Akdeniz Üniversitesi'nde Yasak Protesto Edildi
Akdeniz Üniversitesi’nde uygulanan başörtüsü yasağı Antalya’daki İslami kuruluşlar tarafından protesto edildi.
Antalya’da faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar 22 Eylül Perşembe günü 12:30’da Akdeniz Üniversitesi’nin bazı fakültelerinde uygulanan başörtüsü yasağını ve yasakçı akademisyenleri protesto etmek için üniversite giriş kapısı önünde bir araya geldiler.
Burada grup adına açıklama yapan sözcü Alpaslan Arslan, başörtüsüne düşman olanların aynı zamanda halka da düşman olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde öğretim üyelerinin başörtülü öğrencileri dersten çıkaran arkadaşlarına destek vermek için yapılan basın açıklamasını hatırlatan Arslan, bu kişilerin işlerine geldiğinde kıyıda kalmış bir yönetmeliği kullandıklarını, tam tersi bir durumda ise Anayasa maddelerini görmezden geldiklerini savundu.
Yıllardır devam eden başörtüsü yasağı ile binlerce gencin eğitim ve çalışma hakkının gasp edildiğini belirten Arslan, insan ihlali olarak değerlendirdikleri başörtüsü yasağının sadece üniversitelerde değil, hayatın her alanında kaldırılması gerektiğini söyledi. Başörtüsü yasağı kaldırılana kadar eylemlerine devam edeceklerini belirten Arslan, "Akdeniz Üniversitesi’nin rektörünü yaptığı açıklamalarda bilime önem vereceğini söylemektedir. Fakat başörtülü öğrenciler hala mağdurdur ve içeriye alınmamaktadır. Rektör şunu bilmelidir; Bilimin kaynağı Allah’tır. Allah’a rağmen bilim üretilemez. Buradan siz öğretim görevlilerine son kez sesleniyoruz. Gelin bu sorumsuz davranışınızdan vazgeçiniz." diye konuştu.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Sayın basın mensupları, Antalya ve ilçelerinden ve Türkiye’nin dört bucağından buralara kadar gelip bize destek veren sivil toplum kuruluşu mensupları ve saygıdeğer Antalyalılar. Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Malumunuz olduğu üzere kapısında bulunduğumuz bu üniversitenin kendini bilmez bazı sözde öğretim görevlileri, kerametleri kendilerinden menkul bir davranış sergileyerek, başörtülü bacılarımızı derslerden çıkartmışlar ve YÖK’ün kanun dışına çıktığını iddia etmişlerdir. Bu eylemlerini geçen pazartesi günü bir basın açıklamasıyla da deklare etmişlerdir. Aldığımız habere göre rektörlük, derslerden öğrenci çıkartan görevliler hakkında soruşturma açmış ve sorunun bittiğini söylemiş olasına rağmen dün de yine Tıp fakültesinde başka bir kanunsuz olay yaşanmış ve başörtülü kızlarımız gözyaşları içerisinde derslerinden çıkartılmışlardır.
Başörtüsü’nü kendileri için tehdit olarak görenlerin, benzer kaynaklardan beslenen ve belli ortak paylara sahip zümrelere ait olduklarını biliyoruz.
Başörtüsüne düşman olanlar aynı zamanda halka, halkın değerlerine de düşmanlar.
Bizler yıllardır Başörtüsü düşmanlarını buradan deşifre etmeye , piyasada görünen kuklalardan ziyade kuklacıyı işaret etmeye çalışıyoruz
Bu azgınlığın beslendiği ideolojik temel ve buradan beslenen kurum ve yapılar tasfiye edilmeden “Başörtüsü düşmanlığı”nın tasfiyesinin mümkün olmadığını belirtiyoruz. Son çırpınışlarını gerçekleştiren bu zevat, yakın bir zamanda inşallah tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir. Tamamen keyfi davranışları küçük çocukların bile gözüne batan bu kimseler, hukuk diyerek arkasına sığındıkları helvadan putlarını, işlerine gelmediği zaman nasıl yiyebildiklerini, kendilerine güldürerek bize seyrettiriyorlar. Gerçekte ortada oynanan bir trajediden başka bir şey değil.
Kendilerini, ülkenin en akıllı insanları olarak vehmeden bu zevat, menfaatleri ve makamları yerinden oynatılmaya kalkışılınca ne kadar akıldışı işler yapabileceklerini de sergilemiş oluyorlar. İşlerine geldiği zaman kıyıda kalmış bir yönetmeliği bile kullanabilirlerken, işlerine gelmeyince anayasa maddesine bile sırt çevirebilmektedirler. Şimdiye kadar anayasa anayasa diyerek tutundukları dalın tersi ellerine tutuşturulunca ben bunu beğenmedim diyerek o dalı kırabilmektedirler.
Bu yasağı ısrarla savunanların büyük kesimi; gerilim, kamplaşma ve ayrışmadan beslenen eski anlayışın sürmesinden maddi, siyasi, ideolojik rantlar sağlıyorlar.
Yetenek ve liyakatin yerini hamaset dolu ideolojik söylemlerin aldığı bir düzende, birçokları kolay yoldan mevki ve koltuk işgal edip ekonomik ve ideolojik rant devşirebiliyorlar. Böylelikle kıriterleri ideolojiye indirgeyerek, statükoda bir yerlere gelebilmek için kimseyle dogal şartlar altında rekabet etmeleri gerekmiyor. Bazen iki gerilimli nutuk, üç beş ideolojik söz, bilumum yeteneksizlikleri örten bir şal olabiliyor. Başörtüsü sorunu çıkartarak, kendi kifayetsizliklerinin üzerini örttüklerini sanıyorlar. Değilsekızlarımızın başını örtüp örtmemesi, nasıl olur da yıllardan beri koca koca adamların biricik gündem maddesi haline gelebilir? Ama şunu kesinlikle biliniz ki geçmişte olduğu gibi bu günde, inancımızı, kimliğimizi ve özgürlüğümüzü kısıtlamaya ya da yasaklamaya kalkan hiçbir kararı kabul etmeyeceğiz.
Gün geçtikçe tıkanan ve tıkandıkça daha çok saldırganlaşan bu vesayetçi hukuk anlayışı gerçek niyetlerini artık açığa vuruyor.
Hiç şüphesiz başörtüsü yasağı Kemalist resmi ideoloji fanatizminin kendisini en net biçimde dışa vurduğu ve sıradan bir hak gaspı, bir insan hakkı ihlali olmaktan da öte bir cinnet hali, bir tür ilkel saldırganlık boyutlarına dönüşen bir uygulamadır.
Bu vahşi dayatmadan ötürü yıllardır sayısız gencin eğitim ve çalışma hakkı gasp edilmiş; insanlar çevrelerinden, geleceklerinden giderek hayattan kopartılmışlardır. Ancak bizler, despotik yol ve yöntemlerle soruna yaklaşan ve çözümsüzlüğü çözüm diye bize sunanların almış olduğu bu davranış ve kararı "yok" sayıyoruz.
Biz Rabbimizin vahyi olan Kur'an'ı Kerim'in Müminler olarak bize vahiy olan kitabın insanlığı aydınlığa ulaştıracak tek rehber olduğuna iman ettik, tüm benliğimizle kabul ettik. Bizim iman ettiğimiz Kitap, her türlü şüphe ve ihtilaftan beridir. O, İnsanlığa kurtuluşu gösteren, hiçbir eğriliği bulunmayan dosdoğru yoldur. İnancımıza göre yeryüzünün mülkü gerçek hükümdarı, her şeyi en güzel biçimde yaratan Allah'tır.
Yeryüzünde onun Müminler için çizdiği sınırları tanımayan ve değiştirmeye kalkan her düşünce açıkça Rabbimize meydan okuyor demektir.
"Bizler, insan hakları ihlali niteliğindeki bu yasağın sadece yükseköğrenim kurumlarında değil, tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Gündelik hesaplarla, siyasi oyunlarla, içi boş vaatlerle geçirecek ne vaktimiz, ne de bunlara dayanacak tahammülümüz vardır. Bunun için kılık kıyafetin, hizmet alan/veren farkı gözetilmeksizin, kamu/özel ayrımı yapılmaksızın, eğitim/öğrenim ve çalışma hayatında hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın serbest olduğuna ilişkin özgürlükçü, genel bir düzenleme yapılması gereklidir.
Bu sebeple sadece yükseköğrenimde eğitim gören bayanlara yönelik, kısır ve etkisiz bir çözüm istemediğimizi, ayrımcılığı tüm uygulamaları ile kaldıracak net ve etkili çözümler getirilmesinin ancak bu ihlali çözebileceğini açıkça ifade ediyor, aksi bir çözümü, çözüm olamayacağı için, kabul edilebilir bulmadığımızı tüm kamuoyuna açıklıyoruz."
Zulüm bitene kadar eylemlerimize devam edeceğiz ve biz biliyoruz ki hakkımız olanı istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece kendimiz için değil, bizden sonraki nesiller içinde mücadele edeceğiz. Bir zamanlar Rosa Parks adında zenci bir kadın Amerika'da bindiği otobüste zenciler için ayrılan arka tarafta kendinden kalkmasını ve yerini bir beyaza vermesini isteyen şoföre karşı çıkmasaydı şimdi zenciler hala otobüslere arkadan binip, kendilerinden yerini isteyen beyaz efendilerine yerlerini köle gibi vermek zorunda kalacaklardı. Özgürlükler bedel ister ve biz bu bedeli ödüyoruz ve ödeyeceğiz. Ülkemizde tek bir başörtüsü mağduru kalmayana dek. Başörtülüler okula, devlet dairesine- hizmet alan ve hizmet veren diye ayrıştırılmadan, yüksekokul-lise ayrımı da yapılmadan başörtüsü kabininde başlarını açarak değil,başı kapalı, başı dik ve özgürce girene dek…
Yunus Emre'nin : "İlim ilim bilmektir,İlim kendin bilmektir, Sen kendin bilmezsen, Ya bu nice okumaktır." mısralarına inat, "İlim ilim saçmaktır, İlim başın açmaktır, Sen başın açmazsan, Ya bu nice okumaktır" dercesine, eğitim hakkı elinden alınan kızlarımızın bu hakları, derhal iade edilip, uygulama kaldırılmalıdır.
Akdeniz Üniversitesinin yeni rektörünün yaptığı açıklamalarda bilime önem vereceğini söylemektedir fakat başörtülü öğrenciler hala mağdurdur ve içeri alınmamaktadır. Rektör şunu bilmelidir ki bilimin kaynağı Allah’tır ve Allah’a rağmen bilim üretilemez. O üretilen bilim bir gün gelir insanın ayağına dolaşır. Atom bombasının da bir bilim ürünü olduğu ve tarihte nelere malolduğu unutulmamalıdır. Ahlaktan yoksun bir bilim, bir gün gelir sahibini de yer.
Sıraladığımız ve sıralayamadığımız daha nice örneklerden hareketle adeta, bir takım yetkili ya da yetkisiz kişilerce, bir saldırı ve dindarlara yönelik baskıcı bir uygulama başlatmak isteyenlere karşı yetkilileri göreve; devleti de, tüm halka karşı adil ve eşit davranmaya davet ediyoruz.
İşte biz bu kararlılıkla buradayız! Baskıcı, zalim düzenin ve zorba güçlerin kimliğimize, inancımıza, şahsiyetimize yönelik saldırganlıklarının açık bir tezahürü olan başörtüsü yasağına karşı direnişimiz vesilesiyle bir aradayız. Yasakçıların gasp ettiği haklarımızı savunmak; bastırmaya, yok saymaya çalıştıkları taleplerimizi yükseltmek; zulme karşı direniş ve mazlumlarla dayanışma bilincini yaygınlaştırmak için buradayız. İstiyoruz ki bu zulüm bitsin ama şu ana kadar oldu tam anlamıyla olmadı. Türlü engellemelere, zorluklara, kışa, sıcağa, soğuğa rağmen; gündelik hayatı sarmalayan onlarca meşgaleyi, mazereti aşıp sürdürdüğümüz mücadelenin onurunu yansıtmak ve zalimlere, teslimiyetçilere inat kararlılığımızı sergilemek için işte buradayız ve bu zulüm tamamen bitmeden de mücadelemizi bırakmayacağız.
Buradan siz sayın öğretim görevlilerine son kez bir daha sesleniyoruz. Geliniz bu sorumsuz davranışınızdan vazgeçiniz. Bu milletin değerleriyle dalga geçmeyiniz. Bu milletin evlatlarını aşağılamayınız. Bu milletin sabrını test etmeyiniz. Bir gün gelir bu davranışlarınız bumerang etkisi gösterir size değer. Zaman yakınken aklınızı başınıza toplayınız. Sizlere Allah akıl izan versin. Rabbim hidayet nasip etsin. Hidayet nasip etmeyecekse bildiği gibi yapsın. Neye layıksanız öyle olsun. Bizim de bu işin peşini bırakacağımızı zannetmeyin. Her an gözümüzü sorumsuz davranışlarınızdan ayıracak değiliz. Bütün anayasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bilmenizi isteriz.
Akdeniz Üniversitesi’nde uygulanan başörtüsü yasağı Antalya’daki İslami kuruluşlar tarafından protesto edildi.
Antalya’da faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar 22 Eylül Perşembe günü 12:30’da Akdeniz Üniversitesi’nin bazı fakültelerinde uygulanan başörtüsü yasağını ve yasakçı akademisyenleri protesto etmek için üniversite giriş kapısı önünde bir araya geldiler.
Burada grup adına açıklama yapan sözcü Alpaslan Arslan, başörtüsüne düşman olanların aynı zamanda halka da düşman olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde öğretim üyelerinin başörtülü öğrencileri dersten çıkaran arkadaşlarına destek vermek için yapılan basın açıklamasını hatırlatan Arslan, bu kişilerin işlerine geldiğinde kıyıda kalmış bir yönetmeliği kullandıklarını, tam tersi bir durumda ise Anayasa maddelerini görmezden geldiklerini savundu.
Yıllardır devam eden başörtüsü yasağı ile binlerce gencin eğitim ve çalışma hakkının gasp edildiğini belirten Arslan, insan ihlali olarak değerlendirdikleri başörtüsü yasağının sadece üniversitelerde değil, hayatın her alanında kaldırılması gerektiğini söyledi. Başörtüsü yasağı kaldırılana kadar eylemlerine devam edeceklerini belirten Arslan, "Akdeniz Üniversitesi’nin rektörünü yaptığı açıklamalarda bilime önem vereceğini söylemektedir. Fakat başörtülü öğrenciler hala mağdurdur ve içeriye alınmamaktadır. Rektör şunu bilmelidir; Bilimin kaynağı Allah’tır. Allah’a rağmen bilim üretilemez. Buradan siz öğretim görevlilerine son kez sesleniyoruz. Gelin bu sorumsuz davranışınızdan vazgeçiniz." diye konuştu.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Sayın basın mensupları, Antalya ve ilçelerinden ve Türkiye’nin dört bucağından buralara kadar gelip bize destek veren sivil toplum kuruluşu mensupları ve saygıdeğer Antalyalılar. Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Malumunuz olduğu üzere kapısında bulunduğumuz bu üniversitenin kendini bilmez bazı sözde öğretim görevlileri, kerametleri kendilerinden menkul bir davranış sergileyerek, başörtülü bacılarımızı derslerden çıkartmışlar ve YÖK’ün kanun dışına çıktığını iddia etmişlerdir. Bu eylemlerini geçen pazartesi günü bir basın açıklamasıyla da deklare etmişlerdir. Aldığımız habere göre rektörlük, derslerden öğrenci çıkartan görevliler hakkında soruşturma açmış ve sorunun bittiğini söylemiş olasına rağmen dün de yine Tıp fakültesinde başka bir kanunsuz olay yaşanmış ve başörtülü kızlarımız gözyaşları içerisinde derslerinden çıkartılmışlardır.
Başörtüsü’nü kendileri için tehdit olarak görenlerin, benzer kaynaklardan beslenen ve belli ortak paylara sahip zümrelere ait olduklarını biliyoruz.
Başörtüsüne düşman olanlar aynı zamanda halka, halkın değerlerine de düşmanlar.
Bizler yıllardır Başörtüsü düşmanlarını buradan deşifre etmeye , piyasada görünen kuklalardan ziyade kuklacıyı işaret etmeye çalışıyoruz
Bu azgınlığın beslendiği ideolojik temel ve buradan beslenen kurum ve yapılar tasfiye edilmeden “Başörtüsü düşmanlığı”nın tasfiyesinin mümkün olmadığını belirtiyoruz. Son çırpınışlarını gerçekleştiren bu zevat, yakın bir zamanda inşallah tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir. Tamamen keyfi davranışları küçük çocukların bile gözüne batan bu kimseler, hukuk diyerek arkasına sığındıkları helvadan putlarını, işlerine gelmediği zaman nasıl yiyebildiklerini, kendilerine güldürerek bize seyrettiriyorlar. Gerçekte ortada oynanan bir trajediden başka bir şey değil.
Kendilerini, ülkenin en akıllı insanları olarak vehmeden bu zevat, menfaatleri ve makamları yerinden oynatılmaya kalkışılınca ne kadar akıldışı işler yapabileceklerini de sergilemiş oluyorlar. İşlerine geldiği zaman kıyıda kalmış bir yönetmeliği bile kullanabilirlerken, işlerine gelmeyince anayasa maddesine bile sırt çevirebilmektedirler. Şimdiye kadar anayasa anayasa diyerek tutundukları dalın tersi ellerine tutuşturulunca ben bunu beğenmedim diyerek o dalı kırabilmektedirler.
Bu yasağı ısrarla savunanların büyük kesimi; gerilim, kamplaşma ve ayrışmadan beslenen eski anlayışın sürmesinden maddi, siyasi, ideolojik rantlar sağlıyorlar.
Yetenek ve liyakatin yerini hamaset dolu ideolojik söylemlerin aldığı bir düzende, birçokları kolay yoldan mevki ve koltuk işgal edip ekonomik ve ideolojik rant devşirebiliyorlar. Böylelikle kıriterleri ideolojiye indirgeyerek, statükoda bir yerlere gelebilmek için kimseyle dogal şartlar altında rekabet etmeleri gerekmiyor. Bazen iki gerilimli nutuk, üç beş ideolojik söz, bilumum yeteneksizlikleri örten bir şal olabiliyor. Başörtüsü sorunu çıkartarak, kendi kifayetsizliklerinin üzerini örttüklerini sanıyorlar. Değilsekızlarımızın başını örtüp örtmemesi, nasıl olur da yıllardan beri koca koca adamların biricik gündem maddesi haline gelebilir? Ama şunu kesinlikle biliniz ki geçmişte olduğu gibi bu günde, inancımızı, kimliğimizi ve özgürlüğümüzü kısıtlamaya ya da yasaklamaya kalkan hiçbir kararı kabul etmeyeceğiz.
Gün geçtikçe tıkanan ve tıkandıkça daha çok saldırganlaşan bu vesayetçi hukuk anlayışı gerçek niyetlerini artık açığa vuruyor.
Hiç şüphesiz başörtüsü yasağı Kemalist resmi ideoloji fanatizminin kendisini en net biçimde dışa vurduğu ve sıradan bir hak gaspı, bir insan hakkı ihlali olmaktan da öte bir cinnet hali, bir tür ilkel saldırganlık boyutlarına dönüşen bir uygulamadır.
Bu vahşi dayatmadan ötürü yıllardır sayısız gencin eğitim ve çalışma hakkı gasp edilmiş; insanlar çevrelerinden, geleceklerinden giderek hayattan kopartılmışlardır. Ancak bizler, despotik yol ve yöntemlerle soruna yaklaşan ve çözümsüzlüğü çözüm diye bize sunanların almış olduğu bu davranış ve kararı "yok" sayıyoruz.
Biz Rabbimizin vahyi olan Kur'an'ı Kerim'in Müminler olarak bize vahiy olan kitabın insanlığı aydınlığa ulaştıracak tek rehber olduğuna iman ettik, tüm benliğimizle kabul ettik. Bizim iman ettiğimiz Kitap, her türlü şüphe ve ihtilaftan beridir. O, İnsanlığa kurtuluşu gösteren, hiçbir eğriliği bulunmayan dosdoğru yoldur. İnancımıza göre yeryüzünün mülkü gerçek hükümdarı, her şeyi en güzel biçimde yaratan Allah'tır.
Yeryüzünde onun Müminler için çizdiği sınırları tanımayan ve değiştirmeye kalkan her düşünce açıkça Rabbimize meydan okuyor demektir.
"Bizler, insan hakları ihlali niteliğindeki bu yasağın sadece yükseköğrenim kurumlarında değil, tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Gündelik hesaplarla, siyasi oyunlarla, içi boş vaatlerle geçirecek ne vaktimiz, ne de bunlara dayanacak tahammülümüz vardır. Bunun için kılık kıyafetin, hizmet alan/veren farkı gözetilmeksizin, kamu/özel ayrımı yapılmaksızın, eğitim/öğrenim ve çalışma hayatında hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın serbest olduğuna ilişkin özgürlükçü, genel bir düzenleme yapılması gereklidir.
Bu sebeple sadece yükseköğrenimde eğitim gören bayanlara yönelik, kısır ve etkisiz bir çözüm istemediğimizi, ayrımcılığı tüm uygulamaları ile kaldıracak net ve etkili çözümler getirilmesinin ancak bu ihlali çözebileceğini açıkça ifade ediyor, aksi bir çözümü, çözüm olamayacağı için, kabul edilebilir bulmadığımızı tüm kamuoyuna açıklıyoruz."
Zulüm bitene kadar eylemlerimize devam edeceğiz ve biz biliyoruz ki hakkımız olanı istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece kendimiz için değil, bizden sonraki nesiller içinde mücadele edeceğiz. Bir zamanlar Rosa Parks adında zenci bir kadın Amerika'da bindiği otobüste zenciler için ayrılan arka tarafta kendinden kalkmasını ve yerini bir beyaza vermesini isteyen şoföre karşı çıkmasaydı şimdi zenciler hala otobüslere arkadan binip, kendilerinden yerini isteyen beyaz efendilerine yerlerini köle gibi vermek zorunda kalacaklardı. Özgürlükler bedel ister ve biz bu bedeli ödüyoruz ve ödeyeceğiz. Ülkemizde tek bir başörtüsü mağduru kalmayana dek. Başörtülüler okula, devlet dairesine- hizmet alan ve hizmet veren diye ayrıştırılmadan, yüksekokul-lise ayrımı da yapılmadan başörtüsü kabininde başlarını açarak değil,başı kapalı, başı dik ve özgürce girene dek…
Yunus Emre'nin : "İlim ilim bilmektir,İlim kendin bilmektir, Sen kendin bilmezsen, Ya bu nice okumaktır." mısralarına inat, "İlim ilim saçmaktır, İlim başın açmaktır, Sen başın açmazsan, Ya bu nice okumaktır" dercesine, eğitim hakkı elinden alınan kızlarımızın bu hakları, derhal iade edilip, uygulama kaldırılmalıdır.
Akdeniz Üniversitesinin yeni rektörünün yaptığı açıklamalarda bilime önem vereceğini söylemektedir fakat başörtülü öğrenciler hala mağdurdur ve içeri alınmamaktadır. Rektör şunu bilmelidir ki bilimin kaynağı Allah’tır ve Allah’a rağmen bilim üretilemez. O üretilen bilim bir gün gelir insanın ayağına dolaşır. Atom bombasının da bir bilim ürünü olduğu ve tarihte nelere malolduğu unutulmamalıdır. Ahlaktan yoksun bir bilim, bir gün gelir sahibini de yer.
Sıraladığımız ve sıralayamadığımız daha nice örneklerden hareketle adeta, bir takım yetkili ya da yetkisiz kişilerce, bir saldırı ve dindarlara yönelik baskıcı bir uygulama başlatmak isteyenlere karşı yetkilileri göreve; devleti de, tüm halka karşı adil ve eşit davranmaya davet ediyoruz.
İşte biz bu kararlılıkla buradayız! Baskıcı, zalim düzenin ve zorba güçlerin kimliğimize, inancımıza, şahsiyetimize yönelik saldırganlıklarının açık bir tezahürü olan başörtüsü yasağına karşı direnişimiz vesilesiyle bir aradayız. Yasakçıların gasp ettiği haklarımızı savunmak; bastırmaya, yok saymaya çalıştıkları taleplerimizi yükseltmek; zulme karşı direniş ve mazlumlarla dayanışma bilincini yaygınlaştırmak için buradayız. İstiyoruz ki bu zulüm bitsin ama şu ana kadar oldu tam anlamıyla olmadı. Türlü engellemelere, zorluklara, kışa, sıcağa, soğuğa rağmen; gündelik hayatı sarmalayan onlarca meşgaleyi, mazereti aşıp sürdürdüğümüz mücadelenin onurunu yansıtmak ve zalimlere, teslimiyetçilere inat kararlılığımızı sergilemek için işte buradayız ve bu zulüm tamamen bitmeden de mücadelemizi bırakmayacağız.
Buradan siz sayın öğretim görevlilerine son kez bir daha sesleniyoruz. Geliniz bu sorumsuz davranışınızdan vazgeçiniz. Bu milletin değerleriyle dalga geçmeyiniz. Bu milletin evlatlarını aşağılamayınız. Bu milletin sabrını test etmeyiniz. Bir gün gelir bu davranışlarınız bumerang etkisi gösterir size değer. Zaman yakınken aklınızı başınıza toplayınız. Sizlere Allah akıl izan versin. Rabbim hidayet nasip etsin. Hidayet nasip etmeyecekse bildiği gibi yapsın. Neye layıksanız öyle olsun. Bizim de bu işin peşini bırakacağımızı zannetmeyin. Her an gözümüzü sorumsuz davranışlarınızdan ayıracak değiliz. Bütün anayasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bilmenizi isteriz.
YERYÜZÜ EĞİTİM VAKFI
İHH ANTALYA ŞUBESİ
ANADOLU GENÇLİK DERGİSİ ANTALYA TEMSİLCİLİĞİ
ANTALYA ANSED DERNEĞİ
ÖZGÜR-DER ANTALYA TEMSİLCİLİĞİ
ANTALYA ASIR DERNEĞİ
UMUT-DER ANTALYA TEMSİLCİLİĞİ
DİYANET-SEN ANTALYA ŞUBESİ
KUMLUCA KARDEŞLİK VE DOSTLUK DERNEĞİ
EĞİTİM-BİRSEN ANTALYA ŞUBESİ
RADYO MERCAN
ANTALYA RİBAT DERGİSİ TEMSİLCİLİĞİ
ENSAR VAKFI SERİK ŞUBESİ
SERİK EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ DERNEĞİ
MANAVGAT AKAD DERNEĞİ
ALANYA ANÇED DERNEĞİ
ALANYA SEBİLAY DERNEĞİ
FİNİKE DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ
ALDAP (ALANYA DAYANIŞMA PLATFORMU)
ADAP (AKDENİZ DAYANIŞMA PLATFORMU)