Bartın’da Şah Veliyullah Dehlevi Konuşuldu
Bartın Özgür-Der Temsilciliği’nin düzenliği programda Şah Veliyullah Dehlevi’de ilim ve fıkıh tasavvuru konusu üzerinde duruldu.
Konuşmacı Abdurrahman Kuşcu, Şah Dehlevi ilimler arasındaki bütünleştirici perspketifine değinirken onun ilmi birikim ve fıkhi derinlik açısından döneminin önde gelen isimlerinden birisi olduğunu belirtti. "Şah Dehlevi, hep orta yolu gözeten, uzlaştırıcı, birleştirici ve mutedil bir yaklaşımın temsilcisi olmuştur. -Nakli ilimlerle akli ilimler arasına, fıkıh ile hadis arasına, İçtihat ve taklid konusunda Mezheplere karşı yaklaşımında mutedil olmuştur.İlimle tasavvufu mezcetmeye farklı anti tezleri uzlaştırmaya gayret etmiştir."
Şah Dehlevi'nin anlaşılabilmesi için yaşadığı toplumun ve dönemin şartlarının asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Kuşcu, günümüzde dahi yansımalarını gördüğümüz problemlerin o günkü şartlarda Hindistan'da da var olduğuna değindi. " Şah Veliyullah, Bidat ve sapıklıkları karşı savaş açmış, bu sebeple de İbn Teymiyye mevkiinde birisi olarak görülür. Din adına ileri sürülen şeyler arasından aslı esası olanları alır, sonradan dine sokulmuş olanları ayıklar ve atardı. Islah ve tecdid faalieyetinde çok çaba göstermiştir. Dinin gerçek bir şekilde anlaşılması, peygamberi ilimlerin yayılması, İslam Düşüncesinin yeniden canlanması, İslam düşüncesinde zindeleşme ve İslam ümmetini derleyip toparlama noktasında mücadele vermiştir."
Yaşadığı yüz yılda Kuran'ı Kerim'e yaklaşım noktasında bir takım handikapların var olduğunu söyleyen Abdurrahman Kuşcu, bazı dini çevrelerin Kuran'ın tercümesine dahi ciddi tepki gösterdiğini ve bu sebeple ed-Dehlevi'nin Farsça Kuran tercümesi çalışmasının da sert tepkiler aldığını aktardı. " Kur'an'ı o dönemde Hindistan'da eğitim dili olan Farsça'ya tercüme etmesi yörenin âlimleri tarafından bid'at ve sapıklıkla itham edilmesine yol açmışsa da o bu yöndeki çalışmalarını sürdürmüştür.Öncelikle ihtilâfları asgariye indirecek ve ortak kabulleri öne çıkaracak prensipler üzerinde duran Şah Veliyyullah, gerekli gereksiz her konuya temas eden tefsir kaynaklarından kaçınmayı tavsiye eder. Bu amaçla Kuranı Kerim'i Farsça'ya tercüme etti. Bu yüzden ulemanın hışmına uğramış, Fethpuri Camisin'de suikast girişimine maruz kalmıştır. Ancak zamanla bu tepki sönmüştür. Kuran'ın Farsça tercümesinden 50yıl sonrada Urdu diline Kuran tercümeleri yapılmıştır. Bu tercümelerin İslam inancının yerleşmesi ve yayılmasında önemli katkıları olmuştur. Şah Dehlevi'nin ümmetin ıslahı yolunda yaptığı en büyük tecdid faaliyeti "el-FEvzül Kebir" isimli eseri yazmasıdır. Bu eseri ile, Kuran'ın anlaşılması, Kuran'ın üzerinden düşünülmesi melekesinin geliştirilmesini amaçlamıştır. Ümmetin ıslah duygularının uyandırılmasını gaye edinmiştir. Bu eser o dönem için sahasında tek eserdir. Esbabı Nuzül'e nadir yer vermiştir. Bu da çağın ortamı dikkate alınarak zamana tatbik edilme kaygısından ileri gelmektedir. Tefsir yazanların çoğunun kendi ilim dallarındaki teorik problemlere yoğunlaştıkları ve önemsiz ayrıntılara daldıkları için Kur'an'ın ana meselelerinden uzaklaştıklarını ileri sürer. Nüzûl sebebi diye zikredilen hususlar, âyetlerin söz konusu olaylara dayanmasını değil benzeri olayların aynı anlam kapsamına girdiğini ortaya koyduğu için bu yaklaşıma karşı temkinlidir. "
Şah Veliyullah Dehlevi'nin kendisinden sonra gelen birçok isim üzerinde tesiri olduğunu ifade eden Abdurrahman Kuşcu, bu isimlerin geniş bir coğrafyaya yayıldığını ancak özellikle kendi bölgesinde yaşayan Muhammed İkbal, Ebul Ala Mevdudi ve Hasan en-Nedvi'nin düşünce dünyalarında önemli izler bıraktığını belirtti. Program soru-cevap faslının ardından sona erdi.