Akhisar'da "İslami Kimliğin İnşası" Semineri
Özgür-Der Akhisar Temsilciliğinde yapılan Eğitim Seminerlerinin ikincisini İktibas dergisi yazarlarından Hüseyin Alan sundu. Alan Vahyin ilk ilgi alanları ve İslami Kimliğin İnşası adlı konuda özetle şunları anlattı:
Kur'an'ın öncelikli muhatabı insandır. Kur'an insana adil ve doğru hayat yolunu gösterirken, bu çağrıya kulak verip iman edenler, onun hayatı kuşatan mesajını sosyal yaşamlarında örneklendirmeye çalışmakla mükelleftirler. Çünkü Kur'an'ın mesajı düşünsel çabalarımızdan ekonomik-siyasi ilişkilerimize kadar hayatın bütün alanlarını kapsayan bir çağrıdır. Kur'an'ın amacı her kişi tarafından kolaylıkla anlaşılır ve kavranabilir. Rabbimiz Şems suresinde insan nefsini kendisinin yarattığına, onu şekillendirdiğine ve ona hem takvasını ve hem de fücrunu yerleştirdiğine işaret etmektedir. Sonra insana akletme gücü verilmiş ve kendilerinden olan rasuller yoluyla da yaratıcımız ve yaratılış kanunlarını tayin edicimiz tarafından fıtratına en uygun yolu gösterecek vahyi bildirimlerde bulunulmuştur. Bireysel ve toplumsal sorunlarımız ve yaşamın hakikatiyle ilgili sorularımız ya yaratıcımız olan Rabbimizin vahyi bildirimine dayanılarak çözülecektir; ya da kişi yaşamla ilgili temel soru ve sorunları nefsini/hevasını mutlak belirleyici olarak veya ilahi mesajı beşeri kültürüyle tahrif ederek çözümlemeye kalkışacaktır. Kur'an'ın amacı, onun mesajına iman eden herkesi, yaşama egemen olan her türlü zulüm, şirk, sömürü ve vahiy karşıtı bütün münkerlere karşı tavır almaya sevk etmektir. Vahyin ilk dönemindeki nuzül ortamını, vahyin ilgi alanlarını ve müslümanların üstlendikleri tavrı iyi kavramak ve ilk dönemlere ait ayet kümelerindeki muhtevanın Mekke şartlarında nasıl sosyalleştirildiğini öğrenmek bizin için önemlidir. İlk inen surelerde temel olarak Rabbimiz şunlardan bahsetmiştir:
1. Yaratıcıya, yaratma eylemine ve hayatın sonuna dair vurgular
Yaşamın nasıl başladığı, evrenin nasıl yaratıldığı, düzene konulduğu ve yaşamın akibeti ile ilgili sorular insanın en temel sorunlarından birisidir. Akidevi-doktrinel bir alanı ifade eden bu konu Alak, Müddesir, Fatiha, Şems, Abese gibi surelerde yer alan ilk ayet kümelerinde işlenmiştir.
2. Halis din ve doğru ilah inancına çağrı
Yanlış "veli", yanlış "şefaat", yanlış "ilah" anlayışlarına eleştiri getiren ilk dönem vahyi; Müddessir, Fatiha, İhlas, Zümer, Yunus gibi bir çok surede doğru Rabb ve ilah inancını işlemekte, Rabbimizin kudreti dile getirilip ibret alınılmasıyla ve yaşamımızı belirleme konusunda kimin rabb/eğitici edinilmesiyle ilgili olarak insanların akletmeleri istenmektedir.
3. Ekonomik işleyişe müdahale
İlk dönem ilahi mesajın sadece akidevi konularla sınırlı kalmayarak, yürürlükte olan ekonomik işleyiş ve haksızlıklarla da doğrudan ilgilenip yaşamın tümünü kuşattığını bir kez daha görebilmekteyiz. Mal ve mülkün üstünlük aracı haline getirilmesinin kınandığını ilk dönem surelerinde görmekteyiz.
4. Siyasi ve hukuki sistemle ilgili somut vurgular
Rabbimizin tekbir edilmesiyle başlayan ilahi tebliğ, toplumsal yaşam üzerinde siyasi ve hukuki düzenleme ve uygulamalarıyla ululuk taslıyan, egemenlik konusunda azgınlaşan müstekbirleri ve egemen cahili sistemi açıkça eleştirip, kınamakta; zulüm ve haksızlıklarından vazgeçmemekte inatlaşanları azapla korkutmaktadır.
5. Cahili yapıdan ayrışma ve cemaatleşme
İlahi tebliğ insana fiili sorumluluk yükleyen bir eylemdir. Ki o ilk muhatap ve bağlılarına alternatifini hemen önermektedir; Cahiliyye'den arınmak, egemen sistemin değer ve temsilciliklerinden hicret etmek. Zaten cahili sistemden bağımsız bir yapı ve kimlik oluşturma amacıyla mevcut cahili anlayışından, statüsünden ve sistemin sağladığı imkanlardan bağımsızlaşma kararlılığına ulaşamayan insanların, tevhidi şahidliği üstlenecek, uzun soluklu bir beraberlik ve mücadeleyi yürütebilecek iradeleri olamaz. Ancak bu kopuş toplumdan, çevreden ve reel gerçeklerden değil, cahili sistemin değerlerinden uzaklaşmak olarak anlaşılmalıdır.
Vahiy kendisine iman eden müslümanların hayata, mala ve mülke bakışlarını, hayatla ilgili değerlerini/ölçülerini, bilgi kaynaklarını, ibadet ve kulluğa bakışlarını değiştirmiş ve kendi değerleri üzerinden bir İslami kimlik ve sonrasında bir İslam cemaati oluşturmuştur. Allahtan başka ilah ve itaat edilecek otorite olmadığını dünya hayatının geçiciliğini ve bu hayatın bir imtihan olduğunu öğretmiştir.
Seminerin ikinci bölümünde konuşmacı sorulan soruları cevapladı. Yapılan katkılardan sonra program sona erdi.