Antalya'da "Ortadoğu ve Sorumluluklarımız” Paneli
Antalya'da "Orta Doğu’daki Gelişmeler ve Sorumluluklarımız” konulu panel düzenlendi.
Özgür-Der Antalya Temsilciliğinin düzenlemiş olduğu “Orta Doğu’daki Gelişmeler ve Sorumluluklarımız” konulu konferans 22 Şubat Cumartesi akşamı gerçekleştirildi. Konuşmacılar Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ve IHH Yönetim Kurulu üyesi Osman Atalay idi.
Program Suriye’deki insanların yaşadıklarını yansıtan kısa bir filmin gösterilmesiyle başladı. Daha sonra Özgür-Der Antalya Temsilcisi Gültekin Sincar bir açılış konuşması yaptı ve konuşmacıları tanıttı.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya konuşmasında özetle şunları söyledi:
Harekete geçen halkların bugün ortaya çıkmış olması muhtemel değil. Düğmeye kim bastı, nasıl harekete geçildi diyemeyiz. Komplo teorileri ortaya çıkardılar. İslami Harekete düşmanlık güden çevreler, “biz demedik mi?” dediler. Hafızalarımızı bir yoklayalım. Tunus’ta başörtüsü zulmü vardı, Müslümanlar baskı altındaydılar. Bugün onlarca başı örtülü bayanın mecliste olduğunu görebiliyoruz. Çok ciddi baskılara maruz kaldılar. Böyle bir gerçek var. Mısır’da mücadele devam ediyor. “Mübarek karşısına çıkılabilir mi?” diyorlardı. Mısırlılar Mübarek rejimini devirdiler. Elbette statüko boş durmuyor ve durmayacaktır, iktidarı ellerine geçirmeye çalışıyorlar. Daha önce Mısır’da değişim öngörülmüyordu. Bu bir kazanımdır. Başka ülkeler için de başka şeyler söylüyorlar. Libya’da kaos var demek kolay. Burada oturmamış bir düzen söz konusu. İnsanlar yıkılmaz denen bir sistemi yıktılar. Burada insanlar yıllarca insanlar hapishanelerde olan aile fertlerinden haber alamadılar. Katliamla ortadan kaldırıldıklarını ancak çok sonraları öğrenebildiler. Peki Suriye’de durum nasıl? İnsanlar vahşice katlediliyorlar. Dünyanın müthiş bir umursamazlığı söz konusu. Müslümanlara karşı kumpas kuruyorlar. Halk varil bombalarına mazur kalıyor. 2 ayda Esed devrilecekti neden devrilmiyorlar diyorlar? Hiç kimse bu işin 2 ayda biteceğini söylemedi. Bu rejimin 2 ayda devrilmemesi o rejimin haklı olduğunu göstermez. Ayrıca rejimin neden devrilmediğini anlamak için arkasında kimlerin olduğu da önemli. Hz. Hüseyin bizim için neden iftihar kaynağıdır? 70 kişiyle direniş göstererek şehit olmuştur. Bazıları da çıkıp Hz. Hüseyin’in direnişini iftihar vesilesi sayıyor fakat Yezid’ten bin kat daha zalim Esed zalimine neden karşı durmuyor? Bunu açıklamanın imkanı yok.
IHH Yönetin Kurulu Üyesi Osman Atalay da konuşmasında özetle şunları söyledi:
Maalesef başka bölgelerdeki zulüm gören Müslümanlara gösterilen ilgi, Suriye’de gelişen olaylara karşı gösterilememiştir. Suriye’deki kardeşlerimiz bir imtihana tabi tutuluyorlar. Hafız Esed Hama’da ve başka bölgelerde 1982 yılında bir katliam yaptı. Babadan sonra oğlu Beşar’da aynı katliamlara devam etti. Arap devrimi olduğunda Mısır’daki kardeşlerimizin ayaklanmasının arkasında da batılı güçlerin olduğunu söylediler. Türkiye’de tartışmalı konular gündem alırken, İsrail’de yapılan araştırmalarda Ortadoğu’daki gelişmelerin sonucunun nereye varacağı? Acaba İslam’ın egemenliği mi olacak? soruları tartışılıyordu. Bu analizin doğru olduğunu gördük. Mısır’daki seçimlerde Mursi kazandı. Sisi’yi batılı güçlerin nasıl desteklediklerini gördük. İsrail’in Suriye ile ilgili yorumu da “ne olursa olsun Esed rejiminin ayakta kalması gerektiğidir”. Bugüne kadar kimyasal silahları İsrail için ellerinde tuttuklarını söyleyen rejim şimdi bu silahları Suriye halkına karşı kullanmaya başlamıştır. Suriye’de 10000 çocuk hayatını kaybetti. Ayrıca açlıkla ve soğukla mücadele eden bir halk bulunmaktadır. İran ve Suudi Arabistan’ın tavrı ortadadır. Hillary Clinton “tampon bölge kurulabilir mi?” diye düşünürken, yeni Dış İşleri Bakanı Kerry: “bu rejim giderse yerine kim gelir?” dedi. “Suriye’de İslamcı bir yönetim istemiyoruz” dediler. Vakıa ortadadır. 20 yıl öncesinde Müslümanlar için kurduğumuz cümleleri şimdi farklı cümleler kurarak ifade ediyoruz. Savaş neden bu kadar uzadı? Muhalifler Şam kapılarına kadar dayandılar. Sonra ne oldu. Esed’e desteği arttırdılar. Bizler maalesef masum çocukların ölmesinden ziyade, siyasi meseleleri konuşmaya başladık. İnancımızdan uzak bir bakış açısına geldik. Suriye’de yaşanan bir imtihan var. Yapacaklarımız ve yapamayacaklarımız var. Bir sürü insan göç etmiş durumda. İnsanlar çadır ve konteynerlerde yaşıyorlar. Bölge geceleri çok soğuk. Yaz ortamında da tozun toprağın içerisinde bulaşıcı hastalık söz konusu. Göç eden çocuk sayısı bir milyona ulaştı. Sağlıklı beslenme problemleri de var. Günde bir öğün gıda alabiliyorlar. Onlar da konserve türü gıdalar. Hastalıklar yaygın. 150 hastane tahrip olmuş durumda. 35 bin doktor ülkeyi terk etmiş durumda. Sivil toplum kuruluşlarını yardımlar konusunda desteklememiz gerekiyor.
Konuşmacılar dinleyicilerden gelen soruları cevaplandırdıktan sonra program sona erdi.