“İslam Ümmetine Karşı Sorumluluklarımız” Paneli
Özgür-Der Çorum Şubesi “İslam Ümmetine Karşı Sorumluluklarımız” başlık bir panel düzenlendi.
Özgür-Der Çorum Şubesi İslam coğrafyasında ki Ortadoğu İntifadaları ve Suriye özelinde yaşananları ve sorumluluklarımızı gündeme getirmek için “İslam Ümmetine Karşı Sorumluluklarımız” konulu bir program düzenledi.
Hafız İsmail Bodur tarafından okunan Buruç Suresi ayetleri ve meali ile başlayan programda, Suriye’de yaşanan süreci ve direnişi konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Turgut Özal Konferans Salonunda gerçekleştirilen ve Adem Özköse ile Bahadır Kurbanoğlu’nun konuşmacı olduğu program yoğun ilgi gördü. Salonun yetersiz kalması nedeniyle ek sandalyelerin temin edildiği konferans, Murat İslam tarafından yönetildi.
Yıllardır zalim ve işbirlikçi diktatör rejimler tarafından baskı altında tutulan halkların, fıtri hakları, özgürlükleri ve İslami talepleri için korku duvarlarını aşarak ayağa kalktıklarını vurgulayan Murat İslam sözlerine şöyle devam etti.
“Yaklaşık iki yıldır Esed’in ordusu ve Şebbiha çeteleri tarafından 40 binden fazla Suriyeli kardeşimizin katledildiğini ve her gün bu sayıya yüzlercesinin eklenmekte olduğunu söyledi.
Bizler, başta yanı başımızda Suriye’de ve tüm İslam coğrafyasında yaşanan vahşeti kanıksamadığımızı, zalimi lanetlemekten vazgeçmediğimizi, kardeşlerimizin acısını hissettiğimizi ilan etmek için burada toplandık.
İnsanlığımızı yitirmediğimizi; gördüklerimiz, duyduklarımız, şahit olduklarımız karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranma ayıbına, onursuzluğuna razı olmadığımızı haykırmak için buradayız. Sadece zalim Beşşar Esed çetesinden değil, içerdeki ve dışarıdaki destekçilerinden, işbirlikçilerden beri olduğumuzu ilan etmek için buradayız.
Aynı zamanda mustazaflığı bir zillet, bir teslimiyet bahanesi olarak görmeyen ve dişiyle, tırnağıyla direnen kahraman Suriye halkının mücadelesini selamlamak ve Özgür Suriye Ordusu’na, direnişe destek olmak için buradayız” dedi.
Çorum’da organize edilen yardım kampanyası hakkında da bilgiler veren İslam, destek olan başta İHH İnsani Yardım Vakfı ve diğer kuruluşlara, yardım sever Çorum halkına ve ayrıca; ferdi olarak büyük çaba sarf eden Ahmet Akçay hocaya teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Yaşanan zulmün Suriye halkının mı, yoksa tüm dünya Müslümanlarının mı imtihanı olduğu sorusunun cevabını aramak gerektiğini vurgulayarak sözlerine başlayan Bahadır Kurbanoğlu, İslam coğrafyasında yaşanan olayların sebebinin araştırılmasının ayrı bir konu, yaşanan zulmün hissedilmesinin ise ayrı bir konu olduğuna işaret etti.
“Bugün Suriye'de yaşanan olaylar tahlil edildiğinde, sebepler zinciri ortaya konularak, meselenin halledildiği varsayılıyor. Karıştırılan en önemli konu, sonuç konusudur. Meseleye dair tahlilde bulunmak, sonucu görmezden gelmeyi, orada işkence ve zulme uğrayan insanların acısını ortadan kaldırmıyor. Her ne sebepten olursa olsun, hayatını işkenceler altında ve bombalar karşısında kaybeden mazlum bir topluluk var. İslam Dünyası, Ümmet bilinci ile hareket ederek, yaşanan zalimliğe karşı tek yürek olabilmelidir. Suriye’de yaşanan dramı, ayrıca Rabbimizin bizler için infak imkânı ve imtihanı olarak sunduğunun farkında olabilmeliyiz." dedi.
Suriye konusunda yaşanan bilgi kirliliğine de değinen ve yabancı kaynaklardan bilgilenmenin sonucunda ön yargıların oluştuğunu ve direnişin gölgelendiğini belirten Kurbanoğlu, bilgilenmenin zulmü yaşayan muhataplar ile irtibat kurularak sağlıklı bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.
Dört yıl yaşadığı Suriye'nin dününden ve bugününden çarpıcı örnekler vererek sözlerine başlayan Adem Özköse, şahit olduğu anılarını dinleyicilerle paylaştı. Binlerce kadının, bugün cezaevlerinde tecavüz nedeniyle hamile kaldığı çocuklarını doğurduğunun altını çizen Özköse, olayların başlangıcından önce, sadece İslam'la alakadar olduğu için cezaevlerine kapatılmış ve yıllarca ailelerinin ölü ya da diri olduğuna dair haber alamadığı insanların türlü işkencelere maruz kaldığını söyledi.
Despotik uygulamalarına yıllardır maruz kalan Suriye halkı için ‘onlar kıyama geçmesinler de kim geçsin’ diyerek, katil Esad zulmüne dair çok sayıda örnek zikretti. Özköse; “Direniş mektepleşmiş durumda. Suriye halkı iki yıl evvel İslami duyarlılıkları açısından şu an ki durumunda değildi. Kimse bunu tahmin edemezdi. Suriye halkında müthiş bir İslamlaşma mevcut. Direniş, Suriye halkının kendi içinden çıkardığı mücahitler eliyle gerçekleşmekte. SUK ve ÖSO hakkında İslami taleplerinin olmadığı iddiası ise gerçeği yansıtmamakta. ÖSO’nun ağırlıklı ana damarı İslamcılardan oluşmaktadır. Ayrıca İhvan da önemli ölçüde direnişi desteklemekte, içerisinde yer almaktadır.
Muaz el-Hatip hakkındaki karalamalar da gerçeği yansıtmamakta. Âlim bir aile geleneğinden gelen Hatip, direnişin en başından beri sokaklardaki gösterilere katılmış, yönetmiş ve dört kez gözaltına alınmıştır. Halk nezdinde ve Suriye direnişçileri arasında itibar gören ve güvenilen bir önderdir” dedi.
Suriye intifadasına Libya, Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Mısır, Doğu Türkistan ve Türkiye’den mücahitlerin de destek olduğunu vurgulayan Özköse, Suriye intifadasının ümmet olma bilincini yeşerten bir rahmet olduğunu sözlerine ekledi.
Suriye halkının verdiği mücadelenin ve içinde bulunduğu durumun anlaşılması için stratejik tahlillerin ve geliştirilen politikaların yeterli olmayacağına işaret eden Özköse, "Suriye halkını anlamak için tek yol empati yapmak ve kendimizi onların yerine koymaktır. Suriye halkı bugün onuruna sahip çıkan bir halkın destanını yazıyor." diye sözlerini tamamladı.
Programın ardından dernek salonuna geçildi ve soruların cevaplanması amacı ile çay eşliğinde sohbete devam edildi.