Diyarbakır Özgür-Der aylık seminerleri "Ahlak ve Siyaset İlişkisi" programıyla başladı
Diyarbakır Özgür-Der şubesinin 2022-2023 yılı seminerlerinin ilki Özgür-Der Külliyesinde gerçekleştirildi. Programın konuğu Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’ydı.
"Ahlak ve Siyaset İlişkisi" konusunun konuşulduğu program Abdulhalim Eyüpoğlu'nun Kur'an tilaveti ile başladı. Programın sunuculuğunu Recep Doğru yaptı.
Konuşmacıları selamlayarak konuşmasına başlayan Rıdvan Kaya, ahlak ve siyaset ilişkisinin üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı. Siyaseti, iktidar ilişkileri kavramıyla tanımlamanın yanlış olmayacağını belirten Kaya, siyasetin her haliyle bizleri de etkileyen bir olgu olduğunu vurguladı.
Rıdvan Kaya konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Siyasetle ilgilenen herkesin sorduğu temel bir sorudur, ahlakın belirleyici olduğu bir siyaset mi, yoksa siyasetin belirleyici olduğu bir siyaset mi? Tam da bu noktada her ne kadar çoğu kişi ahlakın siyaset üzerinde belirleyici olması gerektiği kanaatinde olsa da, pratikte ise maalesef bunun tam tersi bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu noktada şunu net bir şekilde ifade edebiliriz ki siyaset belli bir şekle, kalıba girmek zorundadır. Hele ki biz Müslümanlar açısından siyasetin İslami ilkelere uygun, vahyin gölgesinde yapılması zorunluluğu vardır. Menfaat mantığının Müslümanlar üzerinde belirleyici olmasına izin vermemek lazım. Az bir bedelle çok menfaat elde etme mantığında olmamak lazım."
IRKÇI SÖYLEM HEM SİYASETTE HEM DE TOPLUMDA BELİRLEYİCİ OLMAYA BAŞLADI
Hassaten son dönemlerde muhacirler üzerinden yürütülen ırkçı-faşizan, merhametten, insanlıktan uzak söylemin siyaset üzerinde de belirleyici olduğunu ifade eden Rıdvan Kaya, maalesef siyasetçilerin büyük bir kısmının bu kirli ve merhametten uzak tavır içinde olduğunu ifade etti.
Kaya, "Kur'an'da çok açık bir şekilde yapılan adalet vurgusuna rağmen, gerek toplum gerekse de siyaset kurumlarının çoğu kez politik te'villerle adaleti ıskaladığını görmekteyiz. Adaletsizlik vurgusu çok sık yapılmakta, ancak bu eleştiriyi yapan nice kişinin yeri geldiğinde torpil aramaktan da vazgeçmemekte. Bu tutum da yine ahlakı devre dışı bırakan bir tutum olarak yaygınlaşmış durumda maalesef." dedi.
ELEŞİRELİM ANCAK ELEŞTİRİYE DE AÇIK OLALIM
Eleştiri konusunda da adil olma çabası içerİsinde olmamız gerektiğini vurgulayan Kaya, eleştiriye açık olmamız gerektiğini vurguladı.
Rıdvan Kaya, "Eleştiride merhameti elden bırakmamamız lazım. Eleştiriyi saldırı olarak görmememiz gerekiyor. Öte yandan hassasiyetlerimizi de korumaya özen göstermemiz lazım. Ölçülerimizde bir muğlaklık olmamalı. İslami mücadelede kullandığımız araçların amaç haline gelmemesi, Müslüman ahlakını aşındırmasına izin vermemek lazım." dedi.
TÜRKİYE MERKEZLİ DÜŞÜNME EĞİLİMİ ARTTI
Kaya son yıllarda milliyetçi jargonun artan kullanımının siyaseti ve toplumu derinden etkilediğini belirtti. "Son dönemlerde gördüğümüz önemli hususlardan biri de her olayı veya durumu Türkiye merkezli düşünme hususudur. İslami hassasiyete sahip çoğu kişi ve kurumlarda gördüğümüz bu düşünce biçimi her durumda sıkıntılı olmasa da, süreç içinde bizleri milliyetçi bir pozisyona sürükleyebilir. Bu da yeri geldiğinde Kemalizm’e selam çakmaya kadar ileri bir boyuta gidebilmekte. Bu noktada gerçekçi ve tutarlı olmak şart. Afaki düşüncelerden uzak durmak lazım. Öte yandan realiteyi ıskalamayalım ancak realiteye de teslim olmayalım. Çünkü iktidarın öncelikleri her daim değişebilir. Ancak İslami hareket açısısından öncelikler siyasette olduğu gibi her daim değişmez. Bizler ölçülerimizi, ilkelerimizi değiştiremeyiz."
EN BÜYÜK TEHLİKE MİLLİYETÇİLİKTİR
Milliyetçiliğin Müslümanlar için en büyük tehlikelerden birisi olduğunu vurgulayan Kaya, böyle cahili bir hastalığa kapılmamamız konusunda oldukça dikkatli olmamız gerektiğini vurguladı.
Öncelikli amacımızın tevhidi çizgiyi, hattı korumamız gerektiği olduğunu vurgulayan Rıdvan Kaya, istikameti koruma sorumluluğumuzu, milliyetçi tutuma, pragmatik yaklaşımlara, kazanımlarımızı koruma kaygısına kurban etmemeye azami özen göstermemiz gerektiğini ifade etti.
Devleti kutsayan ve es geçen eğilimin, komplocu düşüncenin, eleştiriyi saldırı olarak görmenin adalet ilkesini çiğneyen bir gayrı ahlaki tutum olduğunu vurgulayan Kaya, eleştiriyi maslahat adına ertelemenin de yine adaleti yaraladığını vurguladı.
SİYASET-AHLAK KISKACINDA NE YAPMALI, NASIL BİR TUTUMU TERCİH ETMELİYİZ?
Rıdvan Kaya konuşmasını şöyle sürdürdü: "Maslahat ve ilke arasındaki dengeyi korumak zorundayız. Neyin lehimize neyin de aleyhimize olduğunu görmeyen bir tutumun "ilkesel" bir tutum olmadığını görmek zorundayız. Toplumsal maslahatı, ümmetin maslahatını görmeyen bir anlayış donuk bir anlayıştır. Öte yandan kazanımların kaybı konusundaki kaygı ve korku veya makam mevki ve imkanların kaybı korkusu ile de ilkelerimizden vazgeçmemeye dikkat etmemiz lazım.”
Ahlaki ölçülerin vazgeçilmez konumunu vurgulayan Rıdvan Kaya, Müslümanların ilişkilerinde ve siyasi tavır alışlarında bu noktayı göz ardı etmemesi gerektiğini ifade ettikten sonra sözlerini sonlandırdı:
"Ahde vefa, verilen sözlerin yerine getirilmesi, emanete riayet, adalet gibi ilkelerimizin oldukça önemli ve vazgeçemeyeceğiz değerler olduğunu unutmayalım. Bunlar hiçbir politik tutuma, menfaate kurban edilemeyecek derece Müslümanların temel vasıflarını ifade değerler. Bu değerleri üzerimizde her koşulda tutmaya özen göstermeliyiz. Kimliksel hassasiyet konusundaki aşınmalar hakkında kendimizi muhasebe etmek zorundayız. En temel sorumluluğumuzun da vahyi ölçülere sahip net bir şahsiyet inşa etmek olduğunu unutmayalım. Her koşulda iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir pozisyona sahip olma sorumluluğumuzu unutmayalım."