun ve diğer odakların duruşmaları yönlendirmelerinin önüne geçilmelidir.
Tüm bunlar yapılmadığı müddetçe hükümet ve yanlı davranan yargı bu olanların asıl müsebbibi pozisyonunda olacaktır. Sorumluluk tamamen hükümet yetkililerindedir. Hükümet en azından şu kadarını bilmeli ki, bu çatışmalar öncelikle AK Parti iktidarını ve anayasa referandumunu hedef alan derin bir operasyondur.
Nitekim taş atma gerekçesiyle ağır cezalara çarptırılan çocuklar uzun süre hapis yattıktan sonra kamuoyunun ciddi baskısına rağmen geçici bir çözümle salıverilirken, beri taraftan bölgede en ufak protesto eylemleri en sert yöntemlerle bastırılırken; böylesi ırkçı olayların idari amirler tarafından üstünün örtülmesi, kolluk güçlerinin olaylara müdahale etmeyip bu boyutlara varmasına yol açması ve bu zeminde gelişecek etnik çatışma provalarının dillendirilmesi sadece milliyetçi-militarist kesimlerin işine gelecektir.
Av. Serdar Bülent Yılmaz
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı