Ağustos 2009 Hak İhlalleri Raporu
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi İnsan Hakları Komisyonu tarafından her ay periyodik olarak hazırlanan aylık hak ihlalleri değerlendirme raporu kamuoyu ile paylaşıldı. Çok sayıda ihlallerin yer aldığı raporda kışladaki cinayetlerin sorgulanması gerektiği bildi
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı Ağustos 2009 İnsan Hakları Raporu'nu, değerlendirme ve bilânço olmak üzere iki dosya şeklinde ilginize sunuyoruz:
AĞUSTOS 2009 İNSAN HAKLARI RAPORU
Türk ulusçuluğu esasına dayanan ve Kürtleri inkar etme siyaseti üzerine bina edilen TC, yaslandığı bu paradigma nedeniyle bünyesinde bir çok ciddi sorunun doğmasına yol açtı. Kuşkusuz bu sorunların en önemlilerinden biri, hala yakıcı biçimde mevcudiyetini sürdüren Kürt sorunu. Yıllardır "iç düşman" paranoyasını dillendiren ırkçı-Kemalist rejim, söz konusu sorundan bilinçli biçimde ve vahşice nemalanıyor.
Soruna yönelik çözüm çabalarının arttığı, beklentilerin yükseldiği, buna paralel olarak tartışmaların da yoğunlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Bu arada "Kürt açılımı" ile başlayan ve "demokratik açılım" adıyla anılmaya başlanan çözüm arayışları devam ederken, kandan-şiddetten beslenenler de boş durmuyor. Sorunun "demokratik açılım" kapsamında konuşulması dahi sorundan beslenen statükoyu rahatsız ediyor.
Muhalefet partileri CHP ve MHP, açılım karşısında faşizan bir tutum takınırken; TSK da "kendisine yakışan" pozisyonu muhafaza ederek bu partilere güçlü bir destek sundu. Açılımın sınırlarını çizen Genelkurmay Başkanı olunca, askeri zevatla arasının bozulmasını istemeyen hükümet kanadından 'Biz de böyle düşünüyoruz' şeklinde bir açıklama geldi.
Demokratik Açılımla ilgili yoğun görüşmelerin başladığı ve hemen her platformda açılımla ilgili ciddi değerlendirme ve tahlillerin yapıldığı bir vasatta; ordu, açılım tartışmalarını alaya alırcasına 30 Ağustos kutlamalarını bilinçli bir şova dönüştürdü. Halkın kanından ve parasından beslenen TSK, "Güçlü Ordu Güçlü Türkiye" sloganıyla daha fazla kan daha fazla para talep etti!
Diğer yandan, daha önce meydana gelen iki olayla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verdiği ortaya çıktı. Elazığ'da dört askerin ölümüne neden olan patlamanın, "kazara patlayan" bir el bombasıyla ilgisinin olmadığı anlaşılıp; Teğmen Mehmet Tümer'in, nöbette uyuya kalan bir askeri cezalandırmak amacıyla, pimi çekilmiş bir bombayı sadistçe bu askerin eline tutuşturması sonucu gerçekleştiği tespit edildi. Ayrıca Çukurca'da altı askerin ölümüne, sekiz askerin yaralanmasına neden olan mayının; ordunun kendi döşediği mayınlardan biri olduğu anlaşıldı.
Ağustos ayında kanayan diğer bir yara da ceza ve tutuk evleri oldu. Cezaevlerinde, güvenliklerinden devletin sorumlu olduğu insanların yaşam hakları, yine devlet tarafından ihlal edildi. Onurlu ve erdemli insanların tüm girişimlerine rağmen, cezaevlerinde hasta tutuklular yaşamlarını yitirmeye devam etti.
Duyarlı insanların Kürt sorununun çözümü için askeri operasyonların durdurulması talebine rağmen, askeri sevkiyatlar ve operasyonlar hız kesmedi. Hukukun egemen olmadığı bu ülkede, yargı da her zamanki gibi boş durmayıp, askerin boş bıraktığı alanları doldurmaya çalıştı. Muhalif insanlara yönelik ev baskınları yapılarak onlarca kişi apar topar gözaltına alındı. Org. Güven Erkaya'nın ölümünün ardından kaleme aldığı yazısından dolayı, "mahkeme kararı ile" Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın evinin haczedilip satılması kararı bunlardan biri oldu.
Raporumuzda işlediğimiz başlıklardan biri de, inanç özgürlüğü noktasında yapılan ihlaller oldu. Üniversite kayıtları için okula giden başörtülü öğrenciler, sistemin zalimliğinin tezahürü olan yasakçı uygulamalarla karşılaşmaya devam ettiler. Allah'ın açık emrini yasaklayan zihniyet, kayıt işlemleri sırasında başörtüsüyle çekilen fotoğrafları kabul etmemeyi sürdürdü.
Kışla Cinayetleri Sorgulanmalıdır
Ağustos ayında çok vahim iki olayla ilgili, dehşet ve kaygı verici gerçeklerin ortaya çıkışına şahit olduk.
İlk olay 17 Ağustos'ta meydana gelen ve kaza süsü verilen örtülü bir cinayetti. Elazığ'da nöbet tutarken uyuyan bir erin el bombası, çavuşu tarafından çalındı. Eri cezalandırmak isteyen Teğmen Mehmet Tümer, pimini çektiği bu el bombasını "mandalı tutarsan yaşarsın, bırakırsan ölürsün" diyerek er İbrahim Öztürk'ün eline tutuşturdu. Asker dakikalarca mevzilerde dolaştı, yardım istedi, fakat diğer askerler teğmenin kendilerini de cezalandırmalarından korktukları için bir pim veremediler. Sonunda takati tükenen er, mandalı tutmayı daha fazla sürdüremedi ve bomba elinde patlayarak hayatını kaybetti. O sırada ona yardım etmeye çalıştıkları tahmin edilen üç er daha öldü. Aynı günlerde, 27 Mayıs'ta Hakkâri Çukurca'da altı erin ölümüne sebep olan mayının aslında PKK değil, TSK tarafından yerleştirilen bir mayın olduğu; iki generalin kendi aralarında yaptığı bir telefon konuşmasının kayıtlarının medyaya sızmasıyla ortaya çıktı.
Söz konusu iki olay sonucu, on canın kaybedilmesi, TSK'daki gayri insanı ve çarpık işleyişi gözler önüne serdi. Her iki olayda da, masum erlerin yaşam hakları ellerinden alınmakla kalınmadı, kamuoyu da kandırılarak büyük bir skandala imza atıldı.
İlk olayda, teğmeni canavarlaştıran sadist güdüler ve TSK'nın olayı yansıtma biçimi çok korkunçtu. Olayın yaşanmasının ardından sivil otoritelere, ailelere ve medyaya bilerek yalan söylendi. Olayın sıradan bir kaza olduğu izlenimi yaratıldı. Teğmen hakkında ciddi bir işlem yapılmadı. TSK adına, erlerden birinin cenazesine katılan bir üsteğmen, konuşmasında sanki dört genç PKK ile savaşırken ölmüşler gibi "terörden", "ülkenin bölünmez bütünlüğünden" bashetmeyi ihmal etmedi. Gerçeğin bilgisi ortaya çıkmasına rağmen, ölen askerlerin ailelerinin verdikleri ilk tepkiler, militarizmin halk katındaki yansımalarını görmemizi sağlayacak ibretlerle doluydu. Babalar "büyüklerimiz ne yaparsa doğru yapar, her şeyin en iyisini onlar bilir", "devlet-ordu hata yapmaz, yalan söylemez" havasındaydılar. Günler geçip olayın korkunç ayrıntıları açığa çıkınca, aileler tarafından "hesap verilsin" anlamında sözler söylenmeye başladı.
Başbakan Erdoğan ve DTP Başkanı Ahmet Türk'ün yapmayı kararlaştırdıkları görüşmenin iptal edilmesine neden olan ikinci olay ise, bir önceki olayı mumla arattırır nitelikteydi. Olayla ilgili, askerî kaynakların yapmış olduğu açıklamada; patlamanın PKK'lilerin yola döşediği mayının uzaktan patlatılması sonucu gerçekleştiği açıklanmış hatta Genelkurmay Başkanlığı saldırı sonrasında hava kuvvetlerine bağlı uçakların Avaşin-Basyan bölgesindeki PKK kamplarını vurduğunu duyurmuştu. Patlama ile ilgili internete düşen ses kayıtları, karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeyi gözler önüne serdi. Hakkâri Tümen Komutanı Tümgeneral G.K. ve Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Z.E. arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarında; Z.E. 6 askerin öldüğü mayınlarla ilgili Hakkâri Tümen Komutanı'nı bilgilendirirken, "Bu mayınlar büyük bir olasılıkla bizim" diyordu.
İki olaydaki korkunç gerçekler kamuoyunda tartışılırken TSK, "Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye" sloganıyla "30 Ağustos Zafer bayramı"nda şov yapıyordu. Kutlamalar esnasında, Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un, konuyla ilgili sorulan sorulara "yeter artık" şeklinde verdiği cevap yakışıksız ve insan hayatına değer vermeyen bir zihniyetin dışavurumuydu.
Bu iki elim olay göstermiştir ki; her kamu kurumu gibi askeriye de halkın denetimine açık ve ona hesap vermeye hazır olmalıdır. On genç insanın kaybı sıradan soruşturmalarla geçiştirilemez. Ortada hatadan çok, insan hayatını hiçe sayan korkunç bir suç ve kemikleşmiş vahim bir anlayış vardır; bu suçların hesabı derhal sorulmalı, suçlular toplum önüne çıkarılıp yargılanmalıdır.
Cezaevlerinde Ölümler Devam Ediyor
Bir önceki ay "İnsan Hakları Raporu"umuzda, yetkilileri "Hasta Mahpuslar Öl(dürül)üyor!" diye uyarmış, ceza ve tutuk evlerinde ölüme terk edilen hasta mahpuslara dikkat çekmiştik.
Cezaevlerinde ağır hasta olan ve ölümle pençeleşen siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı devlet duyarsızlığı bütün uyarı ve ikazlarımıza rağmen devam etti.
Yılmaz Keskin ve Resul Güner hasta yattıkları cezaevlerinde yaşamlarını yitirdiler. Akciğer kanseri hastası olan Yılmaz Keskin, 33 aydır tutuklu bulunduğu 2.Kandıra (Kocaeli) F Tipi Cezaevi'nde yaşamını yitirirken, daha önce affedilmesi için Cumhurbaşkanlığı'na başvurulan kolon kanseri hastası Resul Güner ise, 1.Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin mahkûm koğuşunda hayatını kaybetti.
Ölümün eşiğine gelmiş hastaların tahliye edilmeyişleri, bu türden ölümlere davetiye çıkarıyor. Genelde ailelerin savcılığa verdiği tahliye dilekçeleri sonuçsuz kalıyor. Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Adalet Bakanlığı'na başvurular yapılıyor fakat bu gibi başvurular çoğu zaman cevapsız kalıyor. Hasta tutukluların hasta oluklarına dair heyet raporları Adli Tıp'a götürülüyor, onaylanmıyor. Zalim bir anlayışla şekillenen bürokratik işleyiş, hasta tutukluları göz göre göre ölümün kucağına itiyor. Fakat JİTEM'in kurucuları ve yüzlerce "faili belli" cinayetlerin failleri ise, basit ve sudan gerekçelerle utanmadan tahliye ediliyor.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi
İnsan Hakları Komisyonu
AĞUSTOS 2009 İNSAN HAKLARI BİLÂNÇOSU
YAŞAM HAKKI
Van'da Yargısız İnfaz
30 Temmuz 2009'da Van'ın Özalp İlçesi'nde İran sınırında mazot kaçakçılığı yaptıkları iddia edilen 2 kişiye askerlerin açtığı ateş sonucu İlter Salan (25) yaşamını yitirirken N.S. (15) de ağır yaralandı. (Günlük- 1 Ağustos)
Cezaevlerinde Hasta Ölümleri Sürüyor
1.Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin mahkûm koğuşunda kalan kolon kanseri hastası Resul Güner 18 Ağustos 2009'da yaşamını yitirdi. Daha önce eşinin affedilmesi için Cumhurbaşkanlığı'na başvuran Nesibe Güner, Resul Güner'in sağlığı nedeniyle tahliye olmasını sağlayabilecek raporu alması için eşini Adlî Tıp Kurumu'na sevk bile ettiremediğini söylemişti. (İHD İstanbul- 18 Ağustos)
4 Askeri Komutan Cezası Öldürdü
Elazığ'da dört askerin ölümüyle sonuçlanan patlamanın, nöbette uyuyakalan bir erin komutanı tarafından cezalandırılmak istenmesi sonucu yaşandığı ortaya çıktı. Tarih, 17 Ağustos 2009. Haber ajansları, abonelerine, Elazığ'ın Karakocan ilçesinde bir askerin elinde bulunan bombanın kazayla patlaması sonucu dört askerin öldüğü geçiyordu. Haberlere göre Er İbrahim Öztürk'ün elindeki bombanın kazara patlaması nedeniyle kendisi ve yanındaki arkadaşları İbrahim Yaman, Ali Osman Altın ve Mesut Bulut ölmüşlerdi. (Taraf- 26 Ağustos)
Polis Kurşunu Yine Can Aldı
Polisin "uyarı ateşi" bir can daha aldı. Antep'te, sürücüyle kavga eden polisin açtığı ateş, yoldan geçen bir vatandaşın ölümüne neden oldu. Yaşanan tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine polisin açtığı ateş sonucu sıkılan mermi yoldan geçmekte olan İbrahim Özkaymak yaşamını yitirdi. (islahhaber.com- 29 Ağustos)
Cezaevinde Bir Ölüm Daha
2.Kandıra (Kocaeli) F Tipi Cezaevi'nde 33 aydır tutuklu olan akciğer kanseri hastası Yılmaz Keskin, 3 Ağustos 2009'da Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldıktan sonra 10 Ağustos 2009'da yaşamını yitirdi. (atilim.org- 26 Ağustos)
CEZAEVLERİ
Adıyaman'da İki Tutsak Ölümü Bekliyor!
Türkiye'de bugün onlarca tutsak ölüm koridorlarında bekliyor. Adıyaman E Tipi Cezaevi'nde de iki tutsağın gerekli tedavi imkanlarından yoksun bir şekilde ölümü beklediği bildirildi. Gülezar Akın; hipofiz bezi tümörü var, üç yıldır tedavi oluyor, iki haftayı aşkın bir süredir mama ile besleniyor. İsmet Ayaz; çölyak hastası, 10 yıldır cezaevi koşullarında haşlanmış patatesle hayatta kalmaya çalışıyor. (Gündem- 6 Ağustos)
Cezaevinde Ölüm
Adana'nın Pozantı İlçesi'nde bulunan Çocuk Islahevi'nde 17 Ağustos 2009'da Yasin Akyüz (16) adlı tutuklu ölü bulundu. Yapılan otopside, Yasin Akyüz'ün önce dövüldüğü, sonra da iple asılarak öldürüldüğü belirlendi. Cinayeti, Yasin Akyüz'le aynı koğuşta kalan 12 yaşındaki bir çocuğun işlediği iddia edildi. Olayla ilgili Pozantı Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturma başlattığı öğrenildi.(Radikal- 17 Ağustos)
Görme Engelli Aksoy'a Cezaevinde 'Tedavi İşkencesi'
Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi'nde tutuklu bulunan görme engelli Hediye Aksoy'un 4 gün üst üste hastaneye sevk edilmesine rağmen, akşam saatlerine kadar cezaevinin ring aracında bekletildikten sonra muayene edilmeden cezaevine geri getirildiği iddia edildi. (Gündem- 20 Ağustos)
Cezaevi "Ölümevi"
21 Ağustos 2009'da Sinop E Tipi Kapalı Cezaevi'nde Sinan Aygün ile Ş.D. arasında çıkan kavga sonucu ensesinden bıçaklanarak yaralanan Sinan Aygün'ün kaldırıldığı hastanede öldüğü bildirildi. (Zaman- 21 Ağustos)
ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
Gözaltında Ölüm
1 Ağustos 2009'da İstanbul'un Esenler İlçesi'nde karısı Ferfuri Akbaş'ı öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet Akbaş'ın tutulduğu Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'nin nezarethanesinde rahatsızlanarak yaşamını yitirdiği iddia edildi. (ntvmsnbc.com- 2 Ağustos)
Tunceli'de Faili Meçhul Cinayet
31 Temmuz 2009'da Tunceli'nin Pertek İlçesi'nde evlerinde çıkan yangın sonucu öldükleri bildirilen emekli öğretmenler Sakine Genç (70) ile Şener Canvarol'un (65) bulundukları evde kendilerine işkence edilerek öldürüldükleri ve evin ateşe verildiği Elazığ Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edildi .(Cihan- 3 Ağustos)
Adana'da Faili Meçhul Cinayet
Adana'nın Seyhan İlçesi'nde 16 Ağustos 2009'da düzenlenen gösterilerin ardından kaybolan zihinsel engelli Davut Dara (19) ölü bulundu. Bir sulama kanalının kenarında bulunan Davut Dara'nın vücudunda darp ve işkence izleri bulunduğu belirtildi. (Birgün- 17 Ağustos)
Genç Kadın Korucu Silahıyla Öldürülmüş Halde Bulundu
Van'ın Erciş İlçesi'ne bağlı Yankıtepe Köyü'nün Sarıkök (Sarikok) Mezrası'nda 17 yaşındaki Reyhan Çalışkan isimli genç kadın, korucu babasına ait silahın ateşlenmesi sonucu yaşamını yitirdi. (Gündem- 29 Ağustos)
6 Erin Öldüğü Mayınları Asker Döşemiş
Erdoğan'ın DTP'li Türk'e verdiği randevuyu iptal ettiren Çukurca'da altı askerin öldüğü mayın patlamasıyla ilgili internete düşen ses kayıtları mayınların asker tarafından döşendiğini ortaya koyuyor. (islahhaber.com- 28 Ağustos)
MİLİTARİZM
Türkler'in Katili MİT'in Koruması Altındaydı
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) eski Başkanı Kemal Türkler'in öldürülmesiyle ilgili yargılamada önceki gün üçüncü kez beraat ettirilen katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu'nu, MİT'çilerin himayesi altındayken bir tesadüf eseri durumdan haberdar olan Türkler Ailesi avukatı Rasim Öz'ün yakalattığı ortaya çıktı.(Birgün- 1 Ağustos)
MİT Muhbiri Ümit'i Betona Gömüp Denize Attılar
Susurluk olayına adı karışan ve 1995'te kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan (MİT) muhbiri Tarık Ümit olayındaki iddialar, Ergenekon soruşturmasının 3. iddianamesinde yer aldı. Cemalettin Ümit, yeğeninin kaybolması olayında eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'i suçladı: "Yeğenimi öldürüp, betona gömmüşler ve denize atmışlar" dedi. (Birgün- 11 Ağustos)
Tunceli'de JİTEM Faaliyeti…
Tunceli'nin Çemizgezek İlçesi'ne bağlı Tekeli Köyü'nde son bir ayda bazı ev ve arazilerin yakılması olayıyla ilgili yakalanan Alişan Dinçer'in (24) (JİTEM) adına çalıştığını söylediğini ve yakma emirlerini bir subaydan aldığını açıkladığı 17 Ağustos 2009'da öğrenildi. Daha sonra ise Alişan Dinçer'in kaybolduğunu bildiren baba Hüseyin Dinçer oğlunun bulunması için Çemişgezek Cumhuriyet Savcılığı'na başvurduğunu söyledi.Konuyla ilgili açıklama yapan (DTP) Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Çemişgezek'te peş peşe kundaklama olayları görülmesinin arkasında JİTEM'in olduğunu öne sürdü. (ANF, 17 Ağustos; Radikal, 18 Ağustos)
Başkale'de Köyler 'Yasak Bölge' Kapsamına Alındı
Genelkurmay Başkanlığı, Van'ın Başkale İlçesi'nin İran sınırından itibaren 10 kilometrelik alanı, askeri yasak bölge ilan etti. Yasaklamadan sınır bölgesinde bulunan 47 köy nasibini alırken, yasaklamayla birlikte birçok köylü de daha önce biçtiği otlarını toplayamaz hale geldi. Karara tepki gösteren vatandaşlar, uygulamanın devam etmesi durumunda köylerini terk edecekleri uyarısında bulundu. (Gündem- 22 Ağustos)
Başbuğ: Üniter Devletin Koruyucusuyuz
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, `Türk Silahlı Kuvvetleri bize emanet edilen Cumhuriyet ve devletimizin ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısının her zaman savunucusu ve koruyucusu olmuştur. Bundan sonra da olmaya devam edecektir` dedi. (islahhaber- 30 Ağustos)
Jandarma Kent Bastı!
Genelkurmay, öyle bir operasyonun içersine girdi ki, akıllara zarar! Genelkurmay, pimi çekilmiş el bombası patlaması sonucu dört askerin öldüğü haberinin Taraf'a nasıl ulaştığını Elazığ'da bir fotokopicide araştırdı. Askerî savcılık önceki gün bir kırtasiyede arama yaptı. 8. Kolordu Komutanlığı'nın yaklaşık bir yıldır fotokopi işlemlerini yapan Yeni Asya Grubu'na ait Yeni Asya Kitap Kırtasiye, polis bölgesinde olmasına rağmen önceki gün jandarma personeli tarafından arandı. Makinenin hard diskine el kondu ve imajı alındı. Kırtasiye sahibinin oğlu olayı Taraf'a doğrularken, babası ise telefonda tepki göstererek, "Bizi bir daha aramayın" dedi. (islahhaber.com- 31 Ağustos)
HABER ALMA VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Dilipak'ın Evine 'ORAMİRAL' Haczi..
30 yıllık emeği hiçbir hakaretin yer almadığı yazısı yüzünden gasbedilen Abdurrahman Dilipak, "Evim satıldı. Şimdi hakkımı helal mı edeceğim? Satışın iptali için başvuracağım. Hukuk mücadelem devam edecek" dedi. (haksozhaber.com- 19 Ağustos)
Yargılanan Gazeteciler
Taraf Gazetesi'nin Muhabiri Mehmet Baransu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Adnan Demir hakkında "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nı haberleştirerek "devletin askerî teşkilatını alenen aşağıladığı" gerekçesiyle TCK'nin 301. maddesinden dava açıldı. Kadıköy (İstanbul) Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Alpsan, Genelkurmay Başkanlığı'nın suç duyurusu üzerine hazırladığı fezlekeyi Mehmet Baransu ve Adnan Demir'in yargılanmasına izin vermesi için 14 Ağustos 2009'da Adalet Bakanlığı'na gönderdi. (islahhaber.com- 20 Ağustos)
Hükümet Açılıyor, Günlük Kapatılıyor
Günlük gazetesi, Toronto Üniversitesi Yakındoğu ve Ortadoğu Medeniyetleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Amir Hassanpour'un bir yazısı ve bazı haberler gerekçe gösterilerek 1 aylığına kapatıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, cuma günü verdiği kararda Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2. maddesine dayanarak yazıların "örgüt propagandası" içerdiğini söyledi.(bianet.org- 24 Ağustos)
İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE
Bursa'da, 'Polisten Darp' İddiası
Bursa'da iki kişi, polisler tarafından darbedildikleri iddiasıyla savcılığa başvurdu. Alınan bilgiye göre, merkez Nilüfer ilçesindeki bir inşaat firmasında çalışan Yıldıray K. (32) ile Rıza Ç. (34), bir üst geçitten geçerken kendilerine kimlik soran iki polis memuru tarafından dövüldüklerini ve çeşitli yerlerinden yaralandıklarını öne sürerek cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. (Haber 7- 3 Ağustos)
Tekirdağ'da 'Polis Copu Yurttaşın Gözünü Kör Etti'
Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde bir klima fabrikasında işçi olarak çalışan 35 yaşındaki Günay Candan, bir grupla kagasına müdahale eden polisin copla vurması sonucu sağ gözünün kör olduğunu iddia etti. Candan, savcılığa giderek kavgaya müdahale eden 2 kişilik polis ekibi hakında suç duyurusunda bulundu. .(Birgün- 26 Ağustos)
İnşaat İşçilerine Polis Dayağı
31 Temmuz 2009'da Bursa'nın Nilüfer İlçesi'nde inşaat işçileri Yıldıray Kaya (32) ile Rıza Çilingir (34), kendilerine kimlik soran polis memurlarıyla tartıştıktan sonra polis memurları tarafından dövüldüklerini savunarak 3 Ağustos 2009'da Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.Yıldıray Kaya ile Rıza Çilingir, iki polis memurunun yüzlerine biber gazı sıktığını ardından yere yatırıp dövdüğünü ifade etti. Olayın sonrasında ise Yıldıray Kaya "20 gün iş göremez", Rıza Çilingir de "10 gün iş göremez" raporu aldı. (Radikal, 3 Ağustos)
Karakolda İşkence ve Kötü Muamele
Hakkında açılan bir soruşturma kapsamında ifade vermek için 11 Ağustos 2009'da İstanbul'un Küçükçekmece İlçesi'ne bağlı İkitelli Semti'ndeki Şehit Zeki Kaya Polis Karakolu'na giden Muhittin Gürhan, karakolda polis memurları tarafından darp edildiğini savunarak 21 Ağustos 2009'da (İHD) İstanbul Şubesi'ne başvurdu. (Günlük- 21 Ağustos)
Bu da Polisin 'Kürt Açılımı'!
Gaziantep'te önceki gün 17 kişi sabaha karşı saat 4 sıralarında evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Baskınlar sırasında olağanüstü hal dönemlerini aratmayacak görüntüler yaşandı. 18 yaşındaki Yahya Gengeç, elbisesini bile giymesine izin verilmeden iç çamaşırıyla karakola götürüldü, evleri dağıtıldı, annesi Xabat Gengeç darp edildi. (Evrensel- 22 Ağustos)
'Polis Copu Kör Etti' İddiası
Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde bir klima fabrikasında işçi olarak çalışan 35 yaşındaki Günay Candan, bir grupla kavgasına müdahale eden polisin copla vurması sonucu sağ gözünün kör olduğunu iddia etti. (Radikal- 25 Ağustos)
Cezaevinde İşkence İddiası
Gaziantep'te 21 Ağustos Cuma günü sabaha karşı evlerine baskın yapılarak gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan 7 kişinin aileleri, İHD Gaziantep Şubesi'nde basın açıklaması yaptı. Üç tanesi 18 yaşından küçük olan ve biri de kanser hastası olan tutukluların aileleri, yakınlarına cezaevinde işkence yapıldığını iddia ettiler. (Evrensel- 29 Ağustos)
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ
Kayıt Zulmü Devam Ediyor
Sinop Üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırmak isteyen kız öğrenciler, üniversite yönetimi tarafından başörtülü oldukları gerekçesiyle okula alınmadı. Öğrenci velilerinden Semra Sezer, "Kuzenimin üniversiteye kaydını yaptırmak için geldim. Ama başörtülü olduğum için beni üniversitenin dışında sandalyede beklettiler. Ramazan orucuyla yoldan gelmiş olmamıza rağmen bunu umursamadan insanlara eziyet ediyorlar. İçeride başı açık insanların oturmaya hakkı varsa benim de hakkım var. Sıkıntı ne, anlayabilmiş değilim" dedi. İşlerinin yoğunluğunu gerekçe gösteren Ahmet Necdet Sezer tarafından ataması yapılan Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şevket Büyükhatipoğlu, konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı. (haksozhaber.com- 3 Ağustos)
Üniversitede Başörtülü Eşlere Baskı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) lojmanlarında kalan öğretim üyelerinin eşlerinin, başörtülü oldukları gerekçesiyle bazı baskı ve zorlamalara maruz kaldıkları öne sürüldü. KTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Çevik'in eşi Sunay Çevik, başörtülü olduğu gerekçesiyle lojmanlarda sürekli kendilerine güçlük çıkarıldığını, markete ekmek almaya gitmelerinin bile sorun olarak karşılarına getirildiğini söyledi. (haksozhaber.com- 18 Ağustos)
Başörtülüye Özel Güvenlik Baskısı
Meclis'in üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya dönük tüm girişimleri yargıdan geri dönerken, yasak da üniversite duvarlarını aşarak lojmanlara kadar uzandı. Yıllardır eğitimdeki başarısından çok başörtüsü düşmanlığı ve skandallarla adından söz ettiren Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin (KTÜ) Rektörü İbrahim Özen, yasakçılıkta yolunu takip ettiği selefi Kemal Gürüz'ü de geride bırakarak üniversite lojmanlarındaki başörtülü bayanların peşine özel güvenlikçi taktı. (Vakit- 23 Ağustos)
SORUŞTURMA, GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR
Polis, 5 Çocuğu Gözaltına Aldı
Adana'da "Pkk sempatizanlarına yönelik yapıldığı" iddia edilen operasyonda 5'i çocuk, 2'si kadın 14 yurttaş gözaltına alındı. (Birgün- 4 Ağustos)
Urfa'da Hizb-ut Tahrir Operasyonunda 3 Tutuklama
Urfa'da Hizb-ut Tahrir örgütü adına kentin 3 ayrı noktasında bildiri dağıtan 3 kişi tutuklandı. Polis tarafından gözaltına alınan Mehmet K. (25), M. Salih Ş. (24) ile Abdullah K. (25) sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemece,'örgüt üyesi olmak ve bildiri dağıtmak' suçlarından tutuklandı. (Gündem- 7 Ağustos)
Harç Protestosuna 14 gözaltı
12 Bakanlar Kurulu'nun önceki gün aldığı, üniversite harçlarına yüzde 8 zam yapılması kararını protesto eden öğrenci grupları ile polis arasında meydana gelen olaylarda 14 kişi gözaltına alındı. (Milliyet- 12 Ağustos)
Erzurum'da İzinsiz Gösteri Yapan 58 Kişi Gözaltına Alındı
Erzurum'da DHKP-C üyesi oldukları iddiasıyla tutuklu bulunan 5 sanığın yargılandığı davanın duruşması sırasında Adliye binası önünde izinsiz gösteri yapan gruptan 58 kişi, polise ''mukavemette bulunduğu'' gerekçesiyle gözaltına alındı. (Milliyet- 18 Ağustos)
Mersin'de 138 Kişi Hakkında Soruşturma Açıldı
Mersin'de 8-15 Temmuz tarihleri arasında Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözüm talebiyle gerçekleştirilen 'Çarşamba Yürüyüşleri' etkinliklerine katılan ve aralarında DTP'li Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk'ün de bulunduğu 138 kişi hakkında soruşturma açıldı. (Gündem- 19 Ağustos)
Bakırhan'a 1 Yıl Hapis
DİYARBAKIR'ın Hani İlçesi'nde 2004 yılı seçimleri öncesinde verilen dilekçenin aksine siyasi içerikli konuşma yaptığı gerekçesiyle yargılanan kapatılan DEHAP'ın eski Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'a, 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mahkeme bu cezayı erteledi. (Hürriyet- 24 Ağustos)
'Sayın Öcalan'a 10'ar Ay Hapis Cezası
Batman'da Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'a 'Sayın' diyerek kendini ihbar eden Veysi Gülseren, Hayrettin Çelik, Selehattin Getiren, Mustafa Tekik, Mehmet Candemir ve Mustafa Öztürk hakkında soruşturma açılmıştı. Açılan soruşturma kapsamında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Örgüt propagandası yapmak' suçlamasıyla açılan dava kapsamında 6 kişiye 10'ar ay ceza verildi. (Gündem- 26 Ağustos)
'Gösteri ve Yürüyüş Yasasına Muhalefet'e 2 Yıl Hapis Cezası
Şanlıurfa'da, DTP Viranşehir İlçe Başkanı Adnan Etli'ye, TZP-Kurdi'nin anadilde eğitim için düzenlediği etkinliğe katıldığı için, 'Gösteri ve yürüyüş yasasına muhalefet' ettiği iddiasıyla 2 yıl hapis cezası verildi. (Gündem- 26 Ağustos)
Ergenekon Savcılarına Yine İnceleme
Adalet Bakanlığı, Ergenekon Soruşturmasını Yürüten Cumhuriyet Savcılarıyla İlgili Bir Şikayet Dilekçesini Daha İncelemeye Koydu. "Ergenekon" soruşturmasını yürüten savcı ve işlemleri bulunan hakimlerle ilgili aynı mahiyetteki ihbar ve şikayetlerin birleştirilmesi suretiyle daha önce 38 şikayet dosyası açılmıştı. 38 şikayet dosyasının 28'i hakkında soruşturma başlatılmasına gerek görülmemiş, 10 dosya kapsamındaki şikayetlere ilişkin incelemeler ise sürdürülüyordu. (islahhaber.com- 31 Ağustos)
YARGI VE CEZASIZLIK
Sakın Polisi Şikayet Etmeyin!
Kötü muamele sebebiyle hakkında suç duyurusunda bulunulan Komiser Enver Başar'ı şikayet eden vatandaş tazminat ödemeye mahkum edildi.Komiser Başar, kötü muamele şikayeti gereğince soruşturma geçirdiği için emniyetin yurtdışı sınavlarına alınmadığını belirterek kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan vatandaşa "mağdur" olduğu gerekçesiyle dava açtı. Davanın görüşülmesinin ardından suç duyurusunda bulunan kişi 2 bin TL tazminat ödemeye mahkum edildi. (Birgün- 5 Ağustos)
KÜRT SORUNU
Türkçe Bilmediği için Tedavisi Yapılmayan Hasta
20 Temmuz 2009'da Mersin'de Ahmet Buz'un (66) "Kürtçe dışında bir dil bilmediği" gerekçesiyle Mersin Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniği'nde Psikolog Doktor Canan Çıtlakoğlu tarafından tedavi edilmediği öğrenildi. (Gündem- 6 Ağustos)
Devletin Kürtçe Ayıbı!
Mersin'de Ahmet Buz (66) adlı vatandaş 'Kürtçe dışında bir dil bilmediği' gerekçesiyle Mersin Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniği'nde tedavi edilmedi. Tedavinin yapılmama gerekçesi ise poliklinik doktoru tarafından kendi imzasıyla, 'Psikometrik incelemelerini istediğiniz Mehmet oğlu 01.01.1943 doğumlu Ahmet Buz ile 20.07.2007 tarihinde görüşülmüş, hasta Türkçe bilmediği ve sağlıklı iletişim kurulamadığı için SMMT (Standardize Mini Mental Test) uygulanamamıştır' ifadeleri kullanıldı. (Gündem- 6 Ağustos)
Rize'de Kürt İşçilere Saldırı
16 Ağustos 2009'da Rize'de bakkaldan yapılan alışveriş sırasında Kürt inşaat işçileri ile mahallede yaşayanlar arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu 12 işçi mahallede yaşayanlar tarafından linç edilmek istendi. 2 kişinin yaralandığı olaya polis ekiplerinin müdahale etmesi sonucu 12 işçi gözaltına alınırken işçilerin çalıştığı inşaat firmasının 2 işçiyi işten çıkarttığı 10 işçiye de 2 gün izin verdiği öğrenildi .(Milliyet- 17 Ağustos)
Irkçılar Tarafından Öldürülen Kişi
18 Ağustos 2009'da İstanbul'un Gaziosmanpaşa İlçesi'ne bağlı Karadeniz Mahallesi'nde bir parka araçlarıyla gelen 50 kişilik ırkçı grubun "burası Kürtlere mezar olacak" şeklinde slogan attıktan sonra araçlarını parkta bulunan kişilerin üzerine sürmesi sonucu ağır yaralanan Bitlisli İhsan Erbey (71) yaşamını yitirdi, 3 kişi de yaralandı. (ANF- 19 Ağustos)
Kürt Yazara Kürtçe Kitaplar Verilmiyor
Van F Tipi Cezaevi'nde yatmakta olan Kürt Yazar Qahir Bateyi'ye gönderilen Kürtçe Kuran-ı Kerim ve Kürtçe Mevlit cezaevi yönetimi tarafından 'Anlaşılmayan dil ve yasak olduğu' gerekçesiyle verilmeden ailesine iade edildi. (Gündem- 20 Ağustos)
"Siz Kürtsünüz, Gidin Dağa Çıkın"
12 Ağustos 2009'da Adana'da dolmuş şoförü Ercan İregüz (32), Adana İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Trafik Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru M.Ş.'nin trafik kontrolünde kendisinden önce rüşvet istediğini, kendisinin bu duruma itiraz etmesi üzerine ise M.Ş.'nin biber gazlı, coplu saldırısına maruz kaldığını savundu. M.Ş.'yi şikâyet etmek için karakola giden Ercan İregüz'e ise karakolda bulunan polis memurlarının "siz Kürtsünüz, gidin dağa çıkın" dedikleri iddia edildi .(Günlük- 20 Ağustos)
Batman Belediye Başkanı Kürtçe Konuştuğu İçin İfade Verdi
Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay, Siirt'in Baykan İlçesi ile Ziyaret nahiyesinde 29 Mart yerel seçimlerinde yaptığı Kürtçe konuşmadan dolayı Baykan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlattığı iki ayrı soruşturma kapsamında bugün Batman Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade verdi. (Gündem- 20 Ağustos)
Kürtçe Müziğe Müdahale Etmemeye 11 Ay Ceza
DTP Genel Merkez yöneticisi Vakkas Dalkılıç, geçen yıl partisinin Urfa İl Olağanüstü Kongresi'nde çalınan Kürtçe müziğe Divan Başkanı olarak müdahale etmediği gerekçesiyle bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti iyi hali göz önünde bulundurarak cezayıa 11 ay hapis cezasına çevirirken, kamu haklarını kullanmasını da 11 ay süreyle men etti. (Gündem- 20 Ağustos)
Kürtçe Şarkı Söyleyene Soruşturma
SİİRT Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Siirt'in Eruh ilçesinde düzenlenen festivalde Kürtçe şarkı söylediği için hakkında "örgüt propogandası" iddiasıyla soruşturma açılan Sanatçı Mehmet Zeki Akan, İHD Siirt Şubesi'ne başvurarak, hukuki yardım talebinde bulundu. (Evrensel- 24 Ağustos)
Evinde Kürtçe Ders Veren 10 Yaşındaki Kıza Soruşturma Açıldı
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, evlerinin bir odasını Sur Belediyesi'nin desteğiyle sınıfa çevirerek 1 yıl boyunca 10 çocuğa Kürtçe ders verdikten sonra onlara karne dağıttığı öne sürülen 10 yaşındaki Medya Örmek ile ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Sur Belediye Başkanı DTP'li Abdullah Demirbaş'ın ifadesi alınırken, Örmek'in anne ve babası da savcılığa çağrıldı. (islahhaber.com- 26 Ağustos)
MAYIN VE PATLAYICILAR
İstanbul'da Patlama
14 Ağustos 2009'da İstanbul'un Gaziosmanpaşa İlçesi'nde bir çöp konteynırına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu Salih Özçelik (53) yaşamını yitirdi, Ali Çelen de yaralandı.(Milliyet- 15 Ağustos)
Buldukları Patlayıcı Ellerinde Patladı
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde iki kardeş, buldukları patlayıcının ellerinde patlaması sonucu yaralandı. Damlalı köyünde oturan Ali Özdemir (13) ile kardeşi Halime Özdemir (15), tarlada çalışırken buldukları, cinsi henüz belirlenemeyen patlayıcı cisimle oynamaya başladı. Cismin ellerinde patlaması sonucu Ali ve Halime Özdemir yaralandı. (Zaman- 30 Ağustos)
KAYIPLAR VE FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER
Diyarbakır'daki Kazıda Başsız İnsan Kemikleri
Diyarbakır'ın Hani İlçesi Akçayurt Köyü'nde,1994 yılında Akçayurt Köyü'nün muhtarı Mehmet Gülhan, bir operasyonda gözaltına alındı. İddiaya göre muhtardan bir daha haber alınamadı. Günhan'ın oğlu Hikmet Günhan, köylülerin aynı tarihlerde bir dere kenarında bir erkek cesedi bulduklarını ve rütbeli bir askerin, cesedi dere kenarına gömdürdüğünü öğrendi. Hikmet Günhan, Askeri Savcılığı'na başvurarak bölgede kazı yapılmasını istedi. Hani Cumhuriyet Başsavcılığı'nın gözetiminde bölgede kazı yapıldı. Kazıda, bir erkeğe ait olduğu sanılan, başı olmayan kemikler bulundu. Kemikler, DNA için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. (Zaman- 3 Ağustos )
Yalova'da Kafatası Ve Kemikler Bulundu
Yalova'ya bağlı Safran Köyü'nde yol kenarında bir kafatası ile 22 kemik bulundu. Jandarma, Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'na getirilen kemiklerin kime ait olduğunu araştırıyor. (Milliyet- 5 Ağustos)
Çoban ve Gerillaların Yakıldığı İddiası
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 1994 yılında yaralı yakalanan 3 PKK'linin yakılarak öldürüldüğü ve olaya tanıklık eden Çoban Abdullah Kancı isimli vatandaşın da askerler tarafından yakıldığı iddia edildi. Olayı doğrulayan dönemin CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan, olayı İçişlerin Bakanlığı'na kadar götürdüğünü, ancak korkudan şikayetçi çıkmadığı için işlem yapılamadığını söyledi. (Evrensel- 12 Ağustos)
Gercüş'te Toplu Mezar Ortaya Çıktı
Batman'ın Gercüş İlçesi'ne bağlı Yayladüzü (Bihawê) Köyü'nde ortaya çıkan ve PKK'lilere ait olduğu belirtilen toplu mezarda, insan kemikleri, elbise, ayakkabı bulundu. İHD Batman Şubesi, 2 ailenin istemi doğrultusunda toplu mezarın açılması için Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. (Gündem- 11 Ağustos)
Askerden İnfaz İtirafı
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 1995'te kaybedilen Nezir Tekçe'nin Bolu Dağ Komando Tugayı'na bağlı askerler tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. O dönem Bolu Tugayı ile birlikte Bölge'ye operasyon için gelen bir asker, vicdan azabı çektiğini belirterek savcılığa başvurdu. Asker, Tekçe'nin 'Kemal' adındaki üsteğmen tarafından öldürüldüğünü belirtti. (Evrensel- 16 Ağustos)
Adli Tıp "Faili Meçhul" Oldu!
Kayıp yakınları, 3 aydır Adli Tıp'tan rapor bekliyor. Adli Tıp, 11 Mayıs'ta Batman'ın Helkis Dağı'nda bulunan kafatası ve kemiklerin DNA tespitini aradan geçen süreye rağmen tamamlamadı. 5 kafatası ve çok sayıda kemikle ilgili kimlik teşhisinin sonuçlarını merakla bekleyen kayıp yakınları tepkili. Batmanlı ailelerin avukatı Murat Çiçek, "3 ay geçmesine rağmen Adli Tıp'tan bir cevap alamadık. Yıllar sonra yakınlarını bulma ümidi taşıyan 22 aile bu durumdan şikâyetçi." dedi. (islahhaber.com- 30 Ağustos)
ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ
DTP Binasına Molotoflu Saldırı
Şanlıurfa'da, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Merkez İlçe Başkanlığı'na bağlı Yenişehir temsilciliğinin binasına molotof kokteyli atıldı. Ölü ve yaralının olmadığı olayda binada maddi hasar meydana geldi. (Yeni Şafak- 27 Ağustos)
Lice'de AKP İlçe Teşkilatı Molotoflandı
Diyarbakır'ın Lice İlçesinde, AKP İlçe Başkanlığı'na kimliği belirsiz kişi veya kişilerce molotofkokteyli atılarak bina kullanılmaz hale getirildi. (Gündem- 9 Ağustos)
TÜDEF Burdur Şubesi'ne Polis Baskını
TÜDEF Burdur Şubesi'ne sabah saatlerinde polisler tarafından baskın düzenlendi. TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin yapılan baskını 'Nazi Almanya'sını anımsatan bir davranış' olarak değerlendirdi. (Gündem- 29 Ağustos)
IRKÇI SALDIRILAR
Kürtçe Şarkı Söyleyen İşçilere Saldırı
Bursa'da inşaat işçisi olarak çalışan ve akraba olan 3 işçi, çalıştıkları inşaatta Kürtçe konuştukları ve Kürtçe şarkı söyledikleri için, aynı inşaatta çalışan ve mermer işi yapan işçiler tarafından yolları kesilerek feci şekilde dövüldü. (Gündem- 10 Ağustos)
Rize'de Kürt İşçilere Saldırı
Rize'de bir alışveriş merkezinin inşaatında çalışan Kürt işçiler, hesap yüzünden çıkan tartışmanın ardından yerli halkın saldırısına uğradı. 2 kişinin yaralandığı olayda saldırıya uğrayan 12 Kürt işçi gözaltın alındı. Gece boyunca çalıştıkları şantiye abluka altına alınan işçilerin çoğunluğunun işine de ilgili firma tarafından son verildi. (Gündem- 17 Ağustos)
KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ
Ankara'da Rastgele Ateş
8 Ağustos 2009'da Ankara'nın Elmadağ İlçesi'nde polis ekiplerinin "dur" ihtarına uymadığı iddia edilen bir otomobile açtığı ateş sonucu yolda yürüyen İhsan Akbıyık (53) yaralandı.(Yeni Şafak- 9 Ağustos)
Yüksekova'da Yargısız İnfaz Girişimi
24 Ağustos 2009'da Hakkâri'nin Yüksekova İlçesi'nde Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polis ekiplerinin düzenlediği ev baskınında açılan ateş sonucu adı öğrenilemeyen bir kişinin yaralandığı iddia edildi.(ANF- 24 Ağustos)
İŞ GÜVENLİĞİ
Tuzla Tersanelerinde 1 Ölü 1 Yaralı
Tuzla Tersaneler bölgesindeki Tuzla Gemi Endüstrisi'nde yaşanan iş kazasında bir işçi hayatını kaybetti, bir işçi ise yaralandı. Olay sabah saatlerinde Tersaneler bölgesinde yer alan Tuzla Gemi Endüstrisi'nde meydana geldi. Bir geminin boya işinde çalışan iki işçi, 'Raspa' denilen işlemi yapmak için vince bindirildi. Yukarı çıkmaya başlayan vinç, elektrik kaçağı olan bir panoya dokununca, İrfan Uçkur(35) ve ismi öğrenilemeyen diğer işçi de elektrik akımına kapıldı. Kazada İrfan Uçkur, olay yerinde hayatını kaybederken, diğer işçi ise Özel Gisbir Hastanesi'nde tedavi altına alındı. (Star- 14 Ağustos)
Tuzla'da Dört Tersane İşçisi Yaralandı
Tersane İşçileri Birliği, Tuzla'da bulunan ÇEKSAN tersanesindeki bir gemide yangın çıktığını ve dört işçinin dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldığını açıkladı.(bianet.org- 24 Ağustos)
ÇOCUK HAKLARI
Baskıları Protesto Eden 17 Yaşındaki Tutuklu Sürgün Edildi
Pozantı M Tipi Kapalı Çocuk Cezaevi'nde 6 aydır tutuklu bulunan 17 yaşındaki Y.A. cezaevi koşullarının düzeltilmesi için 3 arkadaşıyla açlık grevine girmesinin ardından 'Açlık grevi düzenleyerek arkadaşlarını yönlendirdiği ve cezaevi disiplin kuralını bozduğu' gerekçesiyle Kozan M Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildi. (Gündem- 4 Ağustos)
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi
İnsan Hakları Komisyonu