Özgür-Der Çorum Şubesi Seminerleri
Özgür-der Çorum Şubesinin iki haftada bir düzenlediği "Alternatif Eğitim Seminerleri" programı dernek seminer salonunda gerçekleştirildi.
Özgür-der Çorum Şubesinin iki haftada bir düzenlediği "Alternatif Eğitim Seminerleri" programı dernek seminer salonunda gerçekleştirildi.
İlk sunumunu " Kur'an'a Göre Gaybi Konularda Ölçü " konusu ile Bülent Gökgöz yaptı. Bülent Gökgöz konuşmasında ; " Sahih bir İslam anlayışı ve buna bağlı olarak da Allah'ın razı olacağı bir hayat şekillendirmek için, inanç esaslarımızı Kur'an temelli oluşturmamız gerekmektedir. İnancımızı ve amellerimizi vahiy dışı bilgilerle oluşturursak, bu dünyada da ahiret yurdunda da kaybedenlerden olacağımızı yüce Allah bizlere bildirmektedir. İman ölçülerimizi kimin belirleyeceği, hangi iman esaslarına hangi bilgilerle iman edeceğimizi Rabbimiz Allah bizlere elçisine vahyi ileterek bildirmiştir. Yüce Allah, hayatın öncesi, şu anki zamanı ve sonrası ile ilgili temel soruları, bilimsellik adına Batının yaptığı gibi yaratılmış aklımızı kutsayarak veya insanlar tarafından üretilmiş atalar dinini taklit ederek değil, Allah'ın hidayet kitabına bağlı kalarak, onu özümseyerek bu soruları cevaplandırmamızı istemektedir. Tüm sorunların cevabını verecek olan da kesin bilgiyi ifade eden Kur'an-ı Kerim'dir. İman esaslarımızı da Hz.Peygamber'in örnekliğine bağlı kalarak, Peygamberin yaptığı gibi Kur'an'dan öğrenebiliriz." diyerek konuşmasına devam etti. Gökgöz, konuyla ilgi bazı kavramların üzerinde durarak konuşmasına devam etti. Gaby, İtikat, Yakin ve Zan kavramlarını açıklayan Gökgöz, " Kur'an'a Allah katından tüm insanlar için iletilen bir kitap olduğuna gerçek olarak inanmamız, onun bildirdiği gayb haberlerine ve itikadi konularla ilgili ölçü ifade eden bildirimlerine de inanmamız demektir. Dolayısıyla Kur'an bilgisi müminler için " kesin ilim/ ilmel yakin " ifade etmektedir. Kur'an gaybın ancak, Allah tarafından bilinebileceğini kesin ifadelerle bildirmektedir. Gayb bilgisi kimseye açık değildir. Ayetlerde Allah'ın gaybını ancak, peygamberlere, peygamberler dışında cinler de dahil hiç kimseye bildirmeyeceği hususu gayet açıktır. Dolayısıyla Peygamberler ancak, Allah'ın dilemesiyle gaybı bilirler. Gaybla ilgili konularda Kur'an'ın dışında bildirdiklerinin dışında bir takım yorumlarda yada zanlarda bulunulmasını Allah men etmiş ve bunu gabya taş atmak olarak nitelemiştir. Gayba inanmak, iman etmek, Kur'an'ın bildirdiği gayb haberleriyle yetinmek, hakkında bilgi sahibi olunmayan şeyin ardına düşmemek, gayb ile Allah'dan gereğince korkmak, zandan sakınmak müminlerin özelliklerindendir." diyerek sözlerini tamamladı.
· Soru-cevap bölümünden sonra ikinci seminer " İslam'i Mücadelede Kadının Rolü" konusunu da İsra Kuyumcu sundu. İsra Kuyumcu sunumunda şu tespitlerde bulundu: " İslam, hedeflediği insan ve toplum için, içerdiği prensipler itibariyle insan fıtratına en uygun dindir. Hz. Adem'den bu yana insanlığı fıtri olana çağırmıştır. Ancak; insanlık tarihi, bu fıtri çağrıya kulak tıkayan ve şeytanın adımlarına uyan ve bu doğrultu da sapan birçok insan kıssalarıyla doludur. Arap cahiliye döneminde kabileler birbirleriyle sürekli savaşmakta ve erkek sayılarının artmasına gayret etmekteydiler. Bu sert kabile yaşantısı kızların neredeyse tamamen değersiz ve anlamsız olmasına yol açmıştır. Cahiliye Arap toplumunda kadın henüz hiçbir günah işlememiş haliyle bile aşağılık bir varlık olarak görülüyor. Kız çocuklarının utanç verici olduğu düşünüyor ve diri diri toprağa gömecek kadar ileri gidiyorlardı.
Günümüzde kadın anlayış da iki düşünce hâkimdir. Bu düşünceler geleneksel bakış açısı ve modernizm ile kadını medyatik bir meta haline getiren bir bakış açısı ile oluşan düşüncedir. Geleneksel kesimin yaptığı kadının sosyal hayatı elinden alınarak, hayattan uzaklaştırılmıştır. Modernizm de hayat bulan feminist hareketler kadın-erkek arasındaki uyum yerine haksız bir rekabet ortamı oluşturulmuştur. Günümüzde oluşturulmaya çalışılan kadın tipi, " akleden, sorgulayan, bilgili tanımlarının ötesinde " çağdaş, cazibeli ve yasak ilişkiler denebilen sıra dişi kadın tipleri oluşturulmuştur. Kur'an kadın ve erkeğin ahirette ki durumlarını, amellerinin karşılığının verilmesi konusunda da eşitliği ortaya koymuştur. Ve unutulmamalıdır ki Kuran prensiplerini vazederken öncelikle insanlara yüklediği sorumlulukta herhangi bir ayrım gözetmemiştir. Sorumluluk kadın erkek cinsi ayırt etmeksizin " insan'a" yüklenmiştir. Kuran kadın olsun erkek olsun insanın sahip olduğu şerefli mevkiye yakışır davranmasını emretmiş getirdiği prensiplerle indirdiği toplumu ıslah etmenin yollarını göstermiştir. Günümüzde kadın-erkek tüm Müslümanlar tüm güçlüklere rağmen dini aslına döndürme gayreti ile " ıslahatçı " olmayı başarmaları gerekmektedir. Bu bağlamda Müslüman kadınlarında sahih dinin kendilerine biçtiği konumu tespit ederek bozuklukları ıslah etmeye yönelmeleri, modernizmin yozlaşmış kültürünü ve geleneksel din anlayışını aşmaya çalışmalıdır." diyerek konuşmasını tamamladı.