Diyarbakırlı İslami Kuruluşlardan Halep İçin Duyarlılık Çağrısı
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi’nde bir araya gelen İslami kuruluş temsilcileri, 15 Temmuz ile gündemden düşen Halep kuşatması ve katliamlara dikkat çekti. Halep’e ses çıkarılmaması durumunda sıranın başkentlere geleceği vurgulandı.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nde bir araya gelen Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, Halep kentinde Esed rejimi ile Rusya'nın kuşatması ardından yaşanan katliamlara tepki gösterdi, duyarlılık çağrısı yaptı. Basın açıklamasını okuyan Diyarbakır İslami STK'ları İcra Kurulu Üyesi Süleyman Nazlıcan, "İslam coğrafyasında her gün yeni bir kaos, kargaşa, iç savaş zemini oluşturmaya kendini programlamış emperyalizmin Batı ve Doğu bloğu, Suriye'de mazlum, masum Müslüman kanı akıtmaya devam ediyor. Yaklaşık 6 yıldır devam eden saldırı ve bombardımanlarda yüzbinlerce kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuk acımasızca ve barbarca katlediliyor. Suriye'den gelen son görüntüler, insanlığın belki de en ücra köşesine hapsedilmiş 'vicdanı' kahreder şekilde sızlatıyor." dedi.
"BUGÜN HALEP, YARIN İSE ANKARA, TAHRAN, RİYAD KUŞATILACAKTIR"
"Aylardan bu yanadır devam eden Halep kuşatmasında bir taraftan Rusya, diğer taraftan zalim Esed rejimi katliamlarına devam ediyor. Muhasara altında tutulan Halep bir taraftan bombalarla dövülürken, diğer taraftan da Müslüman halk açlıkla yüz yüze bırakılıyor. Esed'in varil bombalı katliamlarına ilaveten, Rusya'nın da misket bombalarıyla Halep'te savaş suçu işleniyor." ifadelerini kullanan Nazlıcan, "Suriye'deki zulmün son bulmasının, ABD ve Rusya'nın kurduğu masalarda oturmak olmadığını herkes bilmelidir. Suriye'nin kan gölüne dönmesinde etkin rol oynayan bu zalimlerle değil; çevremizde olan, beraberce yaşadığımız, aynı dinin müntesibi Müslümanlar olarak beraber hareket etmeliyiz. İslam ümmetinin geleceği, maslahatı tüm ulusal ve grupsal çıkarların üzerindedir. Bu gerçekler görülmediği için bugün Halep kuşatıldı. Yarın ise Ankara, Tahran, Riyad kuşatılacaktır." dedi.
Açıklamanın tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim
Türkiye'de yaşanan 15 Temmuz ABD destekli darbe girişimi ve sonrasında gelişen süreçle beraber gündemden düşen Suriye'de bir gerçek var ki, hâlâ masum insanlar katlediliyor. Başta İslam ülkelerinin yönetenler olmak üzere tüm dünya ise hicap duymadan sessizliğe bürünüyor.
Türkiye'de yaşanan darbe girişiminin halkın direnişi sayesinde akim kalmasının ardından sokaklardan, insan cesetlerinin üzerinden toplanan Batı emperyalizminin kuklaları darbecilerin kötü muamele görmemesi hususunda beyanatlar veren Avrupalıların, Suriye'de yaşanan katliam ve vahşetleri utanmazca görmezden gelmesi, yüzlerine yapışan son kara lekedir. İslam coğrafyasında her gün yeni bir kaos, kargaşa, iç savaş zemini oluşturmaya kendini programlamış emperyalizmin Batı ve Doğu bloğu, Suriye'de mazlum, masum Müslüman kanı akıtmaya devam ediyor. Yaklaşık 6 yıldır devam eden saldırı ve bombardımanlarda yüzbinlerce kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuk acımasızca ve barbarca katlediliyor. Suriye'den gelen son görüntüler, insanlığın belki de en ücra köşesine hapsedilmiş 'vicdanı' kahreder şekilde sızlatıyor.
Aylardan bu yanadır devam eden Halep kuşatmasında bir taraftan Rusya, diğer taraftan zalim Esed rejimi katliamlarına devam ediyor. Muhasara altında tutulan Halep bir taraftan bombalarla dövülürken, diğer taraftan da Müslüman halk açlıkla yüz yüze bırakılıyor. Esed'in varil bombalı katliamlarına ilaveten, Rusya'nın da misket bombalarıyla Halep'te savaş suçu işleniyor. Doğu Halep'in dışarıyla tek bağlantı yolu olan Kastillo yolunun da muhasara altına alınmasıyla 300 binden fazla insanın yaşadığı şehrin bu kısmı tam bir felaket yaşıyor. Bu barbarlığı yaşatan Rusya, diğer taraftan sözüm ona güya insani koridor açmayı teklif ediyor. Açlık ve katliam tehdidi altındaki Halep'te direnişin bütünüyle sonlandırılmasını planlayan Rusya ve Esed rejimi, savaşçıların (mücahitlerin) silahlarını bırakıp teslim olmalarını dayatıyor.
Bombalarla söndürülen ocaklar, şehre hiçbir insani yardımın ulaştırılamaması nedeniyle Suriye'de yeni bir insanlık trajedesi daha kapıya dayanmış durumda. Emperyalizmin topraklarımıza ektiği fitne tohumları ve yaşanan zulümlerin baş aktörü olması nedeniyle Batı'nın vicdanının uyanmasını beklemiyoruz. Ama İslam ülkelerinin liderleri, halkları Suriye'deki kıyıma artık dur diyebilmelidir. Daha güçlü bir sesle zalimlere mesaj vermeli, Suriyeli kardeşlerine el uzatmalıdırlar. Tüm coğrafyamız bir girdabın içerisinde hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Bu sebeple kimse kimsenin sesini, iniltisini, çığlığını ve parçalanmış cesetlerini görmüyor. Dünya müstekbirleri ve onların yerli işbirlikçileri tarafından çepeçevre kuşatılmış durumdayız. Bu durumun aşılabilmesinin tek yolunun İslam ümmetinin ittifakı ve birliği olduğunu artık tüm etkin güçler görmelidir.
Suriye'deki zulmün son bulmasının, ABD ve Rusya'nın kurduğu masalarda oturmak olmadığını herkes bilmelidir. Suriye'nin kan gölüne dönmesinde etkin rol oynayan bu zalimlerle değil; çevremizde olan, beraberce yaşadığımız, aynı dinin müntesibi Müslümanlar olarak beraber hareket etmeliyiz. İslam ümmetinin geleceği, maslahatı tüm ulusal ve grupsal çıkarların üzerindedir. Bu gerçekler görülmediği için bugün Halep kuşatıldı. Yarın ise Ankara, Tahran, Riyad kuşatılacaktır. Bir kez daha buradan çağrıda bulunuyoruz; İslam coğrafyasında etkin olan tüm güçler Suriye'nin geleceği için artık elini taşın altına koymalı, kendinden feragat etmeli, zalim Esed ve patronu Rusya ile büyük şeytan Amerika'ya dur demelidir. Zalimlerin zehirli, fitne eken masalarında değil, Kur'an hidayet ışığında sorunların çözümüne çaba harcanmalıdır.