"Ümmet Olma Sorumluluğumuz"
Özgür-Der Çorum Şubesi 2014-2015 yılı alternatif eğitim seminerlerinde bu hafta "Ümmet Olma Sorumluluğumuz" konu başlıklı semineri Tahir Eşkil ve Ömer Kılıç sundu.
Özgür-Der Çorum Şubesi 2014-2015 yılı alternatif eğitim seminerlerinde bu hafta"Ümmet Olma Sorumluluğumuz" konu başlıklı semineri Tahir Eşkil ve Ömer Kılıç sundu.
Kan bağından öte iman kardeşliğine dikkat çekerek sözlerine başlayan Tahir Eşkil, Arapçılık, Türkçülük gibi etnik ayrışmanın yanı sıra, mezhepsel ve cemaatsel fırkalaşmanın, ayrışmanın söz konusunu olduğunu belirtti.
Ümmet kavramı ve ümmet bilinci üzerinde durarak, ümmet bilincinin Müslümanların iman etmesi gereken önemli bir olgu olduğunu vurgulayan Eşkil, bilinç eksikliğinin sebep olduğu düşünsel boşluğu diğer batılı ve beşer düşüncelerin doldurduğunu söyledi.
Eşkil konuşması süresince birçok ayetten örnekler vererek, Kur'an Kerim'de ümmet kavramına ne derece önem verildiğini gözler önüne sermeye çalıştı.
Ümmetin durumuna bakıldığında durumun hiç de iç açıcı olmadığını hatırlatanlara inat, daha ümitli olmak gerektiğini vurgulayarak sözlerine başlayan Ömer Kılıç, şu anı anlamak için geriye bakmak gerektiğini söyledi.
Fransız devrimi ve ulus devletlerin kuruluşu hakkında bilgiler veren Kılıç, İslam Dünyası Osmanlı ile irtifa kaybetmeye başladığını ve 1900 yıllarda İslam dünyasında büyük bir ümitsizlik içindeydi olduğunu belirtti.
İbni Haldun'un "Mağlup Devletler, Galip Devletleri Taklit Ederler" sözünü hatırlatan Ömer Kılıç, sözlerine şöyle devam etti." İslam coğrafyasında batılı düşünce rağbet gördükçe ulus devletler kuruluyor ve sınırlar kutsanıyordu. Gayrimüslimler arasında olan sınırları kutsamayı bir nebze anlamak mümkünken, Müslümanlar arasında ki sınırları anlamak mümkün değil! Çok Müslüman ülke olunca sanki çok iyi olmuş gibi bir algı üretildi. Ve maalesef ümmetten ulus yaratmakla öğünür hale gelindi.
Kuran Kerim'de "İbrahim'in dini" olarak ifadelendirilen ve ümmet den farkı olmayan Millet kavramına "Irk" anlamı verilerek asıl mecrasından uzaklaşıldı." dedi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen öncelikle Filistin davasının ümmet bilincinin oluşmasında önemli bir katkısı olduğunu hatırlatan Ömer Kılıç, İsrail zulmüne, Mısır Darbesine verilen tepkilerin ümmet kaygısı ve bilinci anlamında önemli olduğunu söyledi.
Kan ve gözyaşının aktığı Müslüman coğrafyasında canımız sıkılsa da bir rahatsızlığın olduğu, tüm yalnızlaştırmalara ve baskılara rağmen direnen Suriye ve Mısır halklarına atıfta bulunan Ömer Kılıç, sözlerine şöyle devam etti." Bugün AB merkezinde gözlerinin içine baka baka eleştiriliyor. THY internet sitesinde Filistin toprakları "İsrail tarafından İşgal edilmiş topraklar" olarak anılmakta. Avrupa'da ki yükselmekte olan İslamofobi ve İsrail'in kutsal mekânlara saldırıları MGK toplantılarında gündem oluyor. Tüm bunların önceden olması hayal bile edilemezken şimdi olması bizi ümitlendiriyor. Afgani ve Abduh'un öncülüğünde bir direniş ekseni olsa da 100 yıl önce böyle bir direnişin ve söylemin olması mümkün değildi. Vücut ayaklanmaya başladı ve batıya meydan okuyor." dedi.
İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak anlamında bir sorumluluğumuz hatırlatan Ömer Kılıç, toplumun yanlış peygamber algısı hakkında da bilgiler verdi. Hz.Peygamber'in (AS) hayatında örnekler vererek; " Mücadelesinde bireysel bir kaygıyı öncellemiş olsaydı bu kadar tepki ile karşılaşmayacaktı, sürekli toplum içinde olması ve sorunları gündemleştirmesi rahatsız etti o Mekke müşrik sistemini." dedi.
Takva, millet ve peygamber gibi Kuran'i kavramlara atıf da bulunan Kılıç, kavramlarımızın yeniden aslı anlamları ile buluşturmanın önemine değindi, pasif bir iyilik içinde olmak yerine sosyal sorumlulukları ihmal etmeyen bir iman olgusuna sahip olmak gerektiğini belirtti.
Yerel veya Kürüsel anlamda İstişare mekanizmasının önemi de değinen Ömer Kılıç, Usuli'd Din anlayışımızda ki farklılıkların nelere mal olduğunu Irak ve Suriye'de IŞİD, Mısır'da darbeyi destekleyen Selefi Nur Partisi ve Türkiye'de Gülen camiası örnekleri üzerinden siyasal olaylara olan etkisinden bahsederek sözlerini tamamladı…
Program soru cevap ve karşılıklı görüş alış verişlerinin ardından sonra erdi.