'İlk Dönem İslam Tarihi ve Ekoller'
Akhisar Özgür-Der temsilciliğinde düzenlenen '' İlk dönem İslam Tarihi ve Ekoller'' üst başlıklı seminer programlarında bu hafta ''Hadis Ekolü ve Halku'l Kur'an'' başlıklı konu Haksöz dergisi yazarlarından Hamza Türkmen tarafından işlendi.
Türkmen konuşmasına Rey ekolünün usuli ve siyasi bakışını anlatarak başladı. İslam dünyasındaki İslami hareketlerin ıslah çizgisinin takipçisi ve bugünkü temsilcisi olduğunu belirten Türkmen bu arka plan bilinmeden Mısır, Tunus ve diğer ülkelerdeki olayları anlamada zorlanacağımızı anlattı. Türkmen konu hakkında özetle şunları vurguladı:
Vahyin ilk dönemlerinden itibaren Kur'an dışı önceki kültür ve akaidlerden yeterince arınamamış, tertil üzere Kur'an'ı okumak konusunda Rasul ve onunla birlikte olanlar gibi vahyin mesajını ve ölçülerini yeterince kavramamış insanlar hep olagelmiştir. Zafer yaklaştığında fevc fevc İslam'a koşan insanların (â'rab/bedevi) aceleyle "iman ettik" demelerini Rabbimiz tashih ederek "İslam'â girdik" -teslim olduk ifadesiyle değiştirmelerini, Allah ve Rasulü'ne itaat etmelerini (49/14) istemektedir.
Zanni kültürlerden, bid'atlardan, nefsi yaklaşımlardan ve taklitçilikten yeterince arınamamış hafızaların Rasulullah'tan sonra İslam ümmeti içinde açtıkları bir çok siyasi, usuli ve itikadi farklılık ve sapmalar bilinen bir gerçektir. İşte bu fetret döneminde kendini İslam'a nispet eden bir çok kanaat önderi, Allah'ın Kitabı dışında da gayb haberlerinin olduğu sanısı içine girmişler ve çoğu bu tür yakîn ifade etmeyen rivayetleri dinin aslındanmış gibi göstererek kendi siyasi ve sosyal statülerini ve anlayışlarını meşrulaştırmaya yönelmişlerdir.
Kur'an'da gayb alanıyla ilgili ölçü bildiren ve hududullah'a işaret eden ayetlerle yetinmeyen yönelimler, zanni rivayetlerle iman alanına zulüm karıştırınca, ıslah edici önderler tabii ki Kur'an'ın gayb alanında temel ilkelerini daha anlaşılır bir şekilde ifade etme gayreti içine girmişlerdir. Rivayet ekolü denilen ve Kur'an dışı rivayetlerle akaid tartışmaları oluşturup vahyin sınırlarını aşan yaklaşımlar karşısında; ilk sahabe neslinden bu yana tevhidi bir dirayetle, rivayetlerin Kur'an merkezli metin tenkidini önceleyen ve Kur'an'da yer almayan bir konunun kesinlikle iman esası olamayacağını söyleyen Kur'an talebeleri hep olagelmiştir. Çünkü gaybla ilgili bilgi konusunda Kur'an kesin olanı, rivayetler ise hem vakilik/sübut bakımından hem gaybı bilme-bildirme açısından zanniliği ifade ederler.
Hadis ekolü Rasule isnat edilen rivayetleri metin açısından değil daha çok ravilerin adaleti açısından değerlendirmiş metin tenkidi yapmadıkları içinde Kur'an'la açıkca çelişen bir çok rivayetin sahih olduğunu iddia etmişlerdir. Hz. peygamberin ugulamalarını içeren Sünnetle hadisleri aynı görmüşler, akaid alanında ahad haberin delil olduğunu savunmuşlardır.Hadis ekolü içinde olan ancak fıkıhla iştigal edenler daha itidalli bir çizgi üretmişlerdir.
Halku'l Kur'an meselesi Hz. İsa'nın Allah'ın ''kelimesi'' olarak ifade edilmesinden yola çıkan Hristiyanların Kur'an'ında kelime olması arasında bağ kurarak ikisinin de yaratılmamış olduğunu Hz.İsa'nın Allah'ın bir parçası olduğunu iddia etmeleri üzerine çıkmıştır. Rey ekolü bu tartışmada Hristiyanların tezlerini çürütmek için Kur'an'ın yaratılmış/mahluk olduğunu öne sürmüş hadis ekolüde farklı görüşler ileri sürmüştür. Tarihte kalmış bu tartışmadan çıkaracağımız ders günümüzde de vahyin bağlayıcı olup olmadığını tartışan ekollere dikkat etmemiz, her tartışmanın masum olmadığını görebilmemizdir.
Seminer sorulan sorulara verilen cevaplardan sonra sona erdi.