Antalya’da Başörtüsüne Özgürlük Eylemi
Özgür-Der Antalya Temsilciliği üye ve dostları bugün Antalya kapalı yolda başörtüsüne özgürlük eylemi gerçekleştirdi. Basın açıklamasını platform adına Rüştü Hacıoğlu okudu.
Basın Açıklamasının tam metni:
ERGENEKON'A DOST OLANLARIN BAŞÖRTÜSÜNE DÜŞMANLIK YAPMALARI NORMALDİR!
Başörtüsü ve başörtüsünün temsil ettiği değerler bu ülkede statükocu güçler eliyle mütemadiyen hakarete uğramakta. Yasak duvarlarıyla insanlarımızı adeta hayatından bezdiren zalimlik her gün yeni biçimleriyle karşımıza çıkmakta. İşte açılım, özgürleşme, hak, hukuk tartışmalarının tam ortasında üniversite kapılarında yaşanan ilkellik, vahşilik bir kez daha ekranlara düşüyor, fotoğraf karelerine yansıyor. Eziyetseverlik, sadistlik ruhlarından taşmış mahluklar akıl almaz bir dayatmayla genç kızları aşağılamaya tabi tutuyorlar. Kayıt için kampüse gelen başörtülü öğrenciler içeri girebilmeleri için başörtülerini çıkartmaya zorlanıyorlar.
Tüm bu zorbalığa, hukuksuzluğa tavır alması beklenen, bu saçmalığı gidermesi gereken konumdakiler ise yanlışlıkları, zalimlikleri adeta kanıksamış, içselleştirmiş haldeler. Kendi kişisel haklarını, hukuklarını korumaktan dahi aciz bir haldeler. Eşsiz davetiye adı verilen aşağılamaya maruz kalıyor ama bu edepsizliğe itiraz etmiyorlar.
Gerçekten de eşsiz davetiye uygulaması tam bir görgüsüzlük ve çirkinliktir. Başörtüsüne ve başörtüsünün temsil ettiği İslami kimlik ve değerlere karşı duyulan köklü nefretin bir tezahürüdür. Bu uygulamayı yapanlar halkı hiçe sayan, kendilerini adeta bu toplumun ilahı konumunda gören zalimlerdir. Peki, bu istiskale, bu çirkin muameleye maruz kaldıkları halde bu davetlere icabet edenlere ne demeli? Bu nasıl bir zillettir ki, bu boyutlarda bir çirkinliğe maruz kalındığı halde adeta hiçbir şey olmamış gibi tıpış tıpış bu davetlere gidilmekte ve üstelik bir de tüm bu çirkinliği gerçekleştiren kuruma övgüler, methiyeler düzülmektedir.
İşte geçtiğimiz hafta 30 Ağustos törenleri vesilesiyle bu garip ve de zavallı tutuma bir kere daha şahit olduk. TSK'nın ev sahipliği yaptığı ve darbeci Ergenekon çetesine mensup oldukları için haklarında ağır cezalar talep edilen sanıkların dahi adeta başköşede ağırlandıkları törenlere ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ancak başörtülü eşleri hariç tutulmak kaydıyla davet edildiler. Ve ne enteresandır ki, onlar da hiç itiraz etmeden bu törenlere icabet ettiler. Adeta emrindeki bürokrattan talimat alan, kendisine bağlı görev yapan memurların hizaya soktuğu devlet yöneticilerinin bulunduğu bir ülke burası. Ve ne yazık ki, kendi hukukunu koruyamayan, inancını, kimliğini, sahip olduğu değerleri korumak bir yana, hanımına yapılan bu derece açık bir saygısızlığa dahi tavır alamayan liderlerin halkın taleplerini, tercihlerini karşılaması bekleniyor. Oysa dayatmaya boyun eğenlerin, üniformalı tahakküme itiraz edemeyenlerin halka verebilecekleri bir şey olmadığı görülmeli.
Şüphesiz söz konusu törenlerle ilgili tek sorun ülkenin seçilmiş yöneticilerinin eşlerinin davet edilip edilmemesi değildir. Bizler zaten had safhada militarizm ve İslami değerlere aykırılık içeren bu törenleri, kutlamaları reddediyoruz. Bununla birlikte ülkeye egemen bürokratik oligarşik yapılanmanın en çirkin tezahürlerinden biri olan bu uygulamaların tutarsızlığının, çirkinliğinin, usulsüzlüğünün görmezden gelinmemesi gerektiğini de hatırlatıyoruz.
Bizler bu çirkin durumu teşhir etmeyi sürdürüyoruz. Başörtüsü karşısında çıldırmışçasına tepkiler veren, insanlıktan çıkmış bu güruhun yol açtığı skandallara, dayatmalara göz yummuyoruz. Başörtüsü özelinde saldırıya maruz kalanın basit bir giysi, bir kumaş olmayıp doğrudan Rabbimizin bizlere lutfettiği İslami kimliğimiz olduğunu biliyoruz. Ve bu bilinçle, kararlılıkla ve azimle İslami kimliğimize yöneltilen saldırılara, baskılara, hakaretlere karşı direnmeyi sürdüreceğimizi haykırıyoruz.