Antalya'da Yargıtay'a Protesto
Antalya Özgür-Der Temsilciliğinin düzenlemiş olduğu basın açıklamasında Yargıtay Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesi’ne AK Parti için verdiği kapatma istemini Kışlahan Oteli önünde protesto etti.
Antalya Özgür-Der Temsilciliğinin düzenlemiş olduğu basın açıklamasında Yargıtay Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'ne AK Parti için verdiği kapatma istemini Kışlahan Oteli önünde protesto etti. Basın açıklamasını Rüşdü Hacıoğlu okudu.
Basın Açıklamasının Tam Metni
Çoğulcu demokrasi ile yöneltildiği iddia edilen bir ülkede yargı muhalif gazete haberlerini gerekçe göstererek iktidar partisine kapatma davası açmasının. Hukukla izah edilecek bir tarafı yoktur. Açılan kapatma davası bir hukuk davası değil halka karşı düzenlenmiş bir yargı darbesidir. Bu Ülkede silahlı bürokrasinin darbelerini ve muhtıralarını defalarca yaşadık ancak bugün ortaya konan ve oligarşik güçlerin yargı kararı eliyle gerçekleştirilen Darbenin dünyada bir ilktir.
Açılan Dava Halkın özgürlük taleplerinin önünü kesmeye ve baskıcı düzenin sürdürülmesine yönelik Bürokratik bir darbedir.
Devlet ve Kurumları halka hükmetmek sevdasından bir an önce vazgeçmelidir. Açılan son kapatma davası Rejimin çoğulcu demokrasiye dayandığı İddiasının sahteliğini ortada kaldıran fiili bir durumdur. Türkiye'de var olduğu iddia edilen çok partili demokratik toplum düzenin sahteliği tüm çıplaklığı ile gün yüzüne çıktı.
Aslında tek parti düzeni 1950 son bulmadı. Yürürlükteki Siyasi partiler Yasası isimleri ve kadroları farklı olsa da sadece resmi ideolojinin dar kalıpları ile şekillenen tek partiye hayat hakkı vermektedir. Siyaset Alanında halkın taleplerini sunması ve halkın beklentileri ile örtüşen Bir siyasal partinin kurulması mevcut yasa nedeniyle imkansızdır.
Terakkiperverver'den Serbest Fırka'ya; 27 Mayıs cuntasından 12 Eylül'e ve 28 Şubat'a kadar laikliği kalkan edinen zinde güçler, "laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelen" siyasi partiler üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanmaya devam ediyorlar!
Yaşananlar 50 yıldır halkın umutla iktidara taşıdığı partilerinde bu güne kadar Oligarşik iktidarın dayanak kaynağı olan siyasal partiler kanununda özgürlükçü düzenlemeler yapmaları nedeniyle payları bulunmakta.
Açılan dava despotizm ve darbe savunucuların uzun zamandır bekledikleri, özledikleri adım.. Kısa bir süre önce DTP hakkında kapatma davası açarak Kürt sorununu inkar politikasına aynen devam mesajı veren bürokratik zihniyet, toplumun yarısının oyunu almış AK Parti'yi başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik çabaları gerekçesiyle kapatmaya kalkarak fanatizmini zirvesine vardırdı. Bu adımıyla bürokratik oligarşi 27 Nisan muhtırasına, 367 dayatmasına ve benzeri bir dizi operasyona karşın 22 Temmuz seçimleri neticesinde halktan yediği okkalı tokadı kendi bildiği usulle telafi çabasına girmiş görünüyor.
Bu noktada AK Parti kadrolarının da beş küsur yıllık hükümet sürecinde sürdürdükleri politikaları derinlemesine sorgulamaları gerektiğine inanıyoruz. Toplumsal mutabakat, istikrarın korunması, hassas dengelerin gözetilmesi vb. söylemlerle bugüne dek yoğurdu üfleyen AK Parti'nin temel hak ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırma noktasında izlediği edilgen politikaların bir sonuç doğurmadığı ortadadır. Yasakçıları, despotizm savunucularını ikna çabasının beyhude bir uğraş olduğu açıktır. AK Parti artık tutarlı davranmalı bürokratik oligarşiyle hesaplaşmalıdır. Bu çerçevede bir an önce sivil anayasa taslağında da yer alan Anayasa Mahkemesinin yapısında değişikliğe gidilmeli; Türkiye yargı bürokrasisinin ülkeyi sürüklediği cinnet ortamından kurtarılmalıdır.
Hükümet ve Meclis halkın iradesine sahip çıkma sorumluluğunu üstlenmeli; "yargı sorunu"na neşter atmalı; toplum ve siyasetin üzerine karabasan gibi çökmüş yargı despotizmini tasfiyeye yönelik politikalar geliştirmelidir. Yargı erkine hakim olan bu otoriter mentalite ve oligarşik yapılanmayla Türkiye'nin hiçbir sorununun çözülmesinin mümkün olmayacağı artık görülmeli; temel haklar ve özgürlükler önünde bir set işlevi gören, ülkeyi siyasi partiler mezarlığına dönüştüren Anayasa Mahkemesinin yapısı kökten değiştirilmelidir.
Bu dava AKP nezdinde Aslında millete millet iradesine, Halkın beklentilerine Karşı açıldı Davanın hedefi AKP değil Halkın Özgürlük talepleridir. Bu nedenle bu girişimi Hukuki bir dava olarak değil halk iradesine yapılmış Açık bir müdahale ve darbe olarak kabul ediyoruz.
Biz Asla Özgürlük taleplerinden vazgeçmeyeceğiz. Eşitlikten ve Özgürlükten yana Olan İnsan Şeref ve Haysiyetine Halkımızı Haklarına Özgürlüklerine sahip çıkmaya çağıyoruz
Haksöz-Haber / Ahmet Balta