“Manevi Sorumluluklarımız” Semineri
Özgür-Der Diyarbakır Şubesinin aylık konferanslar dizisinin dördüncüsü yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Konferansta konuşan Hasan Eker, Müslümanlardan, Kur’anı anlayarak yavaş yavaş okuma, Allah’tan sakınma, ölüm ve ahiret gerçeği üzerine yeniden düşünme ve çocuklarımıza sahip çıkma çağrısında bulundu.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesinin aylık konferanslar dizisinin dördüncüsü yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
Konferansta konuşan Hasan Eker, Müslümanlardan, Kur'anı anlayarak yavaş yavaş okuma, Allah'tan sakınma, ölüm ve ahiret gerçeği üzerine yeniden düşünme ve çocuklarımıza sahip çıkma çağrısında bulundu.
Özgür-Der Selahattin Eyyubi Konferans Salonunda gerçekleştirilen aylık konferanslar dizisinde bu ay, Hasan Eker "Manevi sorumluluklarımız" konulu bir konferans sundu.
Dün akşam gerçekleştirilen ve Recep Doğru'nun sunuculuğunu yaptığı program, Nurullah Canpolat'ın okuduğu Kuran'ı Kerim ile başladı.
-Yanlışların Kaynağı Yanlış Ahiret İnancıdır-
Ayetlerin ışığında ölüm gerçeği üzerinde durarak konuşmasına başlayan Hasan Eker, "Allah bizi her gece öldürüyor. Uyurken bir anlamda ölüyoruz. Geceleri durup baktığınızda şehrin bir mezarlığa döndüğünü göreceksiniz. Her gece başımızı yastığımıza, bir daha uyanmama ihtimali ile koymalıyız. Bütün yanlışlar ahiret inancının ya olmamasından ya da yanlış olmasından kaynaklanıyor."dedi.
-Ölülere Yaptığınız Telkinleri Dirilere Dönerek Yapın-
Bir müslümanın ahiretteki kurtuluşunun bu dünyadaki yaşantısında saklı olduğunun altını çizen Eker, "İnsanların öldükten sonra karşılaşacağı sorulara cevaplar yetiştirme gibi yanlış bir inanış var. İmamlar ölen insanların kefenlerine soruların cevaplarını yerleştiriyor. Bir Müslüman öldükten sonra kurtulmaz. Bu dünyada kurtulur. Ölen bu dünyada ne yapmışsa ahrette de onunla karşılaşır. Bu dünyada yaptıklarımızla karşılaşırız. Allah herkesin kurtuluşunu kendi eline vermiştir. Bizim ahiretteki sorulara vereceğimiz cevabımız dünya hayatında yaşadıklarımızda saklı. Ölülere yaptığınız telkinleri lütfen dirilere dönerek yapın. O telkinler güzel ama duymayan, işitmeyen bu dünyada bir nasibi kalmamış insanlara bir fayda sağlamaz."şeklinde konuştu.
-Cahiliye Törenlerine Çocuklarımızı Göndermeyelim-
"Andımızın" sistemin "tespihatı" olduğunu ve çocuklarımızı cahili törenlere göndermememiz gerektiğini söyleyen Eker şöyle konuştu: "Bizim coğrafyamızda insan okudukça kirleniyor. İngilizce konuşana hayran hayran bakanlar Kürtçe konuşmaya tahammül gösteremiyor. Bir insan İngilizceye hayranlık duyarken Kürtçe konuşma ile alay ediyorsa bunu sorgulamak lazım. İkisi de Allah'ın ayeti değil mi? peki niye böyle davranılıyor? Bunun nedeni çarpık eğitim sistemidir. Dini, tarihi, dili ve her şeyi tahrif ediyorlar. 'Andımız' deyip geçmeyelim. Andımız sistemin tespihatidir! Andımız gibi şeylerle çocuklarımızı şekillendiriyorlar. Cahiliye törenlerine çocuklarımızı göndermeyelim."
Hz. Nuh, Oğlu ve Biz…
Hz. Nuh kıssasından hareketle içinde bulunduğumuz durumu sorgulayan Eker, "Hz. Nuh, oğlunu inşa ettiği gemiye çağırıyor. Oğlu gemiye binmeyi red ediyor. Dağın en yüksek yerine çıkacağım ve kurtulacağım diyor. Bu kurtuluş mu? Peki ya biz, bu kıssanın neresinde duruyoruz. Çocuklarımız okuyacak ve en yüksek yere gelecek demek de aynı şey değil mi? Ya da çocuklarımızın 'okuyacağım, en yüksek yere geleceğim ve kurtulacağım' demesi gibi. İnsanlar, Nuh'un gemisine binmek yerine dünyada bir yerlerde yüksek mevkilere ulaşmayı gaye edinmiş. Bizler de çocuklarımızı tıpkı Hz. Nuh gibi gemilere çağıralım."şeklinde çağrıda bulundu.
Allah'ın üzerimizdeki nimetlerini anarak O'na hamd etmenin önemini vurgulayan Eker, Kur'anı anlayarak okumak, Allah'a güvenmek ve rızk endişesi taşımamak gerektiğini, en son kiminle kalırsak onu anmanın önemi özerinde durarak konuşmasını sonlandırdı.