Kutsal kitaplar ve mitolojiler kapsamında Hz. Adem
Özgür-Der Başakşehir temsilciliğinin 23-24 sezonu için hazırladığı “Karşılaştırmalı Peygamberler Tarihi” adlı serinin ilki Prof. Dr. Hakan Olgun’un sunumu ve Hz. Adem konusuyla gerçekleştirildi.
Başakşehir Özgür-Der şubesi dernek salonunda aylık yapılacak olan “KARŞILAŞTIRMALI PEYGAMBERLER TARİHİ” üst başlığı ile HZ. ADEM konulu ilk program yapıldı. Ayda birkez yapılacak olan program Hz. İbrahim, Hz.Musa, Hz. İlyas, Hz. Yahya, Hz. İsa ile devam edecek. Peygamberler tarihi, Kutsal kitaplar ve mitolojiler ile karşılaştırmalı yapılacak.
Veysi Selimoğlu Selamlama konuşması ile başlayan programda, Peygamberler tarihinin müminler için öneminden bahsederek, Kur’an’ı Kerim’in farklı yerlerindeve kıssalardan hemen sonra geçen ‘ibret almanız içindir.’ Düşünmezmisiniz?, Akletmezmisiniz?, Yeryüzünde gezip dolaşmazmısınız? Gibi vurguların bugün içinde dersler çıkarmamız gerektiğine ilişkin vurgular olduğu belirtilerek, bunların Esatirul evvelin veya geçmişte kalmış anlatılar olmadığının hatırlatılmasından sonra Hakan Olgun hoca’nın sunumuna geçildi.
Prof. Dr. Hakan Olgun özetle; Konunun başlığından da anlaşılcağı üzere Kur’an kıssalarının Tevrat’ta ve mitolojik anlatılarda nasıl anlatıldığının karşılaştırmasını yaparak, Kur’an’daki anlatım ile Tevrat ve mitolojilerdeki anlatımlar bizi nereye götürüyor, nasıl insan tipleri ve kişilikleri oluşturuyor bunları görmeye çalışacağız. Temel hedefimiz şu; esasen Kur’an kıssaları bir insan tipi oluşturuyor. Oysa Tevrat ve mitolojilerde ise aynı konu, aynı figür olsa bile anlatılarla farklı insan tipi oluşuyor. Mesela Hz. Adem kıssasındaki farklı insan tiplerinin nasıl ortaya çıktığına bakalım.
Hristiyanlıkta çok önemli bir yer olan Hz. Adem kıssasında Hristiyan zihni çok karışık Hıristiyanlıkta ;Hz. Adem kısssası yahudilerin anladığından daha önemlidir. Biliyorsunuz Yahudilerin kutsal metni Tevrat hem Yahudiler hem Hristiyanlar tarafından onanmış bir metindir. Ancak Tevratta anlatılan Hz. Adem kıssası Yahudilerden çok Hristiyanların dinini belirleyen bir kıssa olmuştur. Bu konuda Hristiyanlar müthiş bir teoloji geliştirmiştir. Tevrat’taki anlatıda iyi ve kötüyü bilme ağacı ve ebedi yaşam ağacı diye iki ağaçtan bahsedilirken , Tanrı Hz. Ademe iyi ve kötüyü bilme ağacını yasaklıyor. Ama Hz. Adem ilk günahı işleyerek iyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesinden yiyiyor. İlk günahı kadın işliyor sonra meyveyi eşine veriyor. Burada iki önemli husus var. Birincisi ; Tanrı bilgi ağacını yasaklayıp insandan bilgiyi saklıyor. İkincisi ise ; İlk günahı kadın işliyor. Bundan dolayı Hristiyanlık geleneğinde kadınlar uzun bir süre rahip olarak atanamamıştır. Çünkü Havvanın işlediği günahtan dolayı kadın olumsuz bir figürdür. Ayrıca burada geçen Tanrının ifadeside önemli; ‘’İyi ve kötüyü bilme ağacını yediğiniz için artık bilgiye ulaştınız ve benim gibi oldunuz.’’ diyor. Ancak Tanrı ikinci ağaç olan ölümsüzlük ağacınıda korumaya alıyor. Bu Hristiyanlıkta asli günah doktirinine kaynaklık yapıyor. Bilindiği üzere Hristiyanlıkta her doğan çocuk günahla doğuyor sonra vaftiz ederek temizleniyor. Hristiyan terminolojisi ile ifade etmek gerekirse , insanoğlu cennet ortamında iken Tanrının iradesine muhalefet ettiği için iyi insan olma , hakkın ve hakikatin tarafından olma özelliğini kaybetmiştir. Doğası bozulmuştur. Ahlaki yeteneğini kaybetmiştir. Yani Kur’anda bahsedildiği gibi günah işleyip sonra tövbe edip aklanmıyor. Nesiller boyu her doğan çocuk günahkar doğuyor. Bir örnekle bunu paylaşmak gerekirse ; ‘’Afganistan ve Irak’ta savaşan bir asker anılarında diyor ki ; o kadar çok günah işledim o kadar çocuk öldürdüm ki ama bütün bu yaptıklarımı içimdeki günahkarlık duygusu motive etti. Çünkü ben iyi olanı yapamam. Ben Tanrı tarafından fıtratı kötülük yapmaya yönelik olarak dünyaya geldim. Adem’in günahını içimde barındırıyotum. İyi ve ahlaki olanı yapma yeteneğim yok. ‘’ diyor. Yani Hrisityan doktrinindeki asli günah bir kutsal haline gelmiştir ve böylece bir insan tipi oluşmuştur. Hristiyan inancına göre insanın fıtratı bozulduğu için ve bunu düzeltmek mümkün olmadığı için Tanrı Hz. İsa’yı gönderiyor. Hz. İsa çarmıha gerilerek Hz. Adem’in günahının bedelini ödüyor. Bu şekilde bütün insanlık adına bedel ödüyor. İşte bu anlayış farklı bir insan tipi oluşturuyor. Bugün Gazzede daha önce farklı yerlerde işlenen katliamlar , zulümler bu şekilde kutsal kitap veya mitolojilerle üretilen hikayelerden oluşan insan tipleri eliyle yapılıyor. Ahlaki temel bozuk olunca ve bir düşünceye yaslanarak iyilik yapma yeteneği kaybolmuş kötülük yapacak şekilde yaratılmışlığa inanılınca bu şekilde ahlaksız insan tipleri oluşuyor. Dünya tarihi bu anlayışın tezahürleri ile doludur. Dünyada sözde insanlık adına oluşturulan bir çok kurum ve kuruluş ve beyannameler bu tasavvurlara ait insanlar tarafından yöntilmiş maalesef. Batı zihni heran günaha meyledecek bir tasavvur ile işliyor. Çünkü temelinde yaradılış gereği günaha meyilli olma anlayışı yatıyor. Bugün Gazzede işlenen cinayetlerde ‘’ Tanrı tarafından seçilmiş bir insan ‘’ doktrini yatıyor. Batının buna desteği ise bu insanlık suçuna destek vermesi bu teolojik alt yapının tezahürüdür. Fende , bilimde , teknolojide ilerlemiş batı aynı zamanda ben katlederek günahta işleyebilirim zihniyetine sahiptir. Ben böyle yaratılmışım anlayışı vardır. Batının gözünde müslümanlık ise güdülmesi gereken bir güruh olarak gözüküyor.Modern dünyada din Hristiyan telakkisi üzerine inşa ediliyor. Mitolojilerde de promethenin , Zeustan ateşi çalması aslında insanın bilgiyi çalması olarak anlatılıyor. Yani insan bilgiyi çalarak günah işliyor. Burada da aynı şekilde günahkar insan doktrini vardır.
Yine Hz. Adem kıssasından devam edersek mimesis diye bir kavram vardır. Mimesis öykünmek taklit etmek demektir. Adem ile Havva Tanrıyı taklit ettiler Tanrıya öykündüler demektir. Tanrı bilgi ağacını kendisine saklamıştı onlar da Tanrı gibi olmak için bu bilgi ağacından yediler. Fakat sonuçta yerüzüne inerek orada bir medeniyet kurdular anlayışı var. Yine aynı anlayış mitolojik Remus – Romülüs kavgasında var. Romülüs günah işleyerek Remus’u öldürüyor ama sonra Roma şehrini kuruyor. Yani günahtan sonra medeniyet kurulur anlayışı burada da var. Yine Hz. Adem kıssası ile devam edersek Tevratta bilgi ağacından yemekle Tanrı gibi oldunuz deniliyordu. Bugün Irakta ve Afganistanda , Gazzede yapılan katliam ve vahşetlerin altında bu anlayış yatıyor. Yoksa oralara özgürlük götürme işin bahanesi. Asıl mesele Tanrı gibi olma Tanrıya öykünme anlayışıdır.
Oysa Kur’anda bu bilgi ağacı kavramının tersine ‘’mümeyyiz’’ kavramı vardır. İyiyi kötüyü birbirinden ayırma yeteneğidir. Akletmeye vurgu yapar. Tevrat ve mitolojilerin tersine Allah Kur’anda ilk emir olarak ‘’Oku ! ’’ diyor. Allah bilgiyi saklamak yerine bilgiye ulaşmayı tavsiye ediyor. Akletmez misiniz? Düşünmez misiniz? Diyerek insanoğlunun aklını kullanmasını tavsiye ediyor.
Program soru ve cevap kısmı ile devam etti.
Programın tamamını izlemek isteyenler için: