Diyarbakır’da “İran İslam Devrimi” Konuşuldu
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin "Dünyada İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinde bu hafta “İran’da İslam Devrimi Süreci” konuşuldu.
Özgür-Der Selahattin Eyyubî Konferans Salonu'nda beşincisi gerçekleştirilen seminerde, Yavuz Karaoğlu, "İran'da İslam Devrimi Süreci" konulu bir tebliğ sundu.
Seminerde genel olarak, İran'ın tarihi, sistem ve toplum yapısı hakkında bilgi verilerek, devrime giden dikenli yol anlatıldı.
Pehlevi döneminden başlamak üzere İran'ın tarihi hakkında kısa bilgi vererek konuşmasına başlayan Yavuz Karaoğlu, 1920'lerde İran siyasetine tek egemen güç olan İngilizlerin Rıza Şah'ı işbaşına getirdiğini ve bu durumun Kaçarlar döneminin sonu, Pehlevi döneminin başlangıcı olduğunu söyledi.
Mustafa Kemal'in Örnek Alındığı İran
Bu dönemde Türkiye'den sonra laikliğin en katı uygulandığı yerin İran olduğuna dikkat çeken Karaoğlu, "Rıza Şah birçok alanda kendisine Mustafa Kemal'i örnek alıyor. İran'da zayıf olan merkezi otoriteyi güçlendirmek için bürokrasiyi güçlendirmeye çalışıyor. Seküler bir eğitim sistemi geliştiriyor. Farsçadan Arapça harflerin atılması için çalışmalarda bulunuyor. 1928 seçimlerinden sonra meclisi tam olarak denetimi altına alıyor. Mecliste ulemanın oranı hızlı bir şekilde düşürülüyor. Toprak sahiplerinin etkinliği artıyor. İran'da tam bir diktatörlük rejimi kuruluyor. Basın susturuluyor. Meclisi sadece imza makamı haline getiriyor."şeklinde konuştu.
İran'daki durumun bize Türkiye cumhuriyetinin ilk yıllarını hatırlattığını söyleyen Karaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Rıza Şah İran tarihinde görülmedik boyutlarda modernleşme ve reform politikalarını uygulamaya koyuyor. Laik eğitim kurumları açılmak suretiyle medreseye giden öğrenci sayısı düşürülüyor. Ulemanın etkisindeki örfi ve şer-i mahkemeler önce sınırlandırılıyor sonra ortadan kaldırılıyor. Modernleşme, kılık kıyafet tarzını da içine alarak dinsel giysilerin giyilmesini ve kadınların başlarını örtmesini yasaklıyor."
İslami Düşüncenin Temeli
İran'daki İslami düşüncenin temeli hakkında bilgi veren Karaoğlu, "Gaiplik öncesi Şia düşüncesinde İmam Ali ve İmam Hüseyin'in şahsıyla bütünleşen adil olmayan, zulme ve hakkın gaspına dayalı otoritenin reddi İran'daki İslami düşüncenin temelini oluşturmaktadır. İmamın olmayışı, tam adil ve şer-i bir düzenin artık uygulanamaz olarak yorumlanmasına yol açtı. Şia'da "intizar" olarak kavramlaştırılan bu durum Mehdi'nin dönüşüne kadar beklemek anlamına geliyordu."dedi
"Ak Devrim"e Karşı Yükselen Muhalefetin Öncüsü; İmam Hümeyni
İran'daki en önemli gelişmelerden birinin de Şah'ın adına "ak devrim" dediği reform programı olduğunu söyleyen Karaoğlu, bu program dolayısıyla ortamın elektriklendiğini ve İmam Hümeyni isminin ön plana çıkmaya başladığını söyledi. "Ak devrim"e karşı başlatılan boykotun ulema ve halk arasında destek bulduğunu ifade eden Karaoğlu, gösteriler, kepenk kapatma ve boykot çağrılarıyla İran'daki muhalefetin merkezine bir anda Ayetullah Hümeyni'nin geldiğini belirtti.
Ulemanın Öncülüğünde Başlatılan Reform Hareketleri…
Şii öğreti içinde, dinin güncel, sosyal ve siyasal konulara yanıt vermekte başarısız olduğu gerekçesiyle bir reform hareketinin başladığının altını çizen Karaoğlu, Mutahari, Beheşti ve Ayetuleh Telegani öncülüğünde başlatılan çalışmaları şu şekilde özetledi:
- Din adamlarının bağımsız mali örgütlenmesini sağlamak,
- Müçtehitler komitesi veya şura-i fetvanın oluşturulması,
- İmamın otoritesinin ulemaya devrinin sağlanması,
- İslam'ın sosyal, siyasal ve ekonomik konuları kapsayan bir hayat nizamı olduğunun savunulması,
- Medreselerde güncel fıkhın ve siyasal bilincin verilmesi,
- İçtihadın güçlü bir araç olarak kullanılması,
- İran kültürünün bireycilik ve yanlış inançlardan kurtarılması,
İslami Hareketin Fikirsel ve Örgütsel Merkezi; Medreseler
İran'daki İslami hareketin fikirsel ve örgütsel açıdan en önemli merkezlerinden birinin de medreseler olduğuna dikkat çeken Karaoğlu, "medreseler İslami eğitimin verildiği kurumsal yapılardı. Camiler etrafında kurulan yüzlerce komite siyasal örgütlenmenin bütün yükünü taşıyordu. Ulemanın önde gelen isimlerinin camilerde verdikleri hutbe ve 'bozor'ın tertiplediği konferanslarla halka İslami bilinç veriliyordu. Ayrıca Şah rejiminin Batı yanlısı politikalarının İran halkına zulüm getirdiği vurgulanıyordu."şeklinde konuştu.
İmam Humeyni'nin Fikirleri
Üniversite ve aydın kesim üzerindeki etkisi ile Ali Şeraiti ve Mehdi Bozergan'ın çabaları yanında yetkin, etkin ve karizmatik yapısıyla milyonların yüreğinde taht kuran İmam Hümeyni'in fikirleri hakkında da bilgi veren Karaoğlu şunları kaydetti:
1- Geleneksel çizgi ve tavırlardan farklılaşmıştır
2- Uzlaşmacı tavrı reddetmiştir
3- İşbirlikçi iktidarlara ve emperyalist çıkar güçlerine karşı takındığı kararlı ve ilkeli tutum ile sadece Müslüman kitleyi değil sol ve laik muhalefet güçlerini de etkilemeyi başarmıştır.
4- Verdiği mücadele sonucu doğal bir liderlik mevkiine gelmiştir.
5- Camii ve medrese arasına sıkışan yığınları ulemanın önderliğinde harekete geçirmeyi başarmıştır.
6- Asli içeriğinden yalıtılmış birçok İslami kavramın yeniden sorgulanmasına ve tevhidi içeriğe kavuşturulmasına yönelik çabalar göstermiştir.
7- Şia mezhebine özgü birçok kavramı yeniden yorumlamıştır.
Devrimi Ateşleyen Nedenler
İran'da devrimi ateşleyen ve başarıyı getiren nedenleri sorgulayarak konuşmasını sürdüren Karaoğlu, bunları şöyle özetledi:
- Şah yönetiminin zalim ve Batı yanlısı politikaları,
- ABD ve diğer Batılı devletlerle girilen ilişkinin ortaya çıkardığı hoşnutsuzluk,
- Eşitsiz gelir dağılımı,
- Dünyada yükselen İslami hareketlerin gelişimi,
- Yeniden yorumlanan Şii düşünce; bunun ortaya çıkardığı somut mücadele, bu çerçevede oluşturulan güçlü liderlik ve bu liderliğe bağlı organizasyonlar,
- Diğer muhalif hareketlerin sürece katılmaları, devrime kadar bunlarla ciddi bir iç çatışma yaşamamaları
Emin Altun / Islah-Haber