Antalya'da Mursi ve Mısır Halkına Destek Eylemi

Antalya'da Mursi ve Mısır Halkına Destek Eylemi

Antalya'da, Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla Mısır halkına ve Mursi’ye destek vermek için basın açıklaması yapıldı.

Antalya Muratpaşa Camisinde toplanan gurup Cuma namazını müteakip Mısır’da yapılan darbeciler tarafından öldürülen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazı kılındı. Cenaze namazından sonra kalabalık gurup ellerindeki döviz ve pankartlarla Kapalı Yol’da basın açıklamasının yapılacağı meydana sloganlar eşliğinde geldiler. Basın açıklaması, Mısır Halkı ile Dayanışma platformu adına Barış Hoyraz tarafından okundu. Basın açıklamasında Antalyalılar olarak dünyanın her neresinde olursa olsun darbecilerin karşısında oldukları, Mursi’ye ve Mısır halkını destekledikleri vurgusu ön plandaydı.

Basın açıklaması sırasında “Seyyid Kutup El Benna Selam Olsun İhvana”, “İslami Hareket Engellenemez”, “Antalya’dan Mursi’ye Kardeşlere Bin Selam”, “Tevhid Adalet Özgürlük”, Müslüman Uyuma İhvanına Sahip Çık”, “Mısır Halkı Durduracak Tankı”, “Paşaların Tankı Susturamaz Halkı” sloganları atılarak, tekbirler getirildi.

misir_protestosu_antalya.jpg

misir_protestosu_antalya-(2).jpg

misir_protestosu_antalya-(3).jpg

misir_protestosu_antalya-(4).jpg

misir_protestosu_antalya-(5).jpg

misir_protestosu_antalya-(6).jpg

misir_protestosu_antalya-(7).jpg

Antalya Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu Basın Açıklaması Tam Metnidir

Sayın Antalyalılar ve Basın Mensupları,

Bugün burada Mısır cuntası tarafından gerçekleştirilen darbeyi protesto etmek için toplanmış bulunmaktayız.

Mısır tarihi boyunca yapılan ilk özgür seçimlerde halkın iradesiyle seçilen Mısır Hürriyet ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi, Mısır cuntasının yaptığı darbeyle devrildi. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen, kendisinden imkânsızı başarması istenen ve ülke içinden ve dışından her yönüyle baskı altında tutulan Mursi’ye karşı başlatılan “temerrüt” kampanyası iki günün sonunda ordunun yönetime el koyması ile sonuçlandı. Ulusal ve uluslararası iktidar odaklarının işbirliği ile Cumhurbaşkanı Mursi ev hapsine alınırken, İhvan-ı Müslimin Hareketinin liderleri ve birçok üyesi tutuklandı. Şu anda Refah sınır kapısı ve Filistin’e giden tüneller ordu tarafından kapatılmış bulunmaktadır. Mısır Devlet başkanlığına da Anayasa Mahkemesi Başkanı M. Adlî Mansur’u atadılar ve anayasa üzerine yemin ederek görevine başladı. Bu ne büyük çelişkidir ki hem anayasayı rafa kaldırdık darbe yaptık diyeceksiniz hem de anayasa üzerine yemin edeceksiniz! Bunlar kendi elleri ile yaptıkları putları acıkınca yiyen atalarının dininin bağlılarıdırlar.

Son iki yıldan bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan ayaklanmaların gittikçe İslamileşmesi, ve özgür bir ortamda yapılan seçimlerde İslamcı partilerin itibar kazanması, hegemonik güçlerin rahatsızlığını gittikçe artırıyordu. Birbirine paralel olarak gelişen Türkiye, Brezilya ve Mısır’daki gelişmeler gösteriyor ki egemen güçlerin en büyük yalanı demokrasidir. Onlar açısından demokrasi halkın sadece kendilerini seçtiği bir tercih biçimidir. Daha bir yıl önce yüzde 52 oy alarak seçilen bir cumhurbaşkanına, daha önünde üç yıl gibi bir süre olmasına rağmen oynanan kirli oyunlar ve hazırlanan hain tuzaklarla “sen artık bu ülkenin cumhurbaşkanı değilsin” denilebiliyor.

Türkiye’de çok defa gördüğümüz Meclis’in üstünde uçurulan savaş uçakları, anayasanın askıya alınması, meclis ve siyasi partilerin kapatılması, kurulması planlanan özel mahkemeler, yasaklı siyasilerin listesi gibi haberler el-Ahram gibi gazeteler aracılığıyla bir korku filmi havasında Mısır’da da senaryolaştırılıyor. Gezi Parkı özelinde sergilenen muhalefet tarzının açıkça despotizme dönüşü arzulayan, askeri müdahaleye davetiye çıkarıcı vasfını kazandıran aktör ve çevreler kimlerden müteşekkil olduğunu gördük? Sıfatı ve sınıfı ne olursa olsun liberal, sosyalist, ulusalcı gibi farklı ideolojik kimlikleri haiz laik-Batıcı aktör ve kurumların baskın karakteri çevrecilik ve şehircilik kamuflajıyla saklanabilir gibi değildir. Taksim’de çevre ve şehircilik duyarlılığı adına sergilenen vandallık, küfürbazlık ve ahlaksızlık siyaset ve toplum üzerinde sergilenen vesayeti daha güçlü kılma hatta perçinleme girişimidir. Sokak ve meydanlarda sergilenen saldırganlıklar, yakıp yıkmalara eşlik eden küfür ve hakaretleri demokratik tepki adına alkışlayanların İslam’a ve Müslümanlara ait temel hakların askeri cuntalar tarafından gasp edilmesine davetiye çıkarmak olduğunu kim saklayabilir? Bunlar halka rağmen iktidar kurmanın peşinde koşuyorlar.

Son Taksim olaylarında da görüldü ki, hegemonik güçler demokrasi masalını yeniden yazmak ya da yepyeni bir demokrasi tanımı yapmaya çalışıyorlar. Halkın iradesinin yansıması olarak görülen seçimleri yeterli görmüyor ve demokrasi bir “uzlaşma” rejimidir diyerek kim seçilirse seçilsin, bizimle uzlaşsın ve bizim ilkelerimize göre hareket etsinler demek istiyorlar. Zira onlar hiçbir zaman adaletten hoşlanmıyor, zulüm ve baskıyla, kan ve göz yaşı akıtarak ayakta duruyorlar.

Türkiye’deki gazete ve televizyonlarda Mısır’daki Müslüman Kardeşler ve Selefilerin askeri darbeyle devrilmesi için tertiplenen provokatif sokak eylemlerinin nasıl övüldüğüne bir bakalım. Sadece Ergenekon-Balyoz cuntalarıyla isimleri özdeşleşmiş ulusalcı-Kemalist sınıfların, en az onlar kadar liberallerin de Mursi’ye verilen muhtıra karşısında ne kadar da sevinip heyecanlandıklarını göreceğiz.

Mısır halkı bu işi burada bırakmayacaktır. Müslüman Kardeşler, yapılan bu hile ve tuzaklara karşı çıkmaları en doğal haklarıdır. Mısır’ın onurlu insanları darbe sevdalısı bu zihniyete karşı direneceklerdir. Muhammed Mursi, Müslümanların ve tüm kişiliğine sahip çıkan insanların onurudur ve onuru olmaya devam edecektir.

“Darbe”lere karşı olduğunu söyleyip “ama”lı cümlelerle ağızlarından kin ve nefret akıtanlar, ellerini oğuşturuyor olabilir, “teknokratlar hükümeti” kurarak altı ay içerisinde seçime gidileceğini açıklayan Sisi çok mutlu günler geçiriyor olabilir, ya da Sisi’nin yerinde kendisini hayal eden bir çok yerli ve yabancı “bedbaht” olabilir. Hiç fark etmez. Karşılarında mallarıyla ve canlarıyla direnerek mücadele ettikleri zaman müjdelenen inancın ve özgürlüğün temsilcileri var.

Bu mücadele dün başlamadı, yarın da bitmeyecektir. Bu bir hak-batıl mücadelesidir.

Bizler Antalya Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu olarak sonuna kadar Muhammed Mursi’nin yanında ve darbecilerin karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

Bizim en güzel, en genel, en köklü sloganlarımızdan birini hep birlikte haykırmak için bugün Türkiye’nin farklı şehirlerinde meydanlardayız: "İSLAMÎ HAREKET ENGELLENEMEZ!"

Tevhidi ilkelerimizle, adaleti tesis etmek ve özgürlüğün kapılarını açmak için mücadelemiz devam edecektir. Unutulmamalıdır ki bizler başarıyı sahte ilahlardan değil,  yalnızca ve yanlızca Allah’tan bekleyen Müslümanlarız. Göğsümüzdeki sıkıntıyı, gözlerimizdeki yaşları, içimizdeki isyanı yatıştıran ve anlamlandıran bir ahiret yurdu vardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.

Basın açıklamamızı Şura suresi 39. Ayetiyle bitirmek istiyoruz: “İman edenler, bir haksızlığa, bir saldırıya, bir baskıya ve zulme uğradıkları zaman, zâlimlere, saldırganlara ve baskı yapanlara yardımlaşarak karşı koyanlardır.”

Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu

 

Önceki ve Sonraki Haberler