"1923-1950 Döneminde İslamcılık" Konferansı
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin seminerler dizisinin ikincisi yapıldı. Ali Kaçar “TC’de 1923-1950 Döneminde İslamcılık” başlıklı sunumunu yaptı.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nin bu yıl "Türkiye'de İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinin ikincisi gerçekleştirildi.
Eta Pektaş'ın giriş konuşmasıyla başlayan seminerde Ali Kaçar, "TC'de 1923-1950 Döneminde İslamcılık" başlıklı bir sunum yaptı.
Özgür-Der Selahaddin Eyyubî Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde genel olarak, 1923-1950 dönemlerinde Mustafa Kemal önderliğinde kurulan diktatörlük ve bu diktatörlüğe karşı verilen mücadeleler üzerinde duruldu.
Cumhuriyetin kuruluş süreci hakkında kısa bilgi vererek konuşmasına başlayan Kaçar, Anadolu'da başlayan ilk "Milli Mücadele"nin Müslüman halk tarafından başlatıldığını, bu durumu iyi tespit eden Mustafa Kemal'in dini argümanları da çokça kullanarak başarıya ulaştığını, ardından da İslam'a açıkça cephe aldığını kaydetti. Kaçar, Hilafetin kaldırılması, ibadetin Türkçeleştirilmesi, "Şapka Devrimi" gibi despotlukların başta ifade edilmesi durumunda Mustafa Kemal'in "Atatürk" olamayacağını söyledi.
İlk Kıyam Hareketi: Şayh Said Kıyamı
Yapılan diğer devrimlerin halka direk yansıma anlamında fazla bir etkisi olmaması nedeniyle son olarak hilafetin kaldırılmasının bardağı taşıran son damla olduğunu belirten Kaçar, özellikle Kürtler arasında ciddi rahatsızlığın baş gösterdiğini Şeyh Said kıyamının da bunun üzerine patlak verdiğini belirtti.
Özellikle medreselerin kapatılması ve hilafetin kaldırılmasının Kürdistan'da infiale yol açtığına dikkat çeken Kaçar, "Şeyh Said İslam'a karşı olan düşmanlıklardan son derece rahatsızdı. Bu rahatsızlık zamansız bir doğuma neden oluyor. Kendisi ilk Hınıs'a çıktığında kardeşiyle görüşür. Bu arada bir örgüt vardır; Azadî örgütü. Bu örgütün başında bulunan kişi Cibranlı Albay Halit Bey'dir. Halit Bay, Şeyh Said'in kayın biraderi ve aynı zamanda bacanağıdır. Bunlar tutuklanıyorlar. Ardından ifade vermek üzere Şayh Said de Bitlis'e çağrılıyor. Bitlis'e gitmeyip, Hınıs'ta ifadesini veriyor. Ve bu işin bu şekilde gitmemesi gerektiğini düşünerek bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyor. Kardeşiyle görüşürken kardeşinin, 'hicret edelim' önerisini Şeyh Said şöyle cevaplıyor; 'Ben bu işe elimdeki tek değnekle bile olsa karşı çıkarım'. Bölge gezileri düzenliyor. Konuşmalar yapıyor. Dicle'ye geliyor, bildiğimiz olaylar oluyor… Şeyh Said ve arkadaşları henüz hazırlıklarını tamamlayamadan kendilerini sıcak mücadelenin içerisinde buluyorlar… Bölgede birçok il ele geçiriliyor. Diyarbakır sınırına dayanılıyor. Diyarbakır bir türlü alınamıyor. Diyarbakır'ın alınamaması birçok çapulcunun ortaya çıkmasını da beraberinde getiriyor. Özellikle Elazığ'da başlayarak yayılan yağmalama olayları harekete büyük darbe vuruyor. Aynı şekilde bazı güçlü aşiretlerin de yardım etmemesi başarısızlığın nedenlerinden sayılabilir…"dedi.
Şeyh Said kıyamının Mustafa Kemal'in despot uygulamalarına karşı ortaya çıkan ilk kıyam olduğunun altını çizen Kaçar, "Şeyh Said kıyamı İslam'ın ortadan kaldırılmasına yönelik gelişen ilk kıyamdır. O dönemle ilgili olarak yazılıp çizilen yazılardan da anlaşıldığı üzere Şeyh Said'in amacı İslam'dı. O, tekrar hilafetin getirilmesini istiyordu. Kıyamı İslami bir kıyamdı. Şeyh Said kıyamının karartılması amacıyla birçok yola başvuruldu. 'Şeriatçıdır' denilerek dış destek kestirildi, 'Kürtçüdür' denilerek de içerideki İslami destek engellendi."şeklinde konuştu.
Türkçe Bilmeyen Genç İdam Edildi
Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmeleri üzerinde de duran konuşmacı, "Önce idamına, sonra sanıkların dinlenmesine" karar veren İstiklal Mahkemeleri'nin estirdiği terörü, Türkçe bilmeyen bir gençle ilgili olarak, "Türkçe bilmeyen bir insanın bu memlekete bir faydası olmaz" denilerek idam edilmesi örneğiyle ortaya koydu.
Şapka Terörü ve İskilipli Atıf Hoca'nın İdam Edilmesi
"Şapka Devrimi"ne de değinen Kaçar, döviz sıkıntısının olduğu bir dönemde büyük miktarda paraların harcanarak şapka ithal edildiğini, bu şapkaların halka zorla giydirilmeye çalışıldığını, buna karşı direnişlerin baş gösterdiğini, bu direnişlerin çok acımasız bir şekilde kanla bastırıldığını, çok sayıda insanın idam edildiğini bunlardan birinin de aynı zamanda âlim olan İskilipli Atıf Hoca olduğunu kaydetti.
Dönemin İslamcıları Nerde Hata Yaptılar?
Dönemin "İslamcıları" olarak öne çıkan Elmalı Hamdi, Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Hamdi Akseki ve Saidi Kürdi ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Kaçar, "Elmalı Hamdi, Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Hamdi Akseki ve Saidi Nursi kendi şartlarında önemli çalışmalara imza attılar. Ancak, genel anlamda bazen inzivaya çekilmek bazen de idarecilerle ilişkiler noktasında hatalar yaptılar. Bizler de 28 Şubat sürecinde benzer şeyler yaşamadık mı? Elmalı Hamdi ve Saidi Nursi'nin en azından bir Şeyh Said gibi halkı örgütlendirme anlamında bir gayretin içerisinde olmaları gerekirken bunu yapmadıkları görülüyor. Bunun nedeni, kargaşa çıkmaması hassasiyetlerinden kaynaklanıyor. Bütün bunlara rağmen Elmalı önemli bir tefsire imza atıyor. Mehmet Akif Ersoy'u da bu şekilde değerlendirmek mümkündür. O da Şeyh Said gibi mücadele etmesi gerekirken bazı hususlarda yöneticilerle birlikte hareket ederek harcandı… Saidi Nursi de çok cesur bir insandı... "İttihakı Terakki'ye üye oldu. Lehlerine konuşmalar yaptı... Yeni Said dönemi başlıyor. Mustafa Kemal'in dünyevi vaatlerini ret ediyor… Şeyh Said'e yazdığı iddia edilen mektuba rağmen tutuklanıyor... Rejimi ret etme yerine, muhalefet etme anlayışını benimsiyor… "dedi.
<:o:p>
<::o:p>
<:::o:p>