Esed’in İnsanlık Dışı İşkenceleri Diyarbakır’da Lanetlendi!
Baas rejiminin Suriye’de işlediği insanlık suçları işkenceleri Diyarbakır’daki kitlesel basın açıklamasında lanetlendi.
Özgür-Der Diyarbakır şubesinin çağrısıyla Ofis’te gerçekleştirilen eylemde Baas rejimin insanlık dışı işkenceleri protesto edildi. Diyarbakır’daki birçok kurum temsilcisinin de destek olduğu eylemde, açılan pankartlar, taşınan dövizler, atılan sloganlar ve yapılan konuşmalarla Suriye’deki vahşet görüntüleri lanetlendi.
“Beşşar Esed Cenevre’ye Değil, Savaş Suçları Mahkemesine!”
“Beşşar Esed Cenevre’ye Değil, Savaş Suçları Mahkemesine!” pankartının açıldığı eylemde, “İnsanlık Onuru Suriye’de Ölmesin, Müslüman Zulme Ortak Olamaz, Baas Çöplüğe Esed Sehpaya, İnsanlık Onuru Suriye’de Ölmesin, Suriyeli Kardeşlerimizin Yanındayız, Dikdatör Beşar Esed Katliam Zulüm Fesad, Baas Katliamına Göz Yumma Katillerden Hesap Sor, Em Digel Birayên Xyên Surî Ne, Bese Ev Zûml u Talan Bese Kuştina Mazlûman” gibi pankartlar taşındı.
İşkence Kareleri Malumun İlanıdır!
Ahmet Maruf Demir’in yönettiği eylemde konuşmacı olarak ilk sözü Suriyeli Muhacirlere Yardım Komisyonu Başkanı Hasip Yokuş aldı. Suriye’de ortaya çıkan son insanlık dışı fotoğraf karelerine şaşırmadıklarını, zira Suriye’deki Esed zulmüne karşı direnişin başladığı dönemden bu yana bu manzaranın yaşandığını kaydeden Yokuş, 11 bin insana ait işkence fotoğraflarının ise malumun ilanı olduğunu söyledi. Suriye’deki durumun içler acısı haline dikkat eden Yokuş, BM’nin bile artık ölümleri saymaktan vazgeçtiğini, açıklanan son resmi açıklamalara göre ölü sayısının 500 binleri bulduğunu belirtti. Dünya kamuoyunun gözü önünde devam eden bu katlimin elbette Allah katında bir karşılığının olduğuna inancının tam olduğuna işaret eden Yokuş, açlıktan ve soğuktan ölüm haberlerinin sıklıkla geldiği Suriye’ye giden insani yardımlara bile kumpas kuranları ise Allah’a havale etmek istediklerini sözlerine ekledi.
İnsani Yardımlara Kumpas Kuranları Allah’a Havale Ediyoruz
Ardından sözü Bayındır Memur-Sen Başkanı Hamit Yaz aldı. Duygusal bir konuşma yapan Yaz, “bugün Suriye’de anneler ağlamakta, çocuklara kıyılmakta, kentler yerle bir olmaktadır. Bütün bu vahşi katliamlar dünyanın sessiz bakışları arasında yapılmaktadır. Bizler olup bitenler karşısında dertliyiz. Derin acı duymaktayız. Bu hassasiyetle buradayız. Bu insani acıyı hissetmeye devam etmemiz lazım. Empati yapalım. Bunu hissetmeliyiz ki, her gün kıyımlardan geçirilen Suriyelilerin durumunu daha iyi anlayabilelim. Sakın Allah’ı yapılanlardan habersiz sanmayın. Allah elbette zulmedenleri kahhar sıfatıyla kahredecektir.” Suriye’ye gönderilen yardım tırlarının durdurulmasına da tepki gösteren Yaz, bu engellemelerin kabul edilemeyeceğini ve bunları Âlemleri Rabbi Allah’a havale ettiğini belirtti.
“İşkenceci Katiller Yargılansın”
Konuşmaların zaman zaman “İşkenceci Katiller Yargılansın, Müslüman Zulme Boyun Eğemez, Suriye halkı Yalnız Değildir, Üzülme Gevşeme Allah Bizimle, Hama’ya Humus’a Direnişe Bin Selam” şeklinde sloganlarla kesildiği eylemde son olarak basın açıklaması okundu.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nimettulah Yıldırak’ın okuduğu basın açıklamasında, ümmetin onuru mazlum Suriye halkına bin selam, halkı alçakça işkence ederek katleden zalim Esed ve işbirlikçilerine lanet yağdırılırken, “işkenceci Esed rejiminin ağırlanacağı yer Cenevre değil, Uluslar Arası Savaş Suçları Mahkemesi olmalıdır!” denildi.
Açıklamanın tam metni:
İŞKENCECİ ESED REJİMİNİN AĞIRLANACAĞI YER CENEVRE DEĞİL, ULUSLAR ARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESİ OLMALIDIR!
Ümmetin Onuru Mazlum Suriye Halkına Bin Selam Olsun! Suriye Halkını Alçakça İşkence Ederek Katleden Zalim Esed ve İşbirlikçilerine Lanetler Olsun!
22 Ocak 2014
İnsanlık bir kez daha yüzyılın büyük utançlarından birine şahitlik etmektedir. Baas rejiminin Suriye’de işlediği insanlık suçları işkence görüntüleriyle bir kez daha tüm açıklığıyla belgelendi. Tüm dünyayı sarsan bu görüntülerin insanlık tarihine kara bir leke ve büyük bir utanç olarak kazınacağı kesindir. Geldiğimiz noktada maalesef bir kez daha yaşananları tarif etmenin zorluğuyla karşı karşıyayız. Zira artık bu vahşeti anlatacak söz kalmamıştır. Suriye’de Baas diktatoryasının sistematik kıyımlarının boyutları her geçen gün yeni belgelerle açığa çıkmakta ve ortaya çıkan bu tabloyu bütün dünya sessiz bir şekilde izlemektedir.
Zalim Esed, kendisine itaat etmeyen Suriye halkına karşı başlattığı savaşta dünyanın suskunluğundan cesaret alarak yüz binleri gözünü kırpmadan öldürmeye devam etmektedir. Mazlumlara karşı kullandığı kimyasal silahlar ve varil bombaları yetmezmiş gibi bir de on binlerce insanı açlığa mahkûm ederek ve sistematik işkencelerden geçirerek katletmektedir. Esasında tüm vahşiliğine ve korkunçluğuna rağmen ortaya çıkan işkence kayıtları yeni bir duruma irşat etmemiş ancak bu büyük insanlık trajedisini, Suriye’de yaşanan vahşete göz yumanların gözlerinin içine sokmuştur.
Ama biz biliyoruz ki olan bitenler karşısında vicdan yoksunu zavallı işbirlikçiler yine aynı ayak oyunlarıyla direnişi gayr-ı meşru göstermenin gayreti içine girecek ve utanmadan yaşananların gerçeği yansıtmadığını dile getireceklerdir. Aynı şekilde bunlara öykünen diğer güruhlar da sessizlik siyasetini önceleyip reel konumlarını muhafaza etmeye çalışacaklardır. Ama artık gizli saklı bir şey kalmamıştır.
Bir kez daha belirtmek gerekirse, ilk günden itibaren tüm gücüyle zalim Esed’in yanında duran ve Suriye halkını Baas rejimiyle birlikte katliamlardan geçiren İran da en az Baas rejimi kadar bu zulmün ve katliamların suç ortağıdır. Geldiğimiz noktada ne dünyanın müstekbirleri olan ABD, Rusya, Çin ne de bunların kurduğu BM gibi güdümlü kuruluşlar bu vahşetin vebalini ve utancını kendi üzerlerinden kaldıramazlar. Politik söylemler ve diplomasi artık inandırıcılığını yitirmiştir. Zulmün siyaseti, diplomasisi olsa olsa zalime arka çıkıp güçlüden yana olan tavrını bâki kılacaktır. Çünkü bugüne değin yapılan bu olmuştur. Dün İsrail’in Sabra’da- Şatilla’da, Deir Yasin’de yaptıklarına sessiz kalındı. Hama ‘da Halepçe’de Bosna’da yapılanlara sessiz kalındı. Cezayir’de Irak’ta ve Mısır’da yapılanlara sessiz kalındı. Ve biz bunu çok iyi biliyoruz ki aynı şekilde zalimler Suriye’deki bu zulme de sessiz kaldılar ve sessiz kalacaklar. Çünkü zalimlerin ahlakı hiçbir zaman değişmez.
Tam bu noktada Baas rejimini Cenevre Konferansına davet edip taltif edenlerin de Suriye halkının katledilmesi suçunun dolaylı ortakları olduğunu vurguluyoruz. Kuşkusuz Esed rejiminin ağırlanması gereken yer Cenevre değil, Uluslararası Savaş Mahkemesi olmalıdır!
Müslümanların karşı karşıya kaldığı hakikat ise maalesef yine yalnız kalmak ve çaresizce acılara tutunmak olacaktır. Ama artık acılar üzerinden avuntular devşirmek ümmetin kârı olmamalı ve onurlu bir şekilde küresel intifadaya dört elle sarılmalı ve destek çıkılmalıdır. Ve şimdi diyoruz ki, bu zulüm fotoğrafları tam 3 yıldır inanılmaz yöntemlerle Suriye halkını katleden bu zalim diktatörlüğün işlediği insanlık suçları karşısında bugüne kadar sessiz kalan, yeterli duyarlılığı göstermeyen, bin bir türlü mazeret ileri sürerek Baas zulmüne göz yumanlar için bir şey ifade etmeli! Baas zulmü karşısında yeterli tepkiyi göstermeyen, suskun kalan, Suriyeli mazlumların yanında yer almayan herkes bu gayrı insani ve gayrı ahlaki tavırlarıyla Esed’in suçlarına ortak olduklarını artık görmeliler! Görmeli ve hala insanım diyebiliyorlarsa mutlaka zulme karşı tavır almalılar!
Son olarak Yermuk kampında açlıktan ölen insanların dramı dünya kamuoyuna tüm çıplaklığıyla yansırken; üç yıldır Suriye halkı açlığa, işkencelere, katliamlara maruz kalıyorken Türkiye’de Suriye’ye giden tırlar üzerinden başlatılan kampanyayla Suriye direnişi karalanmaya çalışılmaktadır. Bu girişimlerinin Esed rejiminin zulmüne ortak olmak anlamına geldiğini belirtmek isteriz. Suriye halkının mahkûm edildiği bu yokluğu bir nebze de olsa gidermek için yapılan yardımları, hangi gerekçeyle olursa olsun engellemeye çalışanlar büyük bir zilleti tercih etmiş, üç yıldır Esed zaliminin her şeyini savunan yerli şebbihalarla aynı safta buluşmuşlardır. Onları da artık bu utanç verici çabalar içinde oynadıkları rolü terk etmeye, yanlıştan vazgeçmeye, uyanmaya ve mazlumlara düşmanlık politikaları yürütme günahından tövbe etmeye çağırıyoruz!
Suriye’den yansıyan bu korkunç manzara karşısında vicdan sahibi herkesi Baas rejiminin işlediği insanlık suçlarını kınamak üzere harekete geçmeye; duyarlılık sahibi tüm kardeşlerimizi Suriye direnişiyle dayanışmaya çağırıyoruz. Nitekim aynı şekilde rabbimiz de mazlumlara sahip çıkmanın ve mücadele etmenin inananlar için zorunluluğunu dile getirmektedir. Rabbimiz kitabında, Nisa suresi 75. ayette şöyle buyurmaktadır: Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!
ÖZGÜRDER DİYARBAKIR ŞUBESİ