Diyarbakır’da Trump ve Fransa Protesto Edildi
Fransa'da, 300 kişinin imzasıyla yayımlanan, Kur'an-ı Kerim'den "şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı iddiasıyla bazı ayetlerin çıkarılması" yönündeki bildiri ile ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı Diyarbakır’da protesto edildi.
Fransa'da, 300 kişinin imzasıyla yayımlanan, Kur'an-ı Kerim'den "şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı iddiasıyla bazı ayetlerin çıkarılması" yönündeki bildiri ile ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı Diyarbakır'da protesto edildi.
Ulu Cami önünde bir araya gelen aralarında Özgür Der, Mustazaflar Cemiyeti, Memur-Sen, Özgür Kudüs Platformu, İHH İl Temsilciliği, Şafak-Der ve İhvan Der'in de bulunduğu Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları, ellerinde, "Kur'an Allah'ın Korumasındadır, Onu Değiştirmeye Asla Gücünüz Yetmez", "Kudüs Müslümanların İlk Kıblesi ve Filistin'in Başkentidir" pankartları taşıdı, sloganlar attı.
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları adına açıklama yapan Mehmet Şimşek, İslam düşmanlarının Müslümanlara ve Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılarının arttığına dikkat çekti.
STK'lar adına okunan basın açıklamasının tam metni:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
BASINA VE KAMUOYUNA
İslam düşmanlarının Müslümanlara ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları maalesef farklı cephelerde devam ediyor.
Coğrafyamızda yaşanan iç çatışmalar, fikri bölünmüşlük; İslam düşmanı sömürgecilerin cüretini artırmakta, yeni katliamlara ve işgallere zemin hazırlamakta, nitekim Müslümanlar arasındaki bu olumsuz durumdan kaynaklı günbegün yeni pervasızlıklara imza atılmakta.
Bir tarafta ABD, diğer tarafta Avrupa'nın öncü sömürgecilerinden Fransa, siyonistlerle iş birliği içerisinde yeni saldırlar düzenlemekte.
Emperyalist ABD'nin başkanı Trump'ın, Kudüs'e dair attığı adım tüm kamuoyunun malumudur. Maalesef Trump'ın, Kudüs'ü, siyonistlerin başkenti olarak tanıması ve işgal topraklarındaki sözüm ona elçiliklerini Kudüs'e taşıma kararı ve 14 Mayıs günü süreci tamamlama gayretleri, maalesef İslam ülkelerinin güçlü ve etkili tepki göstermemelerinden kaynaklanmaktadır.
Fakat bu değildir ki İslam ülkelerini idare edenlerin sessizliği, Müslüman milletlerin sessizliğidir. Dünya kamuoyu şunu bilmeli ki hem Siyonistler hem de ABD, İslam topraklarında işgalcidir. Ne Siyonistlerin varlığı ne de ABD'nin elçilik girişimi meşru değildir. Müslümanların kanını akıtan bu canilerin attığı her işgal girişiminin karşısında olacağımız bilinmelidir. İslam topraklarında hâkim olduklarını düşünen emperyalistler, uzak olmayan bir zamanda büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir.
Yeraltı yerüstü zenginliklerimizi sömürmeleri yetmezmiş gibi bir her gün binlerce Müslümanın kanını akıtan bu zalimlerin sultası ilelebet sürmeyecektir. İlahi ve tarihi vesikalar, bunlar gibi zalimlerin ibret veren sonlarıyla doludur. Her şeyden önemlisi de mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim, zalimlerin akıbetlerini anlatırken, müminleri de müjdelemektedir.
Topraklarımız bir gün siyonistlerden ve onların besicisi Amerika'dan kesinlikle arınacaktır. Bizlerin yakinen inandığı bu son, gerçekleşecektir.
14 Mayıs hem ABD için hem de Siyonistler için yeni miat olacaktır, ama bu onların hesabını yaptıkları bir gelecek olmayacaktır. Planları tersyüz eden rabbimiz, onların akıbetini de öncekilerin akıbetinden farklı kılmayacaktır. Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın bulunduğu mukaddes topraklarda işgalci olanların her türlü girişimi muhakkak akamete uğrayacaktır…
"Küfür tek millettir" kaidesince, İslam ve Müslümanlar üzerinde hesapların yapıldığı birçok masanın var olduğunu ve duraksamadan çalıştıklarını biliyoruz. Son günler bu anlamda Fransa'nın da farklı bir açıdan Kur'an'ı hedef aldığını müşahede ettik.
Tarihi katliamlarla dolu Fransa'nın, Kur'an-ı Kerim'e iftiralarda bulunarak tahrif etmeye yeltenmesi affedilemez bir tutumdur. Siyonizmin yardakçılığını yapan 300 Fransız'ın yayımladığı Kur'an düşmanlığını izhar eden manifesto, lanetlenecek bir bildiridir.
İsrailoğullarından başka tüm insanlığın aşağılandığı, kadınların hakir görüldüğü muharref Tevrat'ta yazılanları görmeyip, iftiralarla Kur'an'a saldırma cüretinde bulunan Fransızların bu tavrının arkasında Siyonist aklın rol aldığı şüphe götürmez bir gerçektir.
Özelde, son 70 yılda Filistin topraklarında işlenen katliamlar, genelde bütün bir İslam coğrafyasındaki sömürgeci barbarlığın ana aktörlerinin insanlık dersi vermeye kalkması, büyük bir aymazlık ve insanlığın aklıyla alay etmektir. Bu ve bunun gibi girişimlerin hedefine ulaşmayacağı muhakkaktır. Lakin İslam ümmetinin bu tür pervasızlıklara göz yumması, tepkisiz kalması da beklenemez. İslam'ın kutsallarına yapılan her türlü saldırıya karşı en güçlü şekilde tepki göstermek Müslümanlar için bir mükellefiyettir.
Bu münasebetle, dinimize ve onun yüce değerlerine karşı yapılan saldırıları lanetlediğimizi belirtmek isteriz. Ne Müslümanın kanı ucuzdur ne de kutsalları hedef alınacak kadar değersizdir. Tarih, zalimlerin attığı her adımı yazacak, zaman ise anı geldiğinde bu yapılanların hesabını soracaktır.
Davamızın sonu Allah'a hamdetmektir.