Diyarbakır: “Andımız ve Milli Güvenlik Dersi Kaldırılsın”
Diyarbakır’da Özgür-Der ve Mazlum-Der, “andımız” ve Milli Güvenlik Derslerinin kaldırılması talebiyle eylem yaptı.
Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelen Özgür-Der ve Mazlum-Der üye ve gönüldeşleri attıkları sloganlar, açtıkları pankart ve dövizlerle ırkçı, şoven ve tektipçi eğitim sistemini protesto ettiler.
"Kışla Tipi Eğitime Son!"
"Andımız ve Milli Güvenlik Dersi Kaldırılsın! Kışla Tipi Eğitime Son!" pankartının açıldığı eylemde, "Andımız Kaldırılsın! Kışla Tipi Eğitime Son! İnanca Saygı Başörtüsüne Özgürlük, Bu Sınavda Zulüm Var! Milli Güvenlik Dersi Kaldırılsın! Kışla Tipi Eğitime Son!" şeklinde dövizler taşındı.
"Andımız Kaldırılsın" Dedik, Davalık Olduk!
Mazlum-Der Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Çoban'ın "andımız"ın kaldırılması talebiyle yapılan çalışmalar ve karşılaşılan zorluklar hakkında verdiği kısa bilgi ile başlayan eylemde, Çoban, "andımız"ın kaldırılması talebiyle başlattığımız kampanyalara yoğun teveccüh oldu. En çok öğrenciler ve eğitimciler imza kampanyamıza destek verdiler. Bu süreç içerisinde çeşitli baskılara maruz kaldık. Hakkımızda soruşturmalar ve hala sürmekte olan davalar açıldı. Bilbordlara astığımız mesajlarımız toplatıldı. "dedi.
Milyonlarca Çocuğa Yalan Söyletiliyor
Ardından Milli Eğitim Bakanlığına gönderilmek üzere imzaya açılan metni okumak üzere sözü Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Av. Serdar Bülent Yılmaz aldı. Milyonlarca çocuğa hala her sabah okul kapısında ırkçı, şoven bir ant/yemin ettiren bir eğitim sistemiyle muhatap olduklarına dikkat çeken Yılmaz, "Tek başına ant konusu dahi Hükümetin "Kürt açılımı" söylemini boşa çıkartmaya yeter bir yanlıştır. Açık bir biçimde ırkı, etnik kimliği yücelten; farklı kimlikleri asimile etme zihniyetini yansıtan ve her sabah milyonlarca çocuğu yalan söylemeye zorlayan bir tutumu sürdürerek inandırıcı olunamaz!"şeklinde konuştu.
"Hemen Şimdi Eğitime Özgürlük!"
Konuşması sık sık "Kışla Tipi Eğitime Son! Hemen Şimdi Eğitime Özgürlük! Direne Direne Kazanacağız! Zulme Karşı Direneceğiz! Tek Tipçi Eğitim İstemiyoruz! Militarist Eğitim Son Bulsun!"şeklinde sloganlarla kesilen Yılmaz, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya seslenerek, "yeni öğretim döneminde eski dayatmaların devam etmemesi" istendi.
Okunup imzalanan metin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya, gönderilmek üzere Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edildi.
İmzalanıp Milli Eğitim Bakanı Çubukçu'ya gönderilen bildirinin tam metni:
AND DAYATMASI ve MİLLİ GÜVENLİK DERSLERİ KALDIRILSIN!
18 Haziran 2010, Diyarbakır
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu,
Türkiye'de siyaset zemininin uzunca bir süredir, militarist zihniyet ve kurumsallıkla hesaplaşma çabalarına sahne olduğu inkar edilemez bir gerçek. Meşruiyetini resmi ideolojiden alan egemen militarist kültürle, siyasetten yargıya uzanan hesaplaşma yaklaşımına karşın eğitim sisteminde, bilhassa zorunluluk kapsamındaki ilköğretim ve lise düzeyinde, militarist mantık devam etmektedir. Ne gariptir ki, okullar militarist tutum ve darbeci zihniyetle ülke çapında gerçekleşen hesaplaşmadan çok az etkilenmiş durumda. Siyaset ve sivil toplum üzerindeki gölgeyi azaltmaya yönelik iyi kötü birtakım adımlar atılmasına karşılık, eğitim sisteminde benzeri bir hassasiyete pek rastlanılmamakta, yeni nesillerin militarist kültürle şartlandırılması kampanyası hız kesmeden devam ettirilmektedir.
Hala milyonlarca çocuğa her sabah okul kapısında ırkçı, şoven bir ant/yemin ettiren bir eğitim sistemiyle muhatabız. Ne hazindir ki, 28 Şubat sürecinde başat bir darbe kurumu işlevi görmüş MGK Sekreterliğinin yapısı bile bu süreçte büyük ölçüde değişti, sivilleşti ama hala kız-erkek tüm lise öğrencileri hazırol vaziyetinde üniformalı Milli Güvenlik Dersi hocalarını karşılamaya devam ediyorlar. Bakanlık çocukların giydikleri formayı tartışmaya açıyor ama üniformalı eğitimi görmezden geliyor. Militarist işleyişle, darbecilikle mücadele iddiasındaki siyasi kadroların, militarizmin en temelde ideolojik bir zihinsel tutum olduğunu ve özellikle de eğitim yoluyla toplumsallaştırıldığını anlamamaları çok ilginç bir zafiyet oluşturmaktadır.
Geçtiğimiz yıl eğitim-öğretim yılının başında Milli Eğitim Bakanı olarak bizzat sizin, andın kaldırılabileceğine dair sözleriniz medyaya yansımıştı. Konunun tartışmaya açılabileceğini düşünerek umutlandık ama Kemalist medyanın homurdanması karşısında maalesef geri adım atıldı ve bu haklı yaklaşım püskürtülmüş oldu. Oysa gayet açıktır ki, eğitimin özgürleştirilmesi, çocukların, gençlerin ezbercilikten, şablonlardan sıyrılıp daha özgür bir tutuma yönelmeleri, özgüven geliştirmeleri gibi söylemler ve bu yönde atılan birtakım adımlar bu ürkek yaklaşımla mümkün olamaz. Müfredatta yapılacak kısmi değişikliklerle, forma zorunluluğunu kaldırmakla eğitimin özgürleştirilmesine katkıda bulunmayı amaçlayanların ant dayatmasını görmezden gelmeleri büyük bir hatadır.
Burada çarpıcı bir tutarsızlığa da dikkat çekmekte yarar var: Tek başına ant konusu dahi Hükümetin "Kürt açılımı" söylemini boşa çıkartmaya yeter bir yanlıştır. Açık bir biçimde ırkı, etnik kimliği yücelten; farklı kimlikleri asimile etme zihniyetini yansıtan ve her sabah milyonlarca çocuğu yalan söylemeye zorlayan bir tutumu sürdürerek inandırıcı olunamaz!
Akıl, mantık, pedagoji, Türkiye'nin gerçeği, vicdan ve daha sayılabilecek pek çok açıdan ant olayı yanlıştır, dayatmadır. Bizler açısından ise tipik bir inkar, büyük bir zulümdür! Bu dayatmanın daha fazla devam ettirilmemesi için adım atılmasını bekliyoruz.
Aynı şekilde eğitim alanında yaşanan bir başka dayatma ve saçmalık kaynağı olan Milli Güvenlik Dersleri konusu da mutlaka gündemleştirilmeli ve militarizmin liselerde hem bir gövde gösterisi hem de denetim aracı olarak işlev gören bu dersler artık kaldırılmalıdır.
En yakın garnizonla bağlantılı olarak liselerde görev yapan bu derslerin hocalarının temel işlevinin bu dersler aracılığıyla idarecisinden öğretmenine, öğrencisine kadar tüm okulu denetlemek, fişlemek olduğuna dair bilgiler, belgeler defalarca ortaya konuldu. Buna rağmen konuyla ilgili hiçbir adım atılmadı. Kaldı ki, bu derslere giren subayların yaygın bir biçimde hukukdışı misyon üstlenmiş oldukları gerçeğini bir kenara bıraksak dahi, zaten bu derslerin içeriğinin tepeden tırnağa sorunlu olduğu açıktır.
Milli Eğitim Bakanlığı 30'lu yılların tek parti faşizmini yansıtan uygulamalarla çocukların, gençlerin beyinlerinin şartlandırılması çabalarını devam ettirmemelidir. Daha otoriter eğilimli, daha tahammülsüz, gergin ve saldırgan bir gençlik yerine özgürlük, özgüven, farklılıklara saygı temelinde nesiller yetiştirmek için mevcut eğitim politikaları mutlaka gözden geçirilmelidir. Okulun her şeyiyle kışla olmaktan çıkartılması için elbette yapılması gereken çok şey vardır. Bununla birlikte olumlu bir adım atmak için en azından, ilköğretimde ant ve liselerde Milli Güvenlik Dersi dayatmalarını kaldırmakla işe başlanabilir. Yeni öğretim döneminde eski dayatmaların devam etmemesi umudunu taşıyor, Milli Eğitim Bakanlığınız döneminde eğitimin özgürleşmesine yönelik olarak somut ve kalıcı adımlar atılmasını bekliyoruz.
ÖZGÜR-DER Diyarbakır Şubesi
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi