“Modern Aileden Müslüman Aileye Geçiş’’
Bartın Özgür-Der 2012-2013 dönemi etkinlikleri ve konferanslarının sonuna gelindi.
Bu hafta Bartınlıların konuğu “Modern Aileden Müslüman Aileye Geçiş’’ konusuyla Hülya Şekerci hanımefendiydi.
Konuşmacı konuyla ilgili şunları ifade etti;
Geleneksel aile yapısıyla ilgili değerlendirmeler genellikle modern tanımlar ve anlayışlar üzerinden yapılıyor. Allahu Teala bizlerden vasat ümmet olmamızı istiyor. Bizler vasat ümmet, vasat aile bireyleri olmalıyız ve Müslüman aile modelleri oluşturmalıyız. Hatalarına rağmen geleneksel aile yapısının toplumdaki yaygınlığı ve doğallığını dikkate alarak bu aile yapısı üzerinde duralım ve bu aile yapısının olumlu olumsuz etkileşimlerini konusalım. Bu aile yapısı bugün tv ve medyadan olumsuz etkilenmekte, geçmişte bu aile yapısında doğal bir hiyerarşi vardı, modernizmin etkisini artırmasıyla birlikte aile yapısı bozulmaya başladı. Aileler, evler küçüldü, aile mefhumu o kadar dejenere oldu ki büyük şehirlerde insanlar artık kafelerde buluşuyorlar. Evler otele dönmüş, bireycilik ön plana geçerek bireylerin birbirlerini denetleme mekanizması kalkmış durumda. Önceleri bu meskenlerde mahremiyet (İslami adap kuralları ) geçerliydi. Geleneksel ailede çocuk kontrol altında ve biraz da baskı altındadır ama modern toplumdaysa ebeveynler ve çocuklar bireycileşmeden nasibini almış durumdadırlar mesela yaşlılar çok kolay dışlanır aile bireyleri birbirlerine yabancılaşıverirler. Bu gün batıda, öldüğü günler sonra anlaşılan yaşlıların olması ne kadar manidar. Modern aile çocukları keşfetti, konuyla ilgili bir çok kitaplar ve çalışmalar yapılıyor. Çocuk ailenin ilgi odağında, en tepede bir konuma sahip, önceleri baskı altındaydı ama şimdi olamayacak kadar üstte. Tüm bunların İslamiliğinin tartışılması gerekiyor, hakeza kadının da dönüştürülmesi söz konusu, eşit olmak adına kadın ekonominin zor koşullarına mahkum ediliyor bir nevi köleleştiriliyor. Modern ailede çocuk kadının üzerinde, geleneksel ailede çocuk eğitimini aile büyükleri üsleniyorlardı ve aile içi doğallığın içerisinde öğrenim gerçekleşiyordu, oysa modern dönemlerle birlikte okul eğitimi öne geçti. Bugün Müslümanlar modern aile yapılarından etkileniyorlar, hayata Kuran penceresinden bakan, namaz kılan yaptıklarını ibadet bilinciyle yerine getiren insanlar olarak bunun çözüm yollarını bulmalıyız. Nuh (as) a ailesi için onlar senin ailenden değildir hitabı kriterimiz olmalıdır. İslam algısında aile kan bağından ziyade İslam bağı üzerine kuruludur, bizim ailemiz de o zeminin üzerinde küçük bir ailedir. Kuran aileyi fıtri bir şekilde tanımlıyor ve sevgi /ülfet hasletleri üzerine bina ediyor. Rum suresi 21’de Rabbimiz ‘’Kaynaşmanız için sizlere eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi O’nun ayetlerindendir.’’ buyuruyor. Şöyle düşünelim, birbirlerini tanımayan insanlar evlendikten sonra aralarında öyle bir ülfet meydana geliyor ki bu bir rahmet ve lutufa dönüşüyor. Modern işleyişte kanunlara bağlanmış ailenin yönetimi ne kadar zor, ama İslamın önerdiği merhamet üzerinde kurulu yönetim tabiatımıza uygun işleyişe sahip. İstişare bir o kadar önemli, Rasulullah’a ehline danış deniyor, İslami ailede istişare emredilen bir husus. Bedir’i, Uhud’u hatırlayalım, hepsinde istişare öne çıkıyor, Hudeybiye şartlarının zorluğu içerisinde, Rasululllah (as), eşi Ümmü Seleme’ye danışıyor o ‘’sen kurbanını kes, ihramdan çık’’ diyor ve bu kararlarını Allah Teala onaylıyor. Eşler arasında erkeğin ‘kavvam’ durumunu ele alalım; Nisa Suresi 34.ayette ‘’Erricalu kavvamune alennisa, Erkeğin kadınlar üzerindeki üstünlüğünden bahsediliyor bu erkeğin yöneticilikte ve rızık temininde önde olması konusudur ve yaratılıştan gelen bir özelliktir. Buradaki fıtri vurguyu feministler anlamıyorlar, oysa Müslüman eşler bu hususu gerek istişareden gerek iç dayanışmadan yalıtarak icra etmiyorlar ki, seküler bakışaçısı bu meseleye eşitlikçi bakıyor ama adalet ve fıtrat dengesini ıskalıyor. Yöneticilikteki kavvam konusunda İslamın ortaya koyduğu uygulama biçiminde sorun yok, doğal ve adalet üzerinde bir hiyerarşi sözkonusu. Zaten işlerin icrasında itaat şarttır aksi takdirde sevk, idare konusunu yürütmek mümkün olmaz. Taha Suresi 132. ayette ’’Ailene namazı emret kendin de onun güçlüklerine dayan, sonuç takva sahiplerinindir’’deniyor. Aile reisi ailesine karşı sorumluluk taşıyan ve bunun hesabını verecek olan kimsedir. Tahrim Suresi 6.ayette ‘’Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun’’ ,Abese Suresi 34,36.ayette ‘’Aile reisinin mahşerde çocuklarından aile yakınlarından kaçacağı’’ vurgusu yapılıyor. Ankebut Suresi 45 . ayette ‘’Namaz kötülükten alıkoyar’’ buyuruluyor, ibadi süreklilik içerisinde namaz, kişiyi, ailesini evini koruma altına alıyor, evler mescidlere dönüşüyor. Tv den internet etkileşimlerinden çocuklarımızı korumamız şart, bunu başarmak biraz zor ama birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye ederek bunu yapabiliriz. Toplumsal eğitimde çocuğu çok abartılı bir konuma yerleştirmemeliyiz, ana babalar olarak görevimiz kendi ana babalarımıza da saygıda kusur etmemeyi kapsıyor, İsra Suresi’nin ayetlerini hatırlayalım, birlikteliğimizin tamamında dengeli bir ilişki içerisinde olmalıyız, aslolan adanmış Müslümanlar olmaya çalışmamız ufak şeyleri büyütmeden adam gibi Müslüman olmaya çalışmamız gerekiyor.Adanmışlık; İmranın eşi ‘’Ey Rabbim karnımdaki çocuğu sana adadım’’diyor, kız olunca ‘’Onu yine adadım, kabul et Rabbim’’diyor, Allahu Teala adağını kabul ediyor,bu bilinç içerisinde çocuklarımıza namazı tavsiye ederken onları işin içine katarak misyon sahibi olmalarını sağlayarak mesela ona ‘namaz kıl’ yerine ‘arkadaşlarından kaçını namaza başlatacaksın’ dememiz daha etkili. Adanmışlığımızı ve toplumsal sorumluluğumuzu bütünleştirmemiz gerekiyor. Lokman Suresi 13-19 da‘’Yavrucuğum Allah’a ortak koşma şirk en büyük zulümdür, biz insana ana babasına iyi davranmasını tavsiye ettik, anası onu sıkıntılara katlanarak taşıdı, sütten ayrılması iki yıldır, önce bana sonra anne babana teşekkür et, hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin ardına düşme, onlar seni şirke zorlarlarsa onlara itaat etme, ama onlara (ana babana) hürmetkarlığını sürdür (onların gönlünü al), sen müminlerin yoluna uy, yavrucuğum yaptığın iş hardal büyüklüğünde de olsa bir kayanın içinde veya göklerin derinliğinde de olsa Allah onu sizin karşınıza getirecektir, yavrucuğum, namazını kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındırmaya çalış, yaşadıklarına sabret, insanları küçümseme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, Allah kendini beğenenleri asla sevmez, yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, unutma seslerin en çirkini eşek sesidir…’’ Kurani bilinç çerçevesinde bizlere, çocuklarımıza eğitimde mütevazi olmamız öğretiliyor, oysa diğer eğitim metodlarında megaloman eğilimli çocuk eğitimi veriliyor. İslami kardeşliği, paylaşmayı, şahidliği, aileyi, evlat sahibi olmayı, tüm adanmışlığı kavrayanlardan olmamız dileğiyle…