Diyarbakır’da On Binler Kudüs İçin Yürüdü
Diyarbakır’da bulunan İslami STK’lar, Gazze Şeridi sınırında gerçekleştirilen protestolarda Filistinlilere yönelik İsrail-ABD katliamlarını düzenlediği kitlesel yürüyüş ile protesto etti.
Diyarbakır'da bulunan İslami STK'lar, ABD'nin büyükelçiliğini Filistin'in başkenti Kudüs'e taşımasını protesto etmek için Gazze Şeridi sınırında gerçekleştirilen protestolarda Filistinlilere yönelik katliamları düzenlediği kitlesel yürüyüş ile protesto etti. İstasyon meydanında toplanan ve aralarında Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Mustazaflar Cemiyeti, Memur-Sen, Hayat-Der ve İhvan-Der gibi STK temsilcilerinin de bulunduğu on binlerce kişi oluşturulan kortej eşliğinde yürüyüşe geçti. Yürüyüş esnasında sık sık ABD ve işgalci rejim aleyhine slogan atıldı, tekbirler getirildi, işgalci İsrail ve hamisi ABD lanetlendi. Trafik Bahçesi'ne kadar devam eden yürüyüş burada kurumlar adına yapılan basın açıklamasıyla sona erdi.
EKRANLARDA ÇIKIŞIP KAPALI KAPILAR ARDINDA İŞBİRLİĞİ YAPILIYOR
Yürüyüş, İstasyon Meydanı'nda başladı. Ahmet Maruf Demir'in sunuculuğunu yaptığı yürüyüş atılan sloganlar, taşınan dövizler ve açılan pankartlarla İsrail ve ABD'nin protesto edilmesiyle sürdü.
Trafik Bahçesi'ne kadar devam eden yürüyüş, burada kurumlar adına Süleymen Nazlıcan'ın selamlama konuşmasıyla konuşmalara geçildi. Ardından Yunus Memiş söz aldı. Yapılan konuşmalarda, "Trump, ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını ilan ettiğinde, başta Türkiye olmak üzere İslam Ülkelerindeki tüm hükümetler gerçekçi bir tepki ortaya koysalardı ABD ve İsrail böyle bir uygulamaya cesaret edemezdi. Ancak İslam ülkelerindeki hükümetler, halkın tepkisini savuşturmak adına ekranlarda ABD ve İsrail'e çıkışıp kapalı kapılar ardında her türlü işbirliğini yaparlarsa elbette siyonizm bundan cesaret bulur. İsrail'e söz söylemek gereksizdir. İsrail sözden anlamaz. İsrail ancak güçten anlar. Bizim sözümüz, sitemimiz, serzenişimiz, kendi geleceklerini İsrail ile iyi ilişki kurmakta gören herkesedir. İslam ülkelerindeki hükümetlere işgalci israil ile işbirliği kötülük olarak yeter. İsrail bu topraklarda olduğu müddetçe bu coğrafyaya barış gelmeyecektir. Müslüman idareciler israille ilişkiyi ikbal meselesi olarak gördükleri müddetçe zalimlere karşı tek bir cesur adım atamayacaklardır" dendi.
Ardından kitle adına basın açıklamasını okumak üzere sözü Fikri Karavil aldı. Yürüyüş Osman Yağmur'un duasıyla sona erdi.
Okunan basın açıklamasının tam metni:
BASINA VE KAMUOYUNA
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
"Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hristiyanlar asla senden hoşnut olmazlar. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın gösterdiği yoldur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların istek ve arzularına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır ne de bir yardımcı." Bakara/120
Sessizliğimizden, suskunluğumuzdan, iç çatışmalarımızdan, ihtilaflarımızdan beslenen işgalci siyonistler, mukaddes Kudüs için direnen Gazze'de yine büyük bir katliam gerçekleştirdi.
Sadece İslam ümmeti için değil, insanlık için de büyük bir felaket olan siyonizmin, 70 yıldır Müslümanların ilk kıblesinin olduğu kutsal topraklarda büyük bir barbarlık sergilemektedir. Kadın-çocuk demeden işlenen katliamlar, zorunlu göçler artık dayanılmaz bir duruma gelmiştir.
Müslüman kardeşlerimiz acı içinde kıvranırken, bedenleri toprağa düşerken, bizim sessiz ve suskun kalmamız düşünülemez. Hem Siyonistlerin zulmüne hem de İslam ülkelerinin zillet içerisindeki idarecilerinin takındığı tavra karşı başkaldırıyoruz. Ümmet adına bir avuç Müslümanın izzetli direnişini de sahipleniyoruz.
Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları olarak Kürdistan'dan şerefli direnişi selamlıyoruz. Ve buradan tüm dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Yaşanan vahşete herkes sessiz kalsa da biz sessiz kalmayacağız, tüm benliğimizle Müslüman kardeşlerimizin yanında olacağız.
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler yaşanan insanlık dramını görmezden gelse de Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gerekli ve yeteri etkin tepkileri göstermezse de Müslüman milletler, sömürgeci ABD ve Siyonist işgalcilere karşı sesini yükseltmeye devam edecektir.
İslam düşmanları şunu bilsin ki, bugün meydanlardayız, ama yarın cephelerde olacağız. Bugün çığlığımıza sessiz kalanlar, pervasızca katliamlara devam edenler, yarın öfkemizle yüzleşeceklerdir.
Dünden bugüne işlenen cinayetleri; dul kadınların, yetim kalan çocukların göz yaşlarını, acılarını unutmadığımızı, bugün işlenen vahşeti de unutmayacağımızı işgalci siyonistler ve onların hamisi olan mel'un Amerika, yakın bir zamanda yakinen görecektir.
Siyonizmin tahakkümü muhakkak bitecek, zulmü son bulacak, yeni bir Hayber'i iliklerine kadar yaşayacaklardır.
Buradan İslam ülkeleri idarecilerine de çağrıda bulunmak istiyoruz. Artık dikkate alınmayan açıklamalar yapmaktan vazgeçin. Etkin, caydırıcı adımlar atın. İşgal topraklarında var olan elçiliklerinizi kapatın ve kendi topraklarınızdaki Siyonist işgalcilerin eli kanlı elçiliklerini de sınır dışı edin. Çifte vatandaş olanları vatandaşlıktan çıkarın. Ekonomik ilişkileri bitirin. Zillet elbisesi olan askeri işbirliğine de son verin.
Yüzyıllarca çıkardıkları fitne ve bozgunculuk nedeniyle türlü bela ve musibetlere uğrayan İsrailoğulları, bugün yaptıkları azgınlığın bedelini de ödeyeceklerdir. Bu son, hem Kur'an'da hem Peygamberî Zişan'ın hadislerinde müjdelenmektedir.
Kudüs'te, Gazze'de ümmetin şerefini ayakta tutan Müslüman kardeşlerimize de buradan sesleniyoruz. Sakın umutsuzluğa düşmeyin. Bugün içinde bulunduğunuz çetin durumun nihayetinde muhakkak zaferle buluşacaksınız. Akıttığını pak kanınız bu zaferi müjdelemektedir. Çığlıklarınız zülmün karanlığını yırtacak, sizi aziz kılacaktır. Muhakkak ki bir gün özgür Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da hep birlikte rabbimize yönelip şükür secdesinde bulunacağız. Verdiğiniz mücadelelerden dolayı Allah ecrinizi katbekat verecektir. Allah yar ve yardımcınız olsun.
Davamızın sonu Allah'a hamdetmektir.