Diyarbakır’da "Eğitimin Aktüel Sorunları" Semineri
Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır temsilciliğinin bu yıl "fikir mektebi" projesi kapsamında başlattığı seminerler dizisinin üçüncüsü gerçekleştirildi.
M. Ahmet Toplum Merkezi’nde gerçekleştirilen bu ayki seminerde "Eğitimin Aktüel Sorunları" ele alındı.
Tuncay Yerlikaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen üçüncü seminerin konuşmacıları Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Felsefe Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bülent Sönmez ve Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Abdulbaki Değer'di.
Seminerde genel olarak, eğitim sistemindeki açmazların/tıkanıklıkların neden ve nereden kaynaklandığı, eğitimdeki sorunların çözümüne dair neler yapılabileceği, devletin, bireyin ve okulun işlevinin ne olduğu ve ne olması gerektiği konularında konuşmacılar düşüncelerini ve çözüm önerilerini sundu.
Eğitim sistemi “taraftarlar” yetiştirmeyi esas alıyor
Tuncay Yerlikaya’nın kısa bir selamlama konuşmasının ardından ilk konuşmacı olarak sözü Bülent Sönmez aldı. Eğitim kavramının üzerinde durmak gerektiğini ve eğitimin aslında iyi insan yetiştirme projesi olduğunun altını çizen Sönmez, günümüzde uygulanan eğitimin alıştırma, şartlandırmaya dayandığını ifade etti. Sönmez, eğitimin hayata hazırlama süreci olması gerekirken hayattan soyutlayan bir aygıt haline geldiğini, cumhuriyet tarihinden beri hep insanın ihtiyaçlarını karşılamak için değil, belli kesimlerin, grupların, yapıların görmek istediği sorgulamayan "taraftar"lar yetiştirdiğini söyledi. Eğitimin insanın gerçekliğiyle uyumlu olması gerektiğini belirten Sönmez, günübirlik, geçici meseleler yerine değer odaklı, insanı insan kılan evrensel meselelerin ağırlık kazanması gerektiğinin üzerinde durdu.
12 yıllık zorunlu eğitim hakarettir
Ardından sözü Abdulbaki Değer aldı. Değer, eğitim konusunu konuşmanın aslında hayatın tüm alanlarını konuşmak anlamına geldiğini, çünkü doğuştan mezara kadar olan bir eğitim sürecinin zamanı, mekanı, müfredatı belirlenmiş sistemli bir yapı tarafından kurgulandığını ve bu yapının gerçekleştirmek istediği şeyin siyasal sisteme uygun "iyi vatandaş" ve iş gücünü karşılayacak bireyler yetiştirmek olduğunu söyledi. Bu eğitim sisteminde geçerli olan şeyin sertifikalar, belgeler, diplomalar olduğunun altını çizen Değer, bu eğitim kurumları dışında yetişen bireylerin ne kadar nitelikli olsalar da bu yapı içerisinde bir yerleri olmadığını; bunların bu kadar önemli olmaktan çıkması gerektiğini vurguladı. Değer, ihtiyaçları, aidiyetleri, şahsiyetleri farklı bireylerin sınırları çizilmiş bir mekana, programa 12 yıl zorunlu olarak tabi tutulmasının başlı başına bir hakaret olduğunu, tek merkezden toplumun onca farklılığını dışlayarak onların kontrol altına alındığını, bu eğitim sistemi içerisinde öğretmenlerin etkin değil sistemin aktarıcısı konumunda olduğunu ifade etti.