“Afgani-Abduh-Reşid Rıza Çizgisi” Tartışıldı
Diyarbakır Özgür-Der Selahaddin Eyyubî Konferans Salonunda yedincisi gerçekleştirilen seminerde, Metin Demir, “Afgani - Abduh - Reşid Rıza Çizgisi” başlıklı bir tebliğ sunarken, Yakup Ballı ise sunulan tebliğin müzakeresini yaptı.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin "Dünyada İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinde bu hafta "Afgani-Abduh-Reşid Rıza Çizgisi" tartışıldı.
"Fikirlerimi sarayların çorak topraklarından ziyade halkın içindeki verimli topraklarda ekseydim daha olumlu olabilirdi. Birinci toprakta herşey çürüyor. İkinci toprakta ise herşey yeşeriyor ve gelişiyor."
Özgür-Der Selahaddin Eyyubî Konferans Salonunda yedincisi gerçekleştirilen seminerde, Metin Demir, "Afgani-Abduh-Reşid Rıza Çizgisi" hakkında tebliğ sunarken, Yakup Ballı ise sunumu müzakere etti.
Seminerde genel olarak, Afgani, Abduh ve Reşid Rıza, yaşadıkları dönemde gerek içerden kaynaklanan yozlaşmanın ve gerekse dışarıdan gelen saldırıların ne anlam ifade ettiğini, bunların ümmetin başına neler getirdiğini ve neler getireceğini çok iyi gören, okuyabilen, farkında olan ve bunlarla mücadele eden öncüler olarak özetlendi.
Cemaleddin Afgani'nin hayatından, fikirlerinden ve mücadelesinden bahsederek konuşmasına başlayan Metin Demir, Afgani'nin hayatını doğumu ile başlayan dönem, 18 yaşına kadar gelen dönem ve ölümüne kadar olan dönem olmak üzere üçe ayırdı.
Tespit Ettiği Sorunlar
Afgani'nin İngiliz boyunduruğu altında bulunan Hindistan'la başlayan ve Afganistan, İstanbul ve son olarak Kahire ile devam eden hayatından ve edindiği deneyimlerden kesitler sunan Demir, bu süre içerisinde İslam dünyasının acınası hali ile ilgili Afgani'de şekillenen düşünceleri şu şekilde özetledi:
1- Yaşanan yozlaşma sunucu İslam coğrafyasının sömürüye müsait hale gelmesi…
2- Mezhep taassubundan kaynaklanan tefrikanın ortaya çıkardığı sorunlar…
3- İçtihat kapısının kapalı olmasından kaynaklı sorunlar…
4- İman ve amel bağının birbirinden koparılması sorunu…
5- Hurafe ve bidatlerin ortaya çıkardığı sorunlar…
6- Hilafetin saltanata dönüşmesi ile ortaya çıkan sorunlar…
7- Kader anlayışının yanlış anlaşılması…
"İlle de Kur'an İlle de Kur'an"
Afgani'nin gerek İslam coğrafyası ve gerekse Batı başkentlerinde yaptığı seyahatlerin Batı'yı, emperyal amaçlarını, kullandıkları yöntem ve araçları çok iyi bir şekilde anlamasına sebep olduğunu dile getiren Demir, Afgani'nin "ille de Kur'an ille de Kur'an" dediğini, Batı'ya ve işbirlikçilerine karşı hep birlikte mücadele etmenin zorunluluğuna inandığını söyledi.
İttihadı İslam (İslam Birliği)
Hayatının üçüncü döneminde Afgani'nin "İslam birliğinin sağlanması"na odaklandığını ve kurtuluşun mümkün olduğunun altını çizdiğini dile getiren Demir, bu amaçla "ittihadi İslam-İslam birliği" için harekete geçildiğini belirtti.
Afgani'nin evi yanan bir adamın ateşi söndürmek için gösterdiği acelecilikle hareket ettiğine işaret eden Demir, "Afgani'de, evi yanan bir adamın telaşı var. Evi yanan bir adamın ateşi söndürmek için, gösterdiği acele ve gayretin aynısını Afgani'de görmek mümkün."diye konuştu.
Fikirlerinizi Halkın İçerisindeki Verimli Topraklarda Ekin
Son olarak Afgani'yi takdir edenlerin olduğu gibi şiddetle eleştirenlerin de olduğunu ifade eden Demir, "bir tarafta her şeyi ile mükemmel biri olarak kabul edilmesi. Diğer yandan da şerrinden Allah'a sığınılacak kadar tehlikeli görülmesi. Bu iki aşırı yaklaşımı bir kenara bırakırsak, yaşadığı şartlarda iyi şeyler yaptığı gibi, her insan gibi hata yaptığını görmek gerekiyor."diyerek, O'nun "Fikirlerimi sarayların çorak topraklarından ziyade halkın içindeki verimli topraklarda ekseydim daha olumlu olabilirdi. Birinci toprakta herşey çürüyor. İkinci toprakta ise herşey yeşeriyor ve gelişiyor."şeklindeki özeleştirisini nakletti.
"Toplumsal Islah Aileden Başlar"
Daha sonra Afgani'nin öğrencilerinden Muhammed Abduh'un fikirleri ve mücadelesi hakkında bilgi veren Demir, "Abduh, Müslümanların daha önce sahip oldukları yüksek medeniyet seviyesini yeniden yakalamak için yeni bir inşa faaliyetinin gerekliliğine inanır. Bu amaçla kurduğu "Cemiyyetul Hayriye" vasıtasıyla özellikle fakir çocukları eğitmeyi hedefler. Yanlış metot nedeniyle giriştiği çaba hüsranla sonuçlanır…"şeklinde konuştu.
Abduh'un eğitim çalışmalarında aileden başlayan ıslah çalışmalarına önem verdiğine dikkat çeken Demir, özellikle, kadının eğitimi, erkekte olduğu gibi kadına da boşanma hakkı ve çok eşlilik gibi önemli açılımlar gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Afgani ve Abduh ile başlayan ıslah çabalarının Reşid Rıza döneminde daha radikal bir hal alarak sürdüğünü söyleyen Demir şunları kaydetti: "ıslah hareketi Reşid Rıza döneminde daha planlı ve programlı bir şekilde yürütüldü. Usulü fıkıh ile ilgili çalışmalar yaptı. Bölgesel federasyon şeklinde yeniden yapılanmayı önerdi. Arapların, Kürtlerin ve Türklerin birlikte yaşadıkları tarafsız bir bölgede (bunun Musul olabileceğini söyler) bütün ülkelerin tanıdığı bir hilafet modeli önerir."
"Doğru Söylediği İçin Dokuz Köyden Kovulan Adam"
Demir'in ardından sözü müzakereci Yakup Ballı aldı. Ballı, Afgani, Abduh ve Reşid Rıza'nın yaşadıkları dönemin batılılaşma ve laikleşmenin hızlandığı döneme denk geldiğini, bu durumu göz önünde bulundurarak onları ve üstlendikleri misyonu daha iyi anlayabileceğimizi söyledi.
Afgani'yi "doğru söylediği için dokuz köyden kovulan adam"ın durumuna benzeten Ballı, O'nun İslam dünyası için, batı egemenliğinden, emperyalizminden kurtulmak ve bu egemenliğe sebebiyet veren içsel bozuklukları ıslah etmek olmak üzere iki temel hedefinin olduğunun altını çizdi.
Aralarında bazı görüş ve metot farklılıkları olmakla beraber Afgani, Abduh ve Reşid Rıza'nın arasında hedef noktasında bir ayrılığın olmadığını dile getiren Ballı, üçünde de adanmış bir hayatın hikâyelerini görmenin mümkün olduğunu ancak bunun yeterince anlaşılamamasından yakındı.
Haber: Emin Altun