‘‘Kendini Kusursuz Sanmak En Büyük Kusurdur’’
Özgür-Der Çorum Şubesi 2019-2020 seminer programları kapsamında bu hafta "Eleştiri ve Özeleştiri Zorunluluğu " konusu değerlendirildi.
Eleştiri ve özeleştiride neyi hedeflemeliyiz, eleştiride üslup ve ölçü, siyasal eleştiri kültürü gibi başlıkların ele alındığı semineri Doç. Dr. Adnan Yalçınkaya ve Faruk Sildir sundular.
Özeleştirinin ilk adımı düşünmek, kendini bilmek, kendini tanımak olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Adnan Yalçınkaya, Kur'an'da çokça vurgulanan düşünmez misiniz, akletmez misiniz vurgularına atıf da bulunarak, özeleştirinin bireyi durağan olmaktan çıkarıp aktif hale getirdiğini söyledi. Özeleştiri ile insan sürekli kendini yenileme çabası içerisinde olacağını, günahları görerek, hatalardan dönebileceğini belirterek, insanın kendi kusurlarını görmesi bir basiret işaretidir. Kendini kusursuz sanmak en büyük kusurdur. Kusursuz olmaya gayret etmek ise bir insanlık vecibesi, bir kulluk şuurudur dedi.
Özeleştirinin çok yaygın ve etkili olmamasının dinî ve ahlaki kusurdan kaynaklı olduğuna dikkat çeken Yalçınkaya; "bunun giderilmesi ise sağlıklı bir din ve ahlak eğitimi ile mümkün olabileceğini, bu anlamda özeleştiri ve eleştiriden yoksun bireyler ve yapılarda özgüven eksikliği olduğunu belirtti. İnsanın kendi hatalarını, eksiklerini tespiti kadar tamiri de önemlidir. Tamir için de irade ve kararlılık gerekmektedir. Fert ve toplum planında değişim ve gelişimi sağlayanlar, sağlam durum tespiti yapanlar; tenkit, tahlil ve tahkik kabiliyeti olanlardır" dedi.
Güzel öğüt kötü huyu ruhundan çıkarır
Kalabalık bir toplumda yaşadığımızı ve insan sayısı kadar farklı fikir olmasının doğal olduğuna dikkat çeken Yalçınkaya; "aynı din, mezhep ve cemaatte de olsa düşünceler farklılaşabilir, insan doğası gereği masum değildir, düşünce ve pratik hayatta hata yapabilir. Müslüman şahsiyet sadece kendi gelişimini değil diğer kardeşlerinin ve insanlığı gelişimini de önemsemelidir." Emri bil maruf nehy anil münker sorumluluğunu hatırlatarak, güzel söz yılanı deliğinden çıkarır atasözüne atıf bulunarak, "güzel öğüt kötü huyu ruhundan çıkarır" dedi.
Kur'an da güzel öğüt ve söz söylemenin tavsiye edildiğini belirterek, eleştiride dikkat edilmesi gerekenlere değinerek şöyle devam etti. "Eleştirinin temeli sağlam olmalı, gerçek bilgiye dayanmalı. Eleştiride ölçüyü elden bırakmadan gerektiği kadar yapılmalı. Sakındırma ve düşündürme ifadeleri kullanılarak, direkt hatayı söylemek yerine, doğrusu önerilmeli ve ciddi bir handikap olan hasede de dikkat edilmeli dedi. Cengiz Aytmatov sözünü hatırlatarak "Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır." dedi.
Eleştiride önemli bir nokta da kişi, makam, mevki ve sıfatlar eleştiriye mani olmamalı ve kişilerin kutsanmaması gerektiğini belirterek, Müslümanlar arasında eleştiri kültürünün yaygınlaşması, fikir ve ifade hürriyetinin gelişmesine katkı sağlayacaktır, eleştiriyi her zaman sözle değil, hal ve hareketlerimizle de ifade edilebileceğini belirterek sözlerini tamamladı.
Siyasal eleştiri ve talepler bir ülkenin daha yaşanabilir olmasına katkı sağlayacağını hatırlatan Faruk Sildir, politik eleştiriler şiddete başvurmadığı ve dayatılmadığı sürece kabul edilebilir ve makul görülmelidir. Hoşgörüsüz bir ideoloji ve siyasal kültür, ayrıca; her türlü siyasi eleştiriyi düşmanlık ve hainlik olarak görmek sivil toplumun, insan zihninin ve özgür düşüncenin gelişimine en büyük engeldir dedi.
Program soru, cevap ve katkıların ardından sona erdi.