Diyarbakırlı Müslümanlar Siyonist rejimi protesto ederek, direnen Filistinli kardeşlerimizi selamladı.

“Aksa Direnişine Tüm Dünya Destek Vermelidir!”

“Yürü Kardeşim Ayaklarına Bir Kudüs Gücü Gelsin!” pankartının açıldığı eylemi Murat Koç yönetti. Eylemin amacı hakkında kısa bir giriş konuşması yapan Koç, Siyonist rejimin işgal girişimlerinin son aylarda giderek yoğunlaştığını, buna sessiz kalındığı takdirde Kudüs’te işgalin giderek derinleşme tehlikesinin bulunduğunu ve tüm dünyanın bu işgal planlarına karşı işgalci İsrail rejiminin karşısında durması gerektiğini vurguladı.

Filistin bayraklarının ve Filistin’de direnişi resmeden dövizlerin taşındığı eylemde “Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları” adına ortak bir basın açıklaması okundu.

“Diyarbekir’den Kudüs’e Direnişe Bin Selam”

Açıklamanın zaman zaman “Kudüs’e Selam Direnişe Devam”, “Yaşasın Küresel İntifada”, “Katil İsrail Filistin’den Defol”, “Diyarbekir’den Kudüs’e Direnişe Bin Selam”, “Katil İsrail”, “Yaşasın Ümmet Dayanışması” gibi sloganlarla ve tekbirlerle kesildiği eylemde, topluluk adına basın açıklamasını Özgür-Der yönetim kurulu üyesi Yavuz Karaoğlu okudu.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

Mescid-i Aksa’yı Asla Yalnız Bırakmayacağız!
Siyonist İşgalcilere Karşı Direnen Kardeşlerimizin Yanındayız!

19.07.2021

     İlk kıblemiz, miracımız, göz bebeğimiz, kalbimiz, vicdanımız, onurumuz ve kırmızı çizgimiz olan Kudüs, bu bayram öncesi yine siyonist İsrail’in saldırılarına maruz kalmıştır. Siyonistlerin bu saldırıları artık kronikleşmiş; Müslümanların her bayramı öncesi Mescid-i Aksa hedefe konularak, bir meydan okuma yapılmakta ve Mescid-i Aksa bir siyonist yahudilerin mabedine çevirilmek istenmektedir.

    Mescid-i Aksa’ya düzenlenen toplu baskınlar, orada ibadet eden Müslümanlara yapılan saldırılar, ilahi hatıranın vücûd bulduğu yapıya verilen zararlar, Müslümanların buraya girişlerine konulan engeller, Mescid-i Aksa’nın altının oyulmasıyla oluşturulan tüneller, buradaki ibadetgâhlara uygulanan kapatmalar, siyonistlerin burada gerçekleştirdiği ayinler ve pervasızlıklar, her türlü sosyal ve kamusal baskılamalar, siyonist rejimin Mescid-i Aksa üzerindeki düşlerinin yapı taşları olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, siyonistler bu düşten uyanmaya başladı. Müslümanların onurlu ve izzetli direnişi; işgal rejimini her geçen gün düşlerinden uyandırarak gerçeğe doğru yaklaştırıyor, düşler yerini kabuslara bırakıyor. Bu hakikat, siyonist İsrail’in gün geçtikçe daha da çirkefleşmesine, saldırganlaşmasına ve zorbalaşmasına yol açıyor.

     Ramazan ayının sonunda yaşanan olaylarda siyonist rejim yine Mescid-i Aksa üzerine saldırıya geçmiş, Müslümanların tüm Filistin coğrafyasından başlamak üzere dünyanın her yerinde İsrail’in siyonist politikalarına karşı ayağa kalkması neticesinde geri adım atmış, sonun başlangıcını yaşamışlardı. Bugün yine tek ses olmalı, siyonist işgal rejimine karşı tek yürek tavrımızı ve haklılığımızı ortaya koymalıyız.

    Artık siyonizmin bu topraklardaki vadesi doluyor. Dışarıdan getirecekleri nüfus gücü kalmadı. Uluslararası kamuoyu gün geçtikçe İsrail’e karşı tavrını daha net ortaya koyuyor. Filistinliler mücadeleyi daha farkındalığı yüksek şekilde ortaya koyuyor. Nüfus üstünlüğünün kendilerinde olduğu şehirlerde dahi toprakları terketmeye başladılar. Siyasi olarak en ufak bir düzen kuramadılar. Bunun kendileri de farkında. Bu farkındalığın yükünü saldırıların şiddetini arttırarak aşmaya çalışıyorlar.

Parçalanıyorlar, parçalanmaya devam edecekler!

     Hadis-i Şerif’de diyor ki: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona karşı kin ve nefret beslesin. Bu ise imanın asgarî gereğidir."

    Bugün siyonist İsrail rejimi, Müslüman coğrafyaların tam kalbinde, bizatihi kötülük timsali olarak durmaktadır. Bu kötülüğe karşı kalbimizle buğuz etmekle beraber, elimizle ve dilimizle yapmaya güç yetireceğimiz pek çok şey bulunmaktadır. Uluslararası kurum, kuruluş, STK, haber yayıncıları, sanatçılar, siyasetçiler, güvenlik kurumları, teşkilatlar, organizasyonlar gibi mekanizmaları doğru şekilde harekete geçirecek kamuoyu baskını oluşturmak tüm Müslüman alemi için acil bir gerekliliktir.

    Siyonizmin pek çok boyutuyla karşımıza çıkması gibi, mücadele ederken de farklı mukavemet metotlarını etkili bir biçimde kullanmalıyız. Siyonist işgalciler, Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da İslami değerleri yok etmek isterken; Siyonizm’in dini, kültürel, politik, medya yanlarını kullanmaktadır. Kişiler ve zamanlar değişse de Siyonist ideolojinin karanlık yüzü değişmemektedir. Mücadelemizi verirken, bu ırkçı, saldırgan ideolojinin tüm unsurlarına karşı vermeli; küresel bir farkındalık ve bilinçlendirme hareketi uyandırmalıyız.

    Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün akıbetini yalnızca orada yaşayan Filistinlilerin omuzlarına yüklememeli; her bir Müslüman, zamanın ve şartların ruhuna münasip şekilde Kudüs ruhunu ortaya koymasını bilmelidir.

    Bizler Mescid-i Aksa için, Kudüs için, Gazze için, Filistin için bedeller ödedik. Vatandaşlarımız Mavi Marmara’da şehit oldular. Kudüs’ün akıbeti bizlerin hayat mücadelesinin tam merkezinde yer almalıdır.

   Siyonist İsrail rejimi şunu unutmasın ki; bizler yeniden bedel ödemeye hazırız ve hep hazır olmaya devam edeceğiz ! Gerekirse hepimiz Filistin’e gider, orada Filistinli kardeşlerimizle omuz omuza mücadele eder yine de Mescid-i Aksa’yı yalnız bırakmayız.

DİYARBAKIR İSLAMİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI