1979 İran - 2021 ve Afganistan rejim değişiklikleri
Özgür-Der Başakşehir Temsilciliği yeni dönem programlarına Hamza Türkmen’in anlatımıyla başladı.
Program pandemiden sonra ilk yüz yüze etkinlik olması bakımından dikkat çekti. Etkinlik aynı zamanda Özgür-Der youtube kanalından canlı olarak yayınlandı.
Hamza Türkmen tarihi kökenleriyle güncel meselelerimiz üst başlığı altında bu dönem anlatacağı konuların ilkinde 1979 İran ve 2021 Afganistan rejim değişimleri süreçlerini ele aldı. Konuşmasının ana mihverini hayatın her alanında vahiy merkezli bir anlayış olması gerekliliği üzerine kuran Türkmen, bu sürecin doğal bir sonucu olarak şura, emanetin eline verilmesi ve ululemr heyeti veya meclisinin gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.Ancak Müslümanların, tarihsel süreçte vahiy merkezli anlayışı uygulama nimetini kaybedince sömürgeci emperyalist Batı sistemine mağlup olduğunu ifade Türkmen Batılı liberal, faşist ve sosyalist güçlerin de oluruyla coğrafyalarında cumhuriyet, krallık, şahlık, emirlik, sultanlık adları altında vesayetçi ve işbirlikçi ulusal/milli devletler kurulduğunu belirtti. Türkmen bu işbirlikçi ve vesayetçi yönetimlerden kurtulmak için Müslümanların bazı yollar denendiğini anlattı. Türkmen bu yolları şu şekilde ifade etti:
A) Birinci yol: Sistem içi iktidar gücünü ele geçirerek siyasi ve hukuki özgürlüğe yönelmeye çalışmak. Suudi Arabistan’da 1964-1975 yılları arasında krallık yapan Faysal bin Abdülaziz ve 2000’li yılların ilk on yılında Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın değişim hamleleri buna örnek verilebilir. Sistem içinde serbesti ve kurtuluş kanalları açma çalışmaları oldukça önemiydi ancak bu model süreç içinde tıkandı.
B) İkinci yol: 1979 İran Devrimi ve 2021 Afganistan Taliban Direnişinin ülke inde gerçekleştirdiği kitlesel ve fiili mücadele ile müstevlileri kaçırması ve işbirlikçi rejimleri yıkması.
C) Üçüncü yol: 2010 yılının sonunda Tunus’ta başlayan Ortadoğu intifadaları/Arap Baharı. Bu hareket yakaladığı kitlesel desteğe rağmen fiili sonuç itibarıyla başarısız oldu. Bu hareket hem diktatörlük rejimlerini yıkmaya hem de global sistem içinde alan açmaya çalışmıştı
D) Dördüncü yol: Hilafetin ilan edilmesiyle işlerin hal yoluna gireceğini düşünen küresel cihad yanlısı el-Kaide sonrasında da IŞİD tarzı şiddete dayanan yaklaşımlar ile acilci beklentiler oluşturan Hizbutahrir’in barışçıl yaklaşımları.
Hamza Türkmen konuşmasının devamında 1979 İran ve 2021 Afganistan’daki rejim değişikliklerini mukayeseli olarak 7 maddede anlattı.
1) Taliban, 2021 tarihinde sağlanan bağımsızlıktan sonra kökü dış ilişkilere dayanan bazı marjinal kalkışma hareketlerine rağmen kabileci çekişmeleri aşan bir öncülük ve kapsayıcılık oluşturmuştur. 1979 İran Devrimi sırasında ise devrimin ideolojik bileşenleri arasında bir mutabakat oluşturmak yerine kanlı bir rekabet olmuştur.
2) 1979 İran Devrimi Resulullah’ın (s.a.v) ilk İslam Devriminden sonra kopuk tarih anlayışı içerisinde kendini İkinci İslam Devrimi olarak ilan eden abartılar taşımıştı. Tüm İslami hareketlere model olduklarını sürekli işlemişlerdi. Afganistan direnişi ise zaferini abartmadı. Kendilerini bir model olarak sunmadılar.
3) Afganistan’da tüm imkansızlıklara rağmen kazanılan görkemli zafer halkı Müslim olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de modernist veya dindar garbzedeler tarafından komployla izah edildi. Komplocu yaklaşıma göre A.B.D aslında taktik geri çekilme yapmıştı. Aynı komplocu izahlar İran Devrimi döneminde de sağcı-muhafazakar ve mukaddesatçı kesimin önde gelenleri tarafından yapılmıştı.
4) Taliban, Afganistan ulus ifadesini içselleştirmezken İran’da Devrimden sonra biat edilmesi beklenen devlet İslami ve ulusal olarak takdim edilmişti.
5) Taliban Kabil’i ele geçirdikten sonra 42 yıllık savaşın bittiğini ama asıl imtihanın şimdi başladığını ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve problemlerini çözüp onlara hizmet etmekle sorumlu olduklarını ilan etti. Bu tarz açıklamalar Resulullah’ın (sav) açıklamalarını hatırlatıyor ve ıslah ve tecdid konusuna açık olacaklarını gösteriyordu. Bu açıklama daha önceden hazırlanmış istişari bir çalışmayı çağrıştırıyordu. İran Devriminde ise sonraki safhayla ilgili önceden yapılmış istişari bir hazırlığın olmadığı intikamcı yaklaşım ve beyanlardan anlaşılıyordu.
6) İran Devrimi başarısından sonra şeriatın uygulanması çabalarında tesettür ve zina suçu ile ilgili tedriciliği gözeten değil cezalandırmayı önceleyen arkaik bir tutum öne çıkmıştı. Afganistan’daki rejim değişiminde ise bugüne kadar ki kamuoyuna yansıyan bilgilere göre tesettür konusunda olsun uygulama açısından örfi yaklaşımların tedrici olarak elden geçirilip islah edileceği izlenimi belirginleşmektedir.
7) İran’da Cumhuriyet ile birlikte tek yetkili rehberiyet –imamet varken Afganistan’da emirlik ve şura mekanizması gündeme getirildi.
Hamza Türkmen konuşmasını Tunus’a yaptıkları ziyaretteki görüşmelerden bir hatırasını anlatarak sonlandırdı:
Tunus pratiğinde vesayet iktidarı devrildikten sonra takip edilecek yol hususunda “sünnetullah”ı yakalama çabasındaki Nahda Teşkilatlanma Başkanı Amr el-Üreyd’in yaklaşımlarındaki hikmet, devrim ve direniş süreçleriyle elde edilen başarının yönetimi konusunda oldukça öğreticiydi:
“Devrim diktatörü veya vesayeti devirmenin bir aracıdır. Ama asıl görev ve yük devrimden sonra İslami değerlerden uzaklaşan veya gelenekçi yaşam tarzını nasslaştıran kitlelerin nasıl ıslah edileceği ve toplumun merhale merhale ıslahının ve İslamlaştırılmasının nasıl sağlanacağı konusunda toplanmaktadır.”
İslami hareketlerin Müslüman kitleleri Vahiy Ümmeti diriliğine ulaştıracak ödevi yerine getirmeden yapacakları aceleci hamleleri, depremlerin yaşandığı fiziki bir kuşakta kum sahili üzerine buna inşa etme tedbirsizliği olarak değerlendirilmelidir.