Özgür-Der Antalya Şubesi Konferansları Başladı
Özgür-Der Antalya Şubesinin düzenlediği 2008-2009 dönemi konferanslarının ilk konuğu gazeteci yazar ve Haksöz Dergisi yazarı Hamza Türkmen oldu. Hamza Türkmen: 'Kur'an Neslini Yeniden İnşa Projesi' konulu bir sunum yaptı.
Hamza Türkmen Konuşmasında şunlara değindi; "Müslümanlar olarak bizler Kur'an neslini inşa etmek için öncelikle bizlerin Kur'an'ı Rabbimizin murad ettiği şekilde anlamamız gerekir. Yetim, dağılmış bir ümmetin çocuklarıyız. Bu dağınıklığı ve savrulmayı engellemenin yolu yeniden Kur'an'a dönmekle mümkün olabilir. İslamı insanlara tebliğ etmemiz için Kur'anı ve kavramları iyi anlamalıyız." dedi.
Daha sonra şu konulara değindi: "I. Dünya savaşından sonra emperyalistler İslamın bütün topraklarını paramparça ettiler. Kendi isteklerine göre ulusçu, millici devletler oluşturdular. Mesela Irak ile Suriye, Mısır ile Libya ve öbür halkı müslüman olan kukla ülkelerin halkları aynı ırktan hatta aynı kabilelerden oldukları halde birbirlerine yıllarca kırdırdılar ve hala bu içler acısı durum devam etmektedir. Malik b. Nebi bunu bu parçalanmışlığı ve sömürge haline getirilen İslam topraklarını; 'Müslümanları sömürmeye müsait hale getirdiler.' diyor. Sömürmeye uygun hale getirilenler artık çok rahat sömürülebilirdi. Bizler tarihi süreç içinde Kur'an ve Sünnet temelli bir modeli kaybettikten sonra dağıtıldık, sömürüldük ve işgal edildik. Rüzgar estiğinde fidanı kökünden söküyorsa suçu rüzgara yükleyemeyiz. Eğer fidanın kökü sağlam ve iç dinamikleri tahrip olmamışsa rüzgara karşı dayanıklı olur ve devrilmez. Ama içi kurtlanmış ve bundan dolayı kökleri çürümüşse en ufak bir esinti karşısında dayanamaz yıkılır. İşte Müslümanlar da Kur'an ve Sahih Sünnet anlayışına uzaklaştıkları için çok kolay bir şekilde savruldular ve dağıldılar. Geçmişimizi reddetmiyoruz ama dedelerimizin babalarımızın anladıkları İslam, Kur'an'a dayalı bir İslam anlayışı olmadığını bilmeliyiz. Onlara öğretilen veya ellerindeki imkanlar öyle idi. Altı yüzyıllık Osmanlı İmparatorluğu döneminde kaynak olarak gösterebileceğimiz, bu eser Kur'an ve Sahih Sünnete dört dörtlük uygundur başucu kitabı yapalım diyebileceğimiz ne yazık ki kaynak bulunmamaktadır."
"1960-70 yıllarına kadar istisnasız bütün İslami oluşum, cemaat, tarikat ve gruplar sağcı, milliyetçi ve Amerikancıydılar. Bunun aksini kimse iddia edemez. 70'li yıllardan sonra Muhammed Abduh, Reşit Rıza, Hasan el-Benna, Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi Muvahhid müslümanların kitaplarının tercüme edilmesiyle dünyada olduğu gibi bizde de Kur'an'a bakışımız, kavramları ele alışımız tamamen değişti. Artık bizler Tevhidi bir anlayışla yaşmamamızı bir düzene koymaya başladık. Seyyid Kutup'un 'Yoldaki İşaretler' kitabı ile Mevdudi'nin 'Dört Terim'i' bizlere Tevhidi ve Kur'an'ı anlamaya öncülük eden kitaplar oldu. O yıllarda çok ciddi anlamda kaynak sıkıntısı yaşıyorduk. İki üç ayda bir kitap tercüme edilir ve bizler yeni bir kitabın çıkmasını heyecanla beklerdik. Şu anda geldiğimiz nokta yetmiş öncesiyle kıyaslanmayacak kadar iyi bir durumdur. Hatalar, eksiklikler, imkansızlıklarla geride bıraktığımız bu yıllar biz müslümanlara çok şey kazandırdı. Bunun değerini bilmek durumundayız. Yeniden Kur'an neslini inşa edebilmemiz için birikimlerimizden olabildiğince yararlanmalıyız. Slogana dayalı, vurmalı kırmalı, hayal ürünü, soyut, Kur'ani olmayan hal ve davranışların ne bize ne de İslam'a bir faydası olmaz. Hakkımızı ve inancımızın emirlerini yerine getirme noktasında hiçbir şekilde gevşememeli ve geri adım atmamalıyız. Dünyanın neresinde olursa olsun bir müslümana yapılan en ufak bir haksızlık ve zulme karşı durmalı ve direnmeliyiz. Bizim gibi düşünmeyen ama müslümanım diyen her Mü'min bizim için çok değerlidir. İstişare, birlikte hareket etme, konuşma ve seviyeli bir şekilde tartışmanın bizleri birleştirici olacağında şüphemiz olmamalıdır. Bizler geleceğimizi ancak Kur'an neslini inşa etmekle kurtarabiliriz."