“İslami Hareketlerde Yöntem ve Yönelim Farklılıkları”
Özgür-Der Beykoz Şubesi'nin düzenlediği aylık seminer programlarının sonuncusu Yılmaz Çakır'ın sunumu ile yapıldı.
Özgür-Der Beykoz Şubesi'nin düzenlediği aylık seminer programlarının sonuncusu Yılmaz Çakır'ın sunumu ile yapıldı. Seminer başlığı: “İslami Hareketlerde Yöntem ve Yönelim Farklılıkları” idi. Yılmaz Çakır sunumuna konunun çerçevesini oluşturan maddeleri hatırlatarak başladı ve şu başlıklara temas edeceğini belirtti:
1-Yöntem-metod tartışmalarının arkaplanı ve bugünü.
2-Kur'an ve Sünnette yöntem ve yönelim.
3-Metodun, akaidin değil; şeriatın konusu olma durumu.
4-İslam Dünyası'nda öne çıkan Sünni ekol içindeki İslami Hareketlerin yöntem anlayışları.
5-Yukarıdaki cümleden olarak İhvan-ı Müslimin, Cemaat-i İslamiyye, Hizb-ut Tahrir'in yöntem algıları.
6-Selefi gruplar ile Sünni El-Kaide örgütünün metod anlayışları.
7-Şiilik özelinde İsna Aşeriyyenin/Caferiliğin İran ve Hizbullah örneğinde ortaya koydukları yaklaşımlar ele alındı.
I) Yöntem tartışmaları Türkiyeli Müslümanların gündemine, daha ziyade Seksen Darbesi ve İran Devrimi akabinde oluşan, gelişen hadiselerle birlikte girmiştir. Dönemin yaygın kullanımlarından olan Rabbani yol, Nebevi metod ve benzerleri hatırlanabilir, diyerek bunlarla ilgili açıklamalarda bulunuldu.
II) Kur'an'da anlatılan muhtelif peygamber kıssalarından Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Süleyman, Hz. Davut, Hz. Yusuf, Hz. Yakup, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in aynı dinin temsilcileri olmakla birlikte izledikleri metod farklılıklarına dikkat çekildi.
III) Bugün dahi tartışılan metod meselesinin akaidin içine dahil edilemeyeceği bu meselenin şeriatın ve ictihadın kapsamında ele alınabileceği işlendi.
IV–V) İslam Dünyası'ndaki en yaygın ve örgütlü Sünni cemaat pratiklerinden bahisle öncelikle İhvan-ı Müslimin'den, Cemaat-i İslami'den, Hizb-ut Tahrir'den ve onların aralarındaki farklılıklardan ve benzeşen yönlerden bahseden konuşmacı örnekler vererek yöntem meselesine değindi. Bu hareketlerin neredeyse dünyadaki bütün İslami hareketleri etkilediğini, şekillendirdiğini söylemenin mümkün olabileceği vurgulandı. Yine yirminci yüzyılın başında ortaya çıkan bu cemaat yapılanmalarının kurucularının hapislerde geçen ve şehadete uzanan ömürlerinin onların arkasından bereketlenerek yaklaşık yüz yıldır devam ettiği dile getirildi. Bunun Allah'ın o çilekeş mücahitlere bir armağanı olduğu söylendi.
VI) Selefilik anlayışının Abbasiler döneminde İmam Ahmed bin Hambel tarafından disiplinize edildiği, tarihi süreç içinde de İbn-i Teymiyye ve sonrasında Abdulvehap tarafından devam ettirildiği belirtildi. Selefiliğin lafızcılığının ve şekilciliğinin gerisinde özellikle yukarıdaki üç ismin dönemlerinde oluşan tevil/yorumlama adı altında zuhur eden anlam buharlaşmalarının ve hurafelerin yaygınlaşmasının önemi zikredildi. Bu sapkınlıklara verilen tepkideki ölçünün kaçırılmasından da bahsedildi. Bugün de karşılaştığımız salt lafızcı ve şekilci tutumların, anlayışların, okumaların ve rivayet kutsamacılığının kökenlerine işaret edildi. Selefiliğin Afganistan Cihadı dolayısıyla oralarda kurduğu ilişkiler ve Sünni Taliban Hareketi ile temaslarından da bahsedilerek El-Kaide ve Taliban münasebetleri anlatıldı.
VII) Son olarak, yöntem ve yönelim meselesinin İslam Dünyasındaki Şiiler nezdindeki yansımalarına değinildi. Şiiliğin İran özelindeki, yaygın on iki imamcılık anlayışı ve bugün geldikleri nokta konuşuldu. Şiiliğin bizatihi tevile ve anlam buharlaşmasına yatkın ve mübalağalı itikadının yaşanılan süreçte pek çok sıkıntıyı da beraberinde getirdiğinden bahsedildi.
Program katılımcıların açıklamaları ve soruları ile sona erdi.
Haber-Fotoğraf: Emine Nur Çakır