Diyarbakır'dan Mısır İntifadasına Selam!

Diyarbakır halkı, Hüsnü Mübarek diktatörlüğüne karşı intifaya kalkan Mısır halkını selamladı.

04 Şubat 2011

Diyarbakır halkı, Hüsnü Mübarek diktatörlüğüne karşı intifaya kalkan Mısır halkını selamladı. Diyarbakır'da önde gelen birçok İslami STK'nın ortaklaşa yaptıkları eylem, Cuma namazı sonrası Ulu Camii önünde ayaklanmada şehit düşenler için kılınan gıyabi cenaze namazıyla başladı.

Mehmet Deniz'in yönettiği eyleme binlerce kişi katıldı. "Zulmedenler Yakında Nasıl Bir İnkılâpla Devrileceklerini Bileceklerdir. (Şuara-227)" ve "Diyarbakır'dan Mısır'a Direnişe Bin Selam" pankartlarının açıldığı eylemde; "Tunus'ta, Mısır'da, Yemen'de İntifada Heryerde; Diktatörler Yenilecek Ezilenler Kazanacak"; "Ortadoğu Direniyor Firavunlar Yıkılıyor"; "İhvan'a Benna'ya Direnişe Bin Selam"; "Rojhilatanavîn Berxwe Dide Fîrewunî Hildiweşe!"; "Dîktatör Têk Diçin Wê Bindest Serfinaz Bin!"; "Diren Mısır Diren Ümmet Seninle" dövizleri taşındı.

Ferzende Lale'nin katılımcı STK'lar adına okuduğu basın açıklaması sırasında, "Uyan Diren Özgürleş", "La İlahe İllallah","Hüsnü Mübarek Sonun Gelecek", "Mısır'ın Diktası İsrail'in Kuklası", "Zulme Karşı Omuz Omuza" sloganları atıldı ve tekbirler getirildi.

Yapılan açıklamada, Tunus halkının yaktığı devrim ateşinin, Mısır halkına ulaşması sayesinde; sadece Ortadoğu'daki diktatörlüklerin değil, küresel kapitalist sistemin de temellerinin sarsıldığı belirtildi. "Bugün Ortadoğu ülkeleri, emperyalizm ve Siyonizm yanlısı diktatörler eliyle sömürülüp fakirleştirilmiştir. Halklardan çalınan milyarlarca dolar batı ülkelerine kaçırılmaktadır" diyen Lale; "Halkların öfkesi artık bir kez patlamış, ok yaydan çıkmıştır. Kimse artık bu öfkenin önüne geçemeyecektir. Bu öyle bir dalgadır ki hiçbir diktatör bu dalga karşısında dayanamayacaktır." şeklinde devam etti.

Okunan açıklamada Kürt halkının intifadayı selamladığı belirtilirken; "Özgürlük talebinin Kürtler için de geçerli olduğunu hatırlatmak isteriz. Mısır intifadasına destek veren hükümetin Mısır halkı için istediği özgürlükleri Türkiye ve Kürt halkı için de istemesi ve uygulaması ahlaki bir zorunluluktur." ifadesiyle bu durum açıkça vurgulandı. Açıklamanın ardından topluluk, Özgürlük Türküleri isimli müzik grubunun solisti Tuncay Yerlikaya ile beraber 'Özgürlük Türküsü'nü söyleyip sessizce dağıldı.

Açıklamanın tam metni;

MISIR VE TUNUS İNTİFADALARINI SELAMLIYORUZ!

DİKTATÖRLER YENİLECEK EZİLENLER KAZANACAK!

Değerli basın mensupları, aziz Müslümanlar

Tunus'ta yakılan devrim ateşi, dalga dalga bütün Ortadoğu'ya yayılmakta ve yıkılan korku duvarları bütün kanlı diktatörleri tehdit etmektedir. Halkını sömürüp onları fakirleştirerek zenginleşen, toplumun kanını emerek semiren firavunlara karşı, Ortadoğu halkları bugün yeryüzünün en onurlu mücadelesini vermekteler.

Tunus'tan devraldığı devrim ateşini, Mısır meydanlarına taşıyan devrim ruhu, sadece Hüsnü Mübarek ve Ortadoğu'nun diğer diktatörlerini tehdit etmiyor, aynı zamanda küresel kapitalist sistemin temelini sarsıyor. Dünya halklarını sömüren küresel emperyalizm, Mısır intifadası karşısında titriyor, Mısır'ı kaybetmemek için her türlü yolu deniyor.

Bugün Ortadoğu ülkeleri, emperyalizm ve Siyonizm yanlısı diktatörler eliyle sömürülüp fakirleştirilmiştir. Halklardan çalınan milyarlarca dolar batı ülkelerine kaçırılmaktadır. Elbette, vahşi küresel kapitalizm bu sömürge düzenini boşuna desteklemiyor.

Kaldı ki Ortadoğu halklarından gaspedilen sadece bu ülkelerin zenginlikleri değil, aynı zamanda bu halkların özgürlükleri ve onurları da gasp edilmektedir. İşte, meydanlarda yükselen "EKMEK, ÖZGÜRLÜK, ONUR" sloganları bu gerçeği ortaya haykırıyor.

Evet, Ortadoğu halkları, intifada ile gasp edilen ekmeklerini, özgürlüklerini ve onurlarını geri istiyorlar. Buna karşın batılı devletler ikiyüzlü tavırlarına devam ediyor; bir yandan halkı destekler gibi yaparken diğer yandan mevcut düzenin devamını sağlayacak formülleri dayatmaya çalışıyorlar.

Biliyoruz ki, riyakâr Batılıların Ortadoğu politikası, tıpkı Cezayir'de olduğu gibi, Müslümanların iktidara gelmemesine ayarlıdır. Müslümanları iktidardan uzak tutmak için kitlesel katliamlar da dahil her alternatifi değerlendireceklerinden kuşkumuz yoktur. Hele de söz konusu ülke Mısır olunca onlarca alternatifli plan üst üste uygulanacaktır. Çünkü Batı'nın gayr-ı meşru çocuğu olan, Siyonist devleti korumak, Mısır'ın işbirliğine bağlıdır.

Bu nedenle, Siyonistlerin sürecin her aşamasında fitne ve fesatları olacaktır. İşte intifadanın dokuzuncu gününden itibaren Mübarek'e bağlı özel ordu ve paramiliter güçler devreye sokuldu. Bunlar, meydanları basarak intifadayı engellemeye çalışıyorlar. Meydanlar kan gölüne çevrildi. Mısır ordusu ise bunlara yataklık ediyor.

Bu yolla halkı terörize etmeye çalışıyorlar. Amaçları belli ki, Mısır'ı kaosa sürüklemek ve böylece uluslar arası toplumun hakemliğini dayatmak. Sonrası malum. Uluslar arası toplum her zaman olduğu gibi batılı çıkarları korumak için, sinsi planlarla devrimi boşa çıkarmaya çalışacak.

Plan üstüne plan devreye sokuluyor. Ama biliyoruz ki onların tuzaklarına, planlarına karşı Allah'ın da bir tuzağı, bir planı vardır. Bu zalimler nasıl bir yakalanışla yakalanacaklarının, nasıl bir akibete düçar olacaklarının farkında bile değiller. Allah zalimlere karşı sabredenlerin yanındadır.

Halkların öfkesi artık bir kez patlamış, ok yaydan çıkmıştır. Kimse artık bu öfkenin önüne geçemeyecektir. Bu öyle bir dalgadır ki hiçbir diktatör bu dalga karşısında dayanamayacaktır. Düne kadar halkları esir alan amansız korku, bu kez diktatörleri girdabına almıştır. Tıpkı Firavun'un Kızıldeniz'de ordusuyla birlikte boğulduğu gibi, bu diktatörler de Allah'ın izniyle bu korku girdabında, bu öfke dalgasında boğulacaklardır.

Bugün Ortadoğu'da ortaya çıkan manzara, müstağni ve müstekbir zorbaların sonlarının nasıl olacağını göstermektedir. Zorba yönetimler er geç yıkılıp gideceklerdir. Tarih bunun yüzlerce örneği ile doludur. Köleleştirilen halklar er ya da geç özgürlüklerine kavuşacaklardır. Biz bundan zerre kadar dahi şüphe etmiyoruz. Nasıl ki bütün zorba diktatörler devrilmişse, başta Gazze halkını İsrail ambargosuna mahkum eden Hüsnü Mübarek olmak üzere, Ortadoğu halklarına kan kusturan bütün diktatörler de devrilecektir.

Bu intifadayı selamlayan Kürt halkı olarak, aynı özgürlük talebinin Kürtler için de geçerli olduğunu hatırlatmak isteriz. Mısır intifadasına destek veren hükümetin Mısır halkı için istediği özgürlükleri Türkiye ve Kürt halkı için de istemesi ve uygulaması ahlaki bir zorunluluktur.

Rabbimiz de direnmeleri karşılığında mustazaflara önderlik vaat etmektedir. İşte Tunus ve Mısır başta olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerinde gerçekleşen budur. İnşallah devrim tamamlanacak ve İslam ülkelerindeki tüm diktatörlükler çökecektir.

Bizler Diyarbakırlı Müslümanlar olarak, zulme, istikbara, köleleşmeye, tuğyana ve firavunluğa başkaldırarak, yeryüzünün en onurlu direnişlerinden birine imza atan tüm Ortadoğu halklarını ve Mısır intifadasını selamlıyoruz.

Başta İhvan-ı Müslimin olmak üzere bu onurlu başkaldırıya katılan tüm muhalif güçlerle dayanışmalarımızı ilan ediyoruz. Şehitlerimizin şehadetlerini tebrik ediyor, yaralılarımıza Rabbimizden hayırlı şifalar diliyoruz.

Ve tüm mazlumlara müjde, zalimlere tehdit olan Rabbimizin şu sözünü haykırıyoruz:

"Zulmedenler yakında nasıl bir inkılabla devrileceklerini göreceklerdir." (Şuara 227)

YAŞASIN ORTADOĞU HALKLARININ ÖZGÜRLÜK VE ADALET MÜCADELESİ!

YAŞASIN İHVAN-I MÜSLİMİN, KAHROLSUN DİKTATÖR MÜBAREK!

YAŞASIN KÖLELİĞE KARŞI ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ!

DİKTATÖRLER YENİLECEK, EZİLENLER KAZANACAK!