Özgür-Der Suriyeli Muhacirlerle Dayanışma Gecesi Düzenledi
Özgür-der Bağcılar Şubesi Suriyeli Muhacirlerle Dayanışma Gecesi düzenledi.
Sunuculuğunu Serkan Ekmen’in yaptığı ve Hamza Türkmen, Abdurrahman Dilipak, Muhammed Yorgancıoğlu ile Şaza Bukerati’nin konuşmacı olduğu program Kuran-ı Kerim tilaveti ve mealiyle başladı. Suriye’de yaşanan intifada sürecinin ve halka karşı işletilen zulüm politikalarının sonucu olarak topraklarını terk eden muhacirleri konu alan sinevizyon gösteriminin ardından ilk sözü Haksöz Dergisi yazarlarından Hamza Türkmen aldı.
“Suriye’deki Mücadele Filistin’dekiyle Aynı İstikamettedir”
Türkmen konuşmasa Ortadoğu’nun parçalanışından ve İsrail’in Filistin topraklarını işgalinden söz ederek başladı. Aslında gündeme aldığımız Suriye’den önce Biladı Şamdır. Biladı Şam’ın bütün olarak özgürlüğüdür. “I. Dünya savaşı galipleri, Biladı Şam’ı beşe böldüler. Suriye, Harran ovası, Ürdün, Lübnan ve Filistin. Bir de bu bölgemizi böldükten sonra 1947’de Siyonist İsrail devletini kurdular.” Diyen Türkmen, bugün Şam’da yaşanan mücadelenin bu anlamda Filistin mücadelesinden farklı olmadığını “Suriye’deki mücadele Filistin intifadası ile aynı istikamettedir. İkisinde de gaye Bilad-ı Şam’ı özgürleştirmektir.” Sözleriyle tanımladı. “19 ay içerisinde Suriye’de muhaliflerden 40 bine yakın kardeşimiz katledildi.10 binlercesi tutsak ve kayıp.400 bine yakın dışarıda,2.5 milyona yakın içeride muhacir. Kış geliyor, en başta çadıra ,battaniyeye ihtiyaçları var.” diyen Türkmen Suriyeli Müslümanların acil yardıma ihtiyaçları olduklarını hatırlattı.
“Suriye’deki Direniş Emperyalistleri Rahatsız Ediyor”
“Suriye direnişinin İslami rengi ABD’yi de, İsrail’i de , Rusya’yı da rahatsız etmektedir. Suriye’li muhalif kardeşlerimiz ‘Allahtan başka yardımcımız yok’ bilinciyle davranmaktadırlar. Türkiye’de Suriye direnişi kapitalist medyada ve ayrıca Atatürkçü, Alevi, Sosyalist, laik, liberal güçlerin bazı küçük eylemleriyle eleştiriliyor. İftiralarla zihinler bulandırılmaya çalışılıyor. Ayrıca İran halkının önemli bir kısmı direnişin yanında yer alırken İran yönetimi de Esed rejiminin yanında yer alıyor. Türkiye’deki hükümet ABD, AB, Rusya ve İran’la ilişkileri bozma pahasına tarihi ve kültürel akrabalığı ön plana çıkartarak direnişin arkasında duruyor. Bu tavra teşekkür ediyoruz.” diyen Türkmen, Suriye intifadasının uluslar arası arenada nasıl karşılandığını açıkladı.
“Bizler Adaletten, Hürriyetten ve Barıştan Yana Tavır Almalıyız”
Programın ikinci konuşmacısı Yeni Akit gazetesi yazarlarından Abdurrahman Dilipak “2 Kasım gününün tarihi önemi vardır.2 Kasım 1917 günü İngiltere parlamentosunda, İsrail devletinin kurulmasının önünü açan Balfour deklarasyonu kabul edilmiştir. Bizler kaybettiğimiz toprakları kazanmak için buradayız.” sözleriyle konuşmasına başladı. Dilipak, “Suriye’de neler olacağını merak etmek yerine bizler neler yapıyoruz o’na bakmamız gerekmektedir. Bizler adaletten, hürriyetten, barıştan yana tavır almalıyız.” diyerek Müslümanların Suriye İntifadasına verdiği desteği sorgularken “Bölgede Çin, Rusya, İran, Fransa, İngiltere, ABD ve İsrail’in çıkarları var. Suriye düşerken Rusya zangırdıyor. Suriye rejiminin gitmesi İsrail’in gitmesi demektir. Suriye rejiminin düşmesi İran yönetimi için sonun başlangıcı olacaktır.” İfadeleriyle de bazı devletlerin konuya ilişkin tavrını değerlendirdi.
“Yurdumuza Dönmek İçin Sizden Yardım İstiyoruz”
Suriye’de geçtiğimiz günlerde şehit olan 16 yaşında Ömer Bukerati’nin annesi olan daha önce adını Mavi Marmara gemisinde İsrail’e giderek duyuran Şaze Bukerati konuşmasında hem oğlu Ömer’in şehadet öyküsüne hem de kendisinin Gazze ablukasın kırmak için oluşturulan Mavi Marmara gemisine katılması sebebiyle Esed yönetimin kendisini ve ailesini Suriye’den sürdüğünü vurguladı. “Suriye halkına battaniye ve çadır vermenin yeterli olmadığını, onların çıkmak zorunda kaldıkları topraklarına dönmesi için uğraşmalıyız. Tekrar yurdumuza dönmemiz için sizin yardımınızı istiyoruz.” sözlerini kaydeden Bukerati şerefli Suriye halkının sadece kelime-i tevhidi gerçekleştirmek ve yaymak istediğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
“Her Gün Şehadet Haberleri Geliyor”
Gecenin bir diğer konuşmacısı İHH’nın Hatay bölgesindeki sorumlusu Muhammed Yorgancıoğlu’ydu. Hatay’da bulunan kamplardaki Suriyelilerin ve sınıra yakın Suriyelilerin ihtiyaçlarının giderilmesi için çaba gösteren Yorgancıoğlu bu insanların her türlü şeye ihtiyaçları olduğunu ifade etti. Yorgancıoğlu muhatap olduğu Suriyelilerin bulundukları bölgelerde çok zor durumda olduklarını ifade etti ve her gün şehadet haberleri aldığını belirtti. Sürekli evleri yıkılan, yurtları bombalanan insanların kamplara geldiğini vurgulayan Yorgancıoğlu, Esed rejiminin Özgür Suriye Ordusunun eline geçen yerlerden intikam aldığını ve buraları cezalandırarak sürekli bombardıman düzenlediğini söyledi. Ayrıca muhaliflerin özgürleştirdiği bir bölgeye rejimin temel ihtiyaç malzemelerinin girmesini engellediğini belirten Yorgancıoğlu, bu tip bölgelerde tonlarca yardıma ihtiyacın olduğunu vurguladı.
“Gerçek Silahlara İhtiyacımız Var”
Programda Özgür Suriye Ordusu saflarında savaşırken yaralanmış ve Türkiye’ye gelmiş bir mücahid de konuşma yaptı. Konuşmasında söylemlere değil somut yardımlara ihtiyacın olduğunu hatırlatan Suriyeli mücahid, direnişin gerçek silahlara ve uçaksavarlara ve tıbbi malzemelere ihtiyacı olduğunu, Suriyeli Müslümanların açlıktan değil, uçaklara karşı koyamadığı için şehit olduğunu sözlerine ekledi.
“Yalla İrhal Ya Beşşar”
Program içinde ve sonunda sahne alan Grup Yürüyüş, Suriye İntifadasına adadığı ezgileriyle ve Suriye Direnişinin sembolü haline gelen “Yalla İrhal Ya Beşşar” adlı marşıyla, Suriye’nin direnen halkıyla tek yürek oldu.
Fotoğraflar: Murat Kurt – Emine Nur Çakır
Haber: Murat Yürükoğulları
Hamza Türkmen'in Konuşması
Abdurrahman Dilipak'ın Konuşması
Şaze Bukerati'nin Konuşması
Muhammed Yorgancıoğlu'nun Konuşması
GRUP YÜRÜYÜŞ'ün seslendirdiği Şa'bi es-Suri adle eser:
Programda Gösterilen Suriye Sinevizyonu