Eğitim-Bir-Sen, İHH, İlke-Der ve Özgür-der ile birlikte Çorumlu Müslümanların destek verdiği platform Ulucamii’de toplanarak Mısır’da şehit edilen kardeşleri için gıyabi cenaze namazı kıldılar.

Selim Özkabakçı’nın kıldırdığı cenaze namazının ardından Bekir Tokgöz, Mısır ve Suriye içerikli bir dua yaptı. Ardından cami avlusunda kortej oluşturan Müslümanlar, PTT önündeki etkinlik için yürüyüşe geçtiler.

Grup Yürüyüş’ün Hurriya albümündeki marş ve ezgilerin de dinlenildiği meydan da “İslami hareket engellenemez”, “Zorbalığa Hayır, Mursi’ye Evet”, “İslami Yönetime Evet, Laik Azgınlığa Hayır” yazılı dövizler taşındı.

“Laik cunta Siyonizme kukla”, “Defol Sisi, seninleyiz Mursi”, “Mursi’ye, İhvan’a Direnişe Bin Selam”, “Üzülme, gevşeme Allah bizimle”, “Katil Amerika Ortadoğu’dan defol”, “İslami hareket engellenemez”, “Tevhid, Adalet, Özgürlük”, “Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyke Ya Allah” ve tekbir sloganları atıldı.

PTT önündeki basın açıklamasında ilk olarak sözü Özgür-Der adına Ömer Kılıç aldı. Kılıç, darbeci Sisi’nin de katil Esed gibi halkına ateş açtığını dile getirdi. Taksim olayları üzerinden Mısır’dakine benzer ve İslamcılara karşı bir darbe ortamı oluşturmak isteyen yerel ve küresel güçlere karşı aktif tavır geliştirmemiz gerektiğini vurgulayarak sözlerine şu şekilde devam etti:

“Hürriyet ve Adalet partisinin adayı olarak halk tarafından %52 oyla seçilmiş Muhammed Mursi’den yalnızca 1 yıllık görevi süresince ekonomisi ve siyasal sistemi çökmüş Mısır’ı düzlüğe çıkarma imkânsızlığı beklendi. Askeri, ekonomik, bürokratik ve yargı alanlarında diktatörlük döneminin ağır kalıntıları ve engellemeleri arasında görev yapması istenen Mursi ve İhvan-ı Müslim’in teşkilatı, kurdun kuzuyu yemek niyetine benzer şekilde hem yerel hem de küresel güçler tarafından bastırılmak, boğulmak istendi.

Diktatörlere, emperyalistlere ve askeri vesayet rejimlerine karşı başkaldırı olan Ortadoğu intifadalarının önemli ayaklarından biri olan Mısır devrimi, askeri cunta ve İslam karşıtı Kıpti, liberal, sosyalist ve milliyetçi koalisyona terk edilmek isteniyor. Seçimle iktidardan uzaklaştıramayacakları İslamcı kadroları, askeri darbe ile saf dışı bırakmaya çalışıyorlar. Tıpkı dün Gezi Parkı eylemleri vesilesi ile ülkeyi kaosa sürükleyip hükümeti iş yapamaz duruma düşürerek iktidardan uzaklaştırmaya, boğmaya çalıştıkları Türkiye örneği gibi. Gezi parkı üzerinden darbe çığırtkanlığı yapanlara selam çakan katil Esed, İsrail, ABD ve AB; Mısır’daki askeri darbeyi timsah gözyaşları arasında Suud ve Körfez Emirlikleri ile beraber selamlıyorlar.

Ortadoğu intifadalarının Batı komplosu olduğunu iddia edenlerin tezleri bir kez daha çökmüştür. Darbe karşısında Batı dünyasının sessiz sevinçleri; emperyalist güçlerin bölgede İslamcıların değil işbirlikçi diktatörlük ve cunta yönetimlerinin olmasını istediğini açıkça ortaya koydu. Halkların İslamcıları seçmesine karşı dün ambargo ile Gazze ve Filistin halkını cezalandırmak isteyenler bugün Suriye ve Mısır halkını cezalandırmak istiyorlar. Müslüman kardeşler teşkilatı ve Müslümanları hedef alan darbenin ardından Mısır’da katil Esed’in Baas elçiliği yeniden açıldı ve Refah sınır kapısı kapatılıp, Gazze’nin hayat damarları olan tünellerin bir kısmı da Mısır ordusu tarafından yıkıldı. Böylelikle Muhammed Mursi’nin aşamalı olarak askıya almak istediği Camp David anlaşması, darbeciler tarafından işgalci İsrail’in güvenliği için yeniden koruma altına alınmış oldu”

Eğitim Bir-Sen Çorum Şubesi adına söz alan Tahir Eşkil, Mısır’da kararlı bir şekilde devam eden direnişi selamlayarak konuşmasına başladı. Çorum’daki kardeşlerinin onlarla birlikte dayanışma içerisinde olduğunu belirten Eşkil, Firavunların ölmediğini, halen aramızda isimlerini değiştirerek yaşadıklarını ve zulümlerine devam ettiklerini belirtti. Konuşmasının devamında Eşkil şunları kaydetti:

“Firavunlar ölmedi her asırda yeni yüzlerle aramızda yaşıyor. Bu Firavunlar bazen Saddam oluyor bazen Esed oluyor, isimlerine bakıp aldanmayın Beşşar olması Hüseyin olması Abdulfettah olması sizleri yanıltmasın. Bu darbeci Abdulfettah olsa olsa Abdüşşeytandır, başka bir şey değildir. Bu darbecilerin cibilliyeti, karakteri her yerde aynıdır. Halk için halka darbe yapmak bunların tek marifetidir. Ama artık bu ümmet bu aşağılık mahlûklara, darbecilere boyun eğmeyecek, teslim olmayacaktır.

Ey Müslümanlar Haykırın!

Eğer O’ ndan korkarsanız sizi korkutacak yoktur. Eğer Allah’a teslim olursanız sizi teslim alacak yoktur. Bugün dinimiz için, mukaddesatlarımız için direnme günüdür. İzzet şeref şahsiyetimiz için itiraz günüdür.

Ey Mısırlı Müslümanlar

Direnin, itiraz edin, susmayın, teslim olmayın.

Türkiye Müslümanları sizinledir, Çorum Müslümanları sizinledir ve sizin için dua etmekte, sizinle direnmektedir.”

Son olarak İHH ve İlke-Der adına Selim Özkabakçı konuşma yaptı. Konuşmasında Mısır’da yaşanan vahşete karşı dünya kamuoyunun sessiz kaldığını belirtti. İhvan’a karşı yapılan darbenin, alçaklığın adını bile koyamadıklarını vurgulayan Özkabakçı, ABD’nin Mısır ordusuna yardımlarını yapabilmesi için darbe kelimesini kullanmadığını da ekledi. Özkabakçı devamında şunların altını çizdi:

“Kim ne derse desin, isterse dünya kamuoyu kafasını kuma soksun ya da bilinmedik yeni oyunlar icat etsin artık bizi kandıramazlar. Biz Müslümanlar özgürlüğü tattık ve bundan vazgeçmeyeceğiz. Oynanan bu oyunlar son oyunlardır… Allah’ın izni ile Müslümanlar bir kez daha dünyaya adalet sunacaktır.

Ey Mısır’ın satılmış General Sisi’si! Sana Çorumdan sesleniyoruz. Mısır halkı yalnız değildir. Tüm İslam âlemi Müslüman Mısır Halkının yanındadır. Senin silahlarının gücü ancak masum çocuklara yeter. Nil’in çocukları artık büyüdü, çabaların boşuna. Firavun ataların gibi senin sonun da geldi. Çok geçmeden sen de tarihin çöplüğündeki yerini alacaksın.

Ey Müslümanlar!

Şu mübarek günlerde İHH Rabiatül Adeviyye meydanında direnen oruçlu kardeşlerimize iftar ve sahur için çalışmalara başladı. Bu çalışma çok önemli, bu insanlar meydanlarda durabilmeli. Maddi sorunlardan dolayı bu hareket akamete uğramamalıdır. Bu direnişe bizim de madden katkımız olmalıdır. Ayrıca yapacağımız dualarda bu kardeşlerimizi unutulmamalıdır”

Foto: Mustafa Üngör