Çorum’dan Adeviyye Direnişine Destek
Çorumlu Müslümanlar, Adeviyye’deki Kardeşlerini ve Direnişlerini Selamladılar!
Merkez PTT önünde buluşan Mısır Müslümanlarıyla Dayanışma Platformu, bu sabah Mısır’da gerçekleşen katliamı ve dünya kamuoyunun sessizliğini, ikiyüzlülüğünü kınadı. Platformu oluşturan Eğitim-Bir-Sen, İHH, İlke-Der ve Özgür-Der’in yanı sıra; Çorum Eğitim Derneği, Ensar Vakfı, Gül-Der, İlim Yayma Cemiyeti, Derman-Der, Anadolu Gençlik Derneği ve Akıncılar Çorum temsilciliği de eyleme destek verdiler.
Eylemde tekbirler getirildi ve “Defol Sisi, seninleyiz Mursi”, “İslami Hareket Engellenemez”, “Laik Cunta siyonizme Kukla”, “Mursi’ye İhvan’a Direnişe Bin Selam”, “Üzülme Gevşeme Allah Bizimle”, “Müslüman Zulme Boyun Eğmez”, “Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyke Ya Allah” sloganları da atıldı.
Platform adına eylemde ilk sözü Eğitim-Bir-Sen Çorum Şubesinden Hüseyin Kır aldı. Kır, konuşmasına bu katliam ve ölümlerin Müslümanların ilk yaşadığı olay olmadığını, iki yüz yıldır şerefimiz ve onurumuz için can verdiğimizi belirtti. Adeviyye’de şehit olan kardeşlerimizin yüce mertebeye ulaştığını kaydeden Kır konuşmasının devamında şunları ekledi:
“Onlar sadece kendileri için canlarını vermediler, bizim için, tüm Müslümanlar için, zulme uğrayan tüm insanlık için kendilerini feda ettiler. Şunu çok iyi biliyoruz ki Sisi ve onun gibiler hiçbir zaman kendi iradeleri ile hareket edemezler. Onlar Amerika’nın, İngiltere’nin ve İsrail’in kuklalarıdırlar. Batı kendi ürettiği putunu yemiştir. İnsanlığa en büyük hediye diye sundukları demokrasi mazlumların haklarını aramaya vesile olunca demokrasiyi de kabul etmediler. Seçimle işbaşına gelen yönetime karşı yapılan darbeye darbe bile diyememişlerdir.
Zalimlerin akıttıkları kanlarımız onları boğacaktır. Bu yaşadıklarımız Ümmetin yeniden dirilişine vesile olacaktır. Selam Adeviye’deki kardeşlerimizin üzerine olsun.”
Daha sonra platformda yer alan İHH Çorum ve İlke-Der adına Selim Özkabakçı söz aldı. Küfrün tek millet olduğunun altının çizen Özkabakçı, Mısır gibi Türkiye’de de Gezi eylemleri üzerinden kaos çıkartılmaya çalışıldığını belirtti. Sömürgecilerin amacının İslamcıların iktidar olmadıkları bir dünya düzeni istediklerini belirten Özkabakçı konuşmasının devamında şu hususların altını çizdi:
“Ey Çorumlu Müslümanlar! Uyanın artık! Dünyanın başka yerlerinde Müslüman kanı içen Amerika ve İsrail sizin kanınıza da göz dikti. Vakit geçmeden ayağa kalkalım. Katledilen, zulme uğrayan Müslümanlara yardımcı olalım ve böylece hem zulmün yayılmasını önleriz hem de Allah’a kulluk görevimizi yerine getirmiş oluruz.
Mısırdaki katliamların bir kısmını direkt emperyalistler, bir kısmını da içerideki işbirlikçiler gerçekleştiriyor. Mısır halkı evlatlarını peygamber ocağı sandıkları orduya gönderiyorlar. İstiyorlar ki ordu topraklarını, mallarını, namuslarını, korusunlar. Ama bugünkü Mısır ordusu camilerde ibadet eden kadın ve çocukların üzerine ateş yağdırıyor.
Biz bu meydana daha kalabalık gelmeliydik. Müslümanların kanı neden bu kadar ucuz? Fiilen bir şey yapamıyorsak da manen bir şeyler yapmamız gerekmez mi? En azından bu meydanı insan seli ile doldurabilirdik. İnşallah diğer günlerde daha duyarlı davranır daha büyük telinler yapabiliriz. Unutulmasın ki Müslümanların gür sesi zalimleri korkutur. Öyle ise hep beraber kibirlenen alçakları lanetleyelim.
Allah’ım zalimleri kahret, mazlumlara yardım et. Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber.”
Daha sonra Özgür-Der Çorum Şube başkanı Bülent Gökgöz söz aldı. Mısır’da ilk defa seçimle başa gelen Muhammed Mursi’nin darbe ile görevinden alıkonulmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen onun sağlık durumu veya akıbeti ile ilgili hiçbir bilgi paylaşılmadığını belirten Gökgöz, Batı dünyası ve işbirlikçi krallıkların kredi musluklarını açarak darbecileri desteklediklerini belirtti. Mısır'da darbeye karşı direne milyonların iradesinin dünya kamuoyu ve basını tarafından yok sayıldığını da belirten Gökgöz ikiyüzlülüklere de değinerek şu hususların altını çizdi:
“Egemenlerin ve onların Mısırdaki uzantıları olan cuntanın oyunu kardeşlerimizin direnişi ile bozuluyor. Kardeşlerimiz Ramazan ayının bereketli ikliminde adeta tüm dünya Müslümanlarına dayanışma ve direniş örnekliği sergiliyorlar. İftarlarını, sahurlarını ve namazlarını meydanlarda ifa eden kardeşlerimiz, tıpkı Suriye’deki kardeşlerimiz gibi destansı bir direniş sergiliyorlar.
Egemenler Tunus’ta başlayan ve Ortadoğu halklarını saran intifada ateşini söndürmek ve inisiyatifi yeniden diktatörlere vermek istiyorlar. Bunun içinde Suriye, Mısır’daki gelişmeleri ve son olarak Tunus’ta muhalif lidere yapılan suikastı bu çerçevede okumak gerekir. Hatta Türkiye’de Mayıs ayında gerçekleştirilen Gezi eylemliliklerini bu minvalde değerlendirmek gerekir. Seçimle indiremedikleri ve halkların tercih ettikleri yönetimleri etkisiz kılmak için kaos temelli eylemlilikler yapıldı. Ne ilginçtir ki mısır darbesine konu olan benzin, gaz gibi temel ihtiyaç maddeleri yokluğu ve elektrik kesintileri darbenin ardından son buluverdi!
Darbenin ve darbe yönetimini destekleyen başta ABD, İsrail ve Batı dünyasının gerekse de bölgedeki Suud, Birleşik Arap emirlikleri ve körfez ülkelerindeki krallık yönetimlerinin hedefleri gayet net: İslamcıların yönetimlerin başına geçmeleri öncelikli tehdit iken, krallıklar için ise seçimle yönetime katılma sistemleri tehdit oluşturmaktadır. Tüm bunlardan dolayı darbeciler, askeri vesayetler ve diktatörlükler desteklenmekte, Suriye muhalefetine iki yıldır silah yardımı yapacağını iddia eden dünya kamuoyu ise ne insani ve ne hukuki hiçbir adım atmayarak Müslümanların katledilmesine göz yummaktalar!
İşte bu sebeple Mısır, Suriye, Tunus ve tüm Ortadoğu direnişleri ile dayanışmamız kaçınılmazdır. Mısırlı kardeşlerimize ve direnişlerine sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır, Suriyeli kardeşlerimize ve destansı mücadelelerine sahip çıkmak onurumuza, haklarımıza, özgür yarınlarımıza sahip çıkmaktır. Ortadoğu intifadasına sahip çıkıp, zalimlere katillere, işbirlikçilere karşı çıkmak ta Kudüs’e sahip çıkmaktır! Türkiyeli Müslümanlar olarak bizlerin de bugünleri daha aktif tutumlarla takip etmeli, dünya ve ülke genelinde gerçekleşen gelişmeleri basiretlice okuyup tavır belirlemeliyiz.
Gün, dayanışma günüdür! Adeviyye meydanındaki kardeşlerimiz için hem sesimizi yükseltmeli, hem de maddi destek olabilmenin imkânlarını aramalıyız. Mısır’daki darbeye karşı direniş kritik öneme sahip ve tüm dünyada diktatörlüklere karşı verilen İslami ve insani mücadelenin seyri açısından hayati öneme sahip. Çaba bizden, sonuç Rabbimizdendir.”