‘’Kitlesel Dönüşümde Aşamalar ve 15 Temmuz Direnişi’’
Bartın Özgür-Der'de Hamza Türkmen ‘’Kitlesel Dönüşümde Aşamalar ve 15 Temmuz Direnişi’’ başlıklı bir seminer sundu.
Bartın Özgür'der 2016-17 seminer etkinliğine başladı. Hamza Türkmen'in konuşmacı olduğu ''Kitlesel Dönüşümde Aşamalar ve 15 Temmuz Direnişi'' konulu seminer sunumunda Türkmen kısaca şunlara değindi;
Değerli kardeşlerim. Yaşadığımız olayları fıkhetmek için olayları sebepleri ve çıkarılacak dersler yönünden ele almamız gerekiyor. 15 Temmuz gecesi ve sonrasında direniş sürecinde önemli ve eğitici olaylara şahidlik ettik. Şimdi payımıza ve Müslümanlar olarak çıkartacağımız derslere odaklandık, zira fıkhedeceğiz ve kulluk yönelimimizi sağlamlaştıracağız.
15 Temmuz darbe girişiminin aktörlerinin en önünde batıni takıyyeci bir din anlayışına sahipgülenist kadrolar yer almaktaydı. Şantajcı zalim ahlaksız bu gurühkoç başıoalrak kullanıldı. Onlara ve yandaşlarına hep birlikte direndik ve Allah'ın izniyle yenildiler.
İlk elde tutuklanan 149 tane general ve üst rütbeli subaylar vardı. Bunların hepsi Fetöcü değildi. Önemli bir kısmı TSK içindeki Natocu ve Amerikancılardı. Bu şahısların önemli bölümü Kemalist darbe geleneğinden geliyorlardı. Yine o dönem darbeyle ilgili üst akıldan bahsedildi. Kimdi bunlar? Bunlar Ümmet Coğrafyasındaki ''İslami Uyanışı'' önlemeye çalışan, Mısır'daki darbeye darbe demeyen küresel kapitalist Batı, Abdve yeni kapitalist bloktu.
Bu darbeyle hedeflenen Ümmeti İslam'ın vatanlarından olan Anadolu'nun Türkiye topraklarıydı. Kısaca bizim iç ve dış vesayetten kurtulma irademiz hedef alınmıştı. Ümmeti Muhammedin gelecek ufkunu karartmak ve aramızdaki kardeşliğiyok etmek ve Erdoğan iradesi alaşağı edilmek istenmişti.
Meydanlara ilk çıkan 28 şubatdireniş ruhunu taşıyan kitleydi. Ülke maslahatını, namusunu, çocuklarının geleceğini savunan adeta ölümüne sokağa çıkan mümin insanlardı. Ve bir diğer kitle de Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmeyiz diyen Erdoğan iradesiyle yetişmesi hedeflenmiş ve onun çağrısıylasokakalara çıkan; ezanlarla, selalarla meydanları dolduran kilelerdi. O gece izzetimizi korumak için eller semaya kaldırılmıştı. Yine tüm İslam alemi bizler için dua ediyordu. Ümmet coğrafyasının kalesi düşmemeliydi.
Darbenin şakşakçıları, İstanbul'da lüks semtlerde yaşayanlar, Diyarbakır'da Hdp'cilerhülasa şımarık çocuklar sokağa çıkanları engellemey çalışmışlar ve CHP il ilçe teşkilatlarından kimseyi sokağa çağırmamıştı. Gece ilerleyince darbe kırılınca bu kitle evlerine çekildi. Sela okuduğu için müezzinlere saldıranlar şort giydiği için tekmelenen kız kadar gündem olamadılar. Bu direnişin istikametini çalmaya çalışan eski Kemalistler ısrarla gündeme çıkarılmaya çalışıldılar. Oysa bu İslam düşmanı kesim bütün suçu Müslümanlara yıkmaya çalışıyordu.
28 Şubat sendromunu aşamayan liberal eğilim sahibi birileri ekranlara çıkıpinsanlara meydanlarda tekbir getirmemeyi söylüyorlardı. Oysa 15 Temmuzla Kemalizme rağmen ümmetçi dirilişi destekleyen Erdoğan iradesi devirmek hedeflenmişti.
Batınive her türlü Kuranla çelişen malum örgütün din anlayışı yanlışı, münkeri çoğaltmış ve ifsat olarak karşımıza çıkmıştır. Bu kesim kendi içinde hak çalmayı, yalanı, şimdi darbeyi nasıl meşrulaştırmış hepimiz gördük. Şimdi yanlış anlayışlar yerine gerçek dinimizi, kaynağı,Rasulullah'ınakaid kitabı Kuranı Mübini odağa yerleştirmek; hayatımızı yeniden ona göre ve içinde yaşadığımız toplumla ıslah olmak zorundayız.Gavsçı, kutupçu,mehdici din anlayışı yerine hakikatın kaynağı, hayatımızı aydınlığıyla selamete kavuşturacak yüce Rabbimizin kitabıyla yolumuzu belirlemek zorundayız. Hak açık ve mutlak olarak ortadaysa batıl yerle yeksan olmak zorunda.
Çevremizde bu yanlış itikad ve din anlayışı içindekileri uyarmak, onlardaki yanlışları gidermek için;Rasulullah'ın(s) ve sahabesi gibi Kuran'ın yoluna bu kitleleri avdet ettirmek görevimiz var. Bunun için kendimizi Kuran'la eğitmek, Rasul(s) hayatındaki örnekliği yeniden günümüzle irtibatlandırmak şarttır. Biz yanlış gidişata, batıla tavır almazsak bunların biri gider öbürü gelir ve aynı yanlış teamül üzere devam etmiş olur.
Kuran hayata müdahale eden bir kitaptır. Bu müdahalede merhaleyi gözeteceğiz. Kaybedileni yani din nimetini yeniden hak kazanabilmek için toplumsal değişim yasalarını kavrayıp hayata geçirmeyi vazife bileceğiz.
Bazıları işin vebalini cemaat ve ümmet iradesine çıkarmaya çalıştılar. Allah tüm müminlerin yaşayan şehidler olmalarını istiyor. Bizleri hayırlarda yarışan, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran ümmet olmamızı emrediyor. Fatiha'da söz verdiğimiz 'biz' olmak 'ümmet' olmanın gereklerini yerine getirmeliyiz. Ümmet olmak, cemaat olmak ve konumumuzu yeniden Kuranın hükümleriyle tetkik etmek düzene koymak değişimin ve kulluğumuzun önceliğidir.
Rabbimiz bizi dini üzerinde ayakları sabit olanlardan ve 'Muhammedi Ümmetin' dirilişinde yeniden ümran günlerine kavuşma arzusunda kalplerimizi birleştirsin ve bizleri hayırlarda yarışan, 'İslam Toplumu, Kuran Nesli' olmayı hak eden kullarından eylesin.