‘İslamı Anlamada Kur’an ve Tefsir Usulü’
Bartın Özgür-Der’in bu haftaki konuğu Hamza Türkmen’di.
Bartın Özgür-Der'in bu haftaki konuğu Hamza Türkmen'di. 'İslamı Anlamada Kur'an ve Tefsir Usulü' konulu seminerde Hamza Türkmen şunları ifade etti;
Bizim Kuran'la irtibatımız anamızdan babamızdan, içinde yaşadığımız toplumdan geliyor. 'Uzaktan koşarak gelen adam' vahyin mesajını anlıyor ve ilkin kendi hayatını Allah Teala'nın istediği şekle dönüştürmeye sonra topluma karşı şahidlik görevine yöneliyor. İçinde yaşadığımız toplumda herkes İslam'ın temel bilgi kaynağının Allah'ın bize ilettiği kitap yani Kuran Kerim olduğunu biliyor. Toplum büyük oranda dindar eğilimler taşıyor, Kuran toplumun en rağbet ettiği değerlilikte ama içeriğinin ne olduğu merak edilmiyor büyük oranda kitapla bağ kopmuş. Bir hadiste şöyle deniliyor; 'Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar sonra anası babası onu Yahudi veya Mecusi yapar veya (bildiği/zaaflarla dolu) İslam anlayışına sokar' çoğunluğun uygulamasına bakarsak buna atalar dini de diyebiliriz. Elimizde bir kitap tutuyoruz, ama onun ruhundan epey uzaklaşmışız. Kuran'da ne anlatılıyor, hangi hususlar anlatılıyor? Nisa Suresi 82'de 'Kur'an'ı tedebbür etmiyorlar mı? Eğer Allah'tan başkası tarafından olsaydı, onun içinde çok çelişkiler bulurlardı.' deniyor. Allah Teala Kuran'ı 'alın inanın' demiyor, 'tahkik edin' diyor. İnsan sözü mü Allah sözü mü? Arapça indirilen bir Kitap. Arapça bilmiyorsun ama arapça bir kitap hakkında nasıl konuşacaksın? Ben Kuran'dan mükellef miyim değil miyim ? Ahkaf Suresi 10'da 'De ki: "Ne dersiniz, eğer bu Kur'an Allah tarafından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz, bununla birlikte İsrailoğullarına gönderilen bir şahit (Musa s) de onun bir benzerine tanık olmuş inanmışken siz hala büyüklük taslamaya devam mı ediyorsunuz? Şüphesiz ki, Allah zalim bir topluluğu doğru yola iletmez." deniyor. Kuran'dan önce iman ve rahmet olarak indirilen Musa'nın (s) kitabı var diyor Rabbimiz. Bu öncekini tasdik eden Arapça/mübin bir kitaptır, zulmedenlere uyarı muslihlere de müjdedir. Kuran'a taklidi olarak inanmışım ama hidayet yolunu gösteren bu kitabı öğrenmek istiyorum; ıslah eden, insanları iyiliğe sevkeden, kötülükten uzaklaştıran, hayırlarda yarışan bilinçli bir adam olmak için bir nevi merak ediyorum, hanif bir tutumla, fıtri olanı arıyorum.
Tahkik ediyorum, inanılması gereken konuda katıksız Mümin tavrıyla benden isteneni yerine getiriyorum. Adeta Mekke'de yaşıyorum Müddessir Suresinde gördüğümüz 'Onun üzerinde on dokuz vardır' ayeti karşısında Rabbimin beni sınadığını kavrıyor ve içtenlikle inanarak, imanımı artırmak için cehdediyorum. Vahyin muhatapları tek tip değil. Rasulullah (s) döneminde Kuran farklı anlayışa sahip insanlar tarafından da anlaşılması için onlara sesleniyor, ayrım yapmıyor. Rad Suresinde 'Öldükten sonra dirilecek miyiz? Müşrik itiraz ediyor, Rum 15' te 'Başka bir Kuran getir veya bunu değiştir' diyor, ondan hazzetmiyor, Duhan Suresi 57-58-59'da '(Bu Kuran sana) Rabbinden bir lütuf olarak (indirilmiştir). İşte büyük kurtuluş budur. Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Bekle; onlar da beklemektedirler.' deniyor. Biz Kuran'ı kolay anlaşılır kıldık ki insanlar düşünüp ondan ders alsınlar. Rabbimiz insanların dilinde kolaylaştırılmış bir kitap gönderiyor, büyük uzmanların, ruhbanların ihtiyaç duyduğu veya onların inhisarına bir kitap göndermiyor, mübin anlaşılır bir kitap, muhatapların diliyle kolaylaştılmış ki bundan ders alsınlar. Ahkaf Suresinde zikredilen, Kuran'ın Musa'ya verilen kitapla onaylanması örneğinde olduğu gibi, o dönem önde gelen Ahbari takımı bir sürü bilgi biliyorlar ama bildiklerini eyleme dönüştürmüyorlar, yaşamıyorlar sadece konuşuyorlar. Rabbimiz onları kitap yüklü eşeklere benzetiyor. Amr b. As Mekke'nin fethinden hemen önce Müslüman olmuş. Akıllı,dile manaya hakim birisi, Amr b. As'a soruyorlar ' Sen bizim akıllılarımızdandın, Kuran'da bize tefekkür etmez misiniz diye soruluyor bunu o zaman sen de duyuyordun niçin Müslüman olmadın, anlamıyor muydun? Amr diyor ki anladım hem de çok iyi anladım ama eğer Müslüman olsaydım statüm, malım bir çok şeyim zail olacaktı, kendimi korumak için Müslüman olmadım. Yani Kuran'ın anlaşılma sorunu yaşanmamış.
Kuran tüm insanlığa inzal olmuş bir kitap. Onun anlaşılması konusunu Rasulullah (s) döneminden ele almaya çalışalım. Rasulullah (s) Mekke'nin önde gelenlerinin çocuklarını Habeşistan'a gönderiyor, Habeş halkının dili Habeşçe, Müslümanlar Habeşistan'ın kralına Meryem Suresi'nden ayetler okuyorlar ve onların okuduklarını anlaması için onların diline okunan bölümler terceme ediliyor. Rasulullah (s) döneminde İran'a, Mısır'a, Bizans'a davet mektupları gönderiliyor bu mektuplar onlara onların anlayacağı dile çevrilerek gönderiliyor. Allah'ın ayetlerini anlasınlar ve Müslüman olsunlar diye. Müslümanlar İslam'ı Kuzey Afrika'ya götürüyorlar, oralar İslam oluyor Kuran onların diline tercüme ediliyor, anlıyorlar ve Müslüman oluyorlar. Yani anlam/tahkik ilişkisi öncelikli mesele.
Dilde zaman içinde aslından uzaklaşma veya farklı anlam kaymaları olabiliyor. Hucurat Suresi'nde geçen 'şuub' terimine 'ulus' anlamı verilmiş bu doğru değil doğrusu 'topluluklar' olacak yani güncel kullanımda Kuran'da geçen bu terim daha modern anlamda kullanılmaya başlanmış. Anlama konusunda bütüncül olarak bakılmazsa bu tür farklılıklar oluşabiliyor. Aslında sorun Arapça bilen bilmeyen ama Kuran'daki anlamı kavramaya çalışan her kesin sorunu. Islah kelimesi de böyle, bu kelimeye ısrarla uzlaşma anlamı veriliyor halbuki Kuran'da bu kelime köklü değişim, bir şeyi iyisiyle değiştirme, vahiyden kopanı vahiyle buluşturma anlamlarına geliyor.Kuran meallerini okuduğumuzda ana hatlarıyla malumat sahibi oluruz ama derin anlayışa erişmek için sembollerin, mecazın, kapalı lafızların kavranması gerekiyor. Bunun içinde usul gerekiyor.
Allahu Teala Ali İmran Suresi 79 da 'talim edip ders almaktan' bahsediyor. Kurana göre talimi bilgi öğrenilmiş hayatın içerisinde kavranan 'tatbiki' bilgidir. Kitabı gereği gibi okuyanlar, onlar gereği gibi iman ederler. Kuran zulümattan aydınlığa çıkartmak için inzal olmuş bir kitap. Zan, gıybet, yalan, hilekarlık gibi fahşa alışkanlıkları denetlemek hayatı düzene koymak için inzal olmuş bir kitap. Kuran insanların hayatını ıslah ederek düzene koyacak bir kitap.
Siyasal sapmalar başlayınca iki ekol doğdu. Rivayet ekolü, dirayet ekolü. Dirayet ekolü Ebu Hanife'nin İbn Mesud'un tarzı. Onlar kendilerine ulaşan rivayetlerin metnini tutarlı mı diye Kuran'ın bütünlüğüne göre sorgulayan ekol. Rivayet ekolü muhaddislerin, bir çok mezhebin içinde bulunduğu tarz. Onlar rivayetlerin senet tenkidini esas alıyorlar manasının doğruluğunun tetkikini esas almıyorlar. Kuran'ı herkes anlamaz formu için Tirmizi, İbn Hanbel'den bir hadisi öne sürüyorlar; 'Tok karınlı koltuğuna yaslanıp size Kuran ayetleri yeterlidir, Kuran size neyi helal kılıyorsa alın ,neyi haram kılıyorsa reddedin haberiniz olsun bana Kuran ve bir misli verilmiştir.'
Kuran yaşamak için inzal olmuş bir kitap. Tabi ki onu anlamak için uğraşacağız. Kriterimiz Ali İmran Suresi'nde 'Kuran'ın bir kısmı muhkemdir bunlar Kuran'ın anasıdır, diğer kısmı ise müteşabihtir ancak kalplerinde eğrilik olanlar fitne aramak veya onun yorumuna öncelik tanımak için müteşabihe uyarlar buyuruluyor'. Oysa müteşabihin tam anlamını yalnız Allah bilir. Kuran'ın tümü anlaşılabilir 'mübin' bir kitaptır. Müteşabihler ise bize yaratılışın öncesi, kıyamet ve ahiret konularında benzetmelerle anlatılıyor. Bunlar bizim idrak edebileceğimiz konular dışında olduğu için anlatmak teknikleriyle çağrışımlar yapabiliyoruz. Bu konuları ancak ucundan ve ana hatlarıyla kavrayabiliriz. Fakat müteşabih ayetleri anlarken onlara vereceğimiz anlam, onlar hakkında yapacağımız yorumların hiçbirisi muhkem ayetlerle çelişmemelidir. Rabbimizin kitabı, tetkik, tahkik, fıkıh, hayat ve ahirete iman. Nisa Suresi 136 'Ey iman edenler! Yeniden Allah'a, Rasulüne, Kitaba, kitaplara iman ediniz!' Allah'ın selamı Müminlerin üzerinize olsun.