Akhisar'da "Hz. Osman Dönemi" Semineri
Akhisar Özgür-Der temsilciliğinde düzenlenen alternatif eğitim programlarının dördüncüsünü Ahmet Düzgün sundu.
Hz. Osman'ın kısa biyografisini anlatarak konuya giren Ahmet Düzgün, Hz. Ömer'in öldürülmesinden sonra Hz. Osman'ın emirliğe seçilmesi sürecindeki olayları aktardı. ''Hz. Osman Dönemi ve Yaşanan Zaafiyetler'' başlıklı kon u hakkında Düzgün özetle şunları anlattı:
Hz. Osman görevine başladığında İran, Ermenistan, Azerbeycan'ın isyanları ile karşılaştı ve bastırdı. Bizans'ın İskenderiye saldırısı püskürtüldü. Bizans saldırısına karşı Kayseri'ye kadar Anadolu, Kuzey Afrika, İspanya'nın bir bölümü fethedildi. Rodos adası, Doğu İran ve Horosan alınıp Çin ile karşılaşıldı. İlk 5 yıl Hz. Ömer'in kurduğu yapı düzenli çalıştı fakat yapıyı zedeleyen kadrolaşmalarda bu dönem başladı.
Hz. Osman'a yapılan ilk eleştiri yaptığı akraba atamaları yüzündendir. Emir seçildikten kısa süre sonra yakın akrabası olan Şam Valisi Muaviye hariç, Hz. Ömer'in tayin ettiği bütün valileri değiştirdi. Yeni atadığı valiler kendi akrabaları arasından seçilmişti. Bunun sebebi akrabalarına aşırı bağlılığı, Mervan'ın onun yaşlılığını kullanması ve etrafında işlerin aslını görmesini engelleyenler olabilir.
Hz. Osman'a yöneltilen en önemli eleştirilerden biride müslümanlara ait olan beytül malın usulsuz kullanımıdır. Bu konuda Abdullah bin Erkam .Hz. Osman'ın hazineden para dağıtmasını eleştirip anahtarları yüzüne atmış ve "ben ümmetin hazinesinin müdürüyüm, senin şahsi hazinenin müdürü değilim" deyip görevi bırakmış, kendisine verilen 300.00 bin dinarıda almamıştır.Yine Ebu Zer'in eleştirileri yüzünden Rebeze'ye sürgün edilmesi müslümanları üzen bir olay olmuştur.Ebu Zer sürgünde vefat etmiştir.
Cuma namazı öncesi cami içinde ikinci bir ezan (iç ezan) okunması uygulamasının konması, emirlik mührünü su kuyusuna düşürmesi, büyük ve şaşalı bir ev yaptırması ve Bedir harbine katılmamış olması da Hz. Osman ile ilgili yapılan diğer eleştirilerdir.
Hz. Osman'ın atadığı valilerin adaletsizliği ve zulümleri sürekli şikayet konusu olmuştur. Hz. Osman bu şikâyetler artınca 654 yılında valileri denetlemek için müfettişler gönderdi. Sonra valileri Medine'ye çağırıp şikâyetler konusunda çözüm tekliflerini dinledi. Valiler muhalefet edenlerin elebaşlarının öldürülmesi, mal karşılığı gönüllerinin alınması, siyasi işlerin valilere bırakılması ve muhaliflerin cihadla meşgul edilmesi gibi teklifler getirdiler. Hz. Osman, muhaliflerin elebaşlarının askere alınmasını ve Hz. Ömer döneminde bağlanan maaşlarının kesilmesini emretti. 656 yılında muhalifler yazılı olarak şikâyetlerini Hz. Osman'a ilettiler. Elçi olarak gelen Ammar b. Yasir Hz. Osman'dan dayak yedi.
Aynı yıl Kufe'den 1000, Basra'dan 150 ve Mısır'dan 2000 kişi hac bahanesiyle Medine'ye geldi. Gelenlere Hz. Osman elçiler gönderdi ama kabul edilmedi. Abdullah b. Ömer'in tavsiyesi ile Hz. Ali elçi olarak muhaliflere gitti. Hz. Ali döndüğünde Hz. Osman ile şu konularda bir ahitname yazdı ve O'na minberden ikna edici bir konuşma yapmasını söyledi.
1. Valiler değişecek
2. Sürgünler geri getirilecek
3. Beytülmal adil dağıtılacak
Hutbeden sonra Hz. Osman evine doğru gidince, Mervan hepsine tehdit dolu ağır sözler etti. Hz. Ali bu olay üzerine Hz. Osman'ın yanına gidip "Mervan seni perişan etmedikçe razı olmaz. Ben artık yokum. Kendi sorununu kendin hallet" anlamında bir konuşma yapıp çıktı. Daha sora Hz. Osman karısının tavsiyesi ile Hz. Ali'yi bir daha çağırdı. Görüştüler ve Hz. Osman, muhaliflerin Mısır Valisi olarak istedikleri Muhammed b. Ebu Bekr'in vali yapılmasını kabul etti. Hz. Ali de kalabalığa çıkıp "Gidin, ben kefilim talepleriniz yerine getirilecek" dedi.
Muhalifler memleketlerine doğru yola çıktılar. Mısır'a gidenler yanlarından geçen şüpheliyi durdurup sorgulayınca yanında, Mısır Valisi Abdullah b. Sad'a yazılmış bir mektup buldular ve altında Emir'in mührü vardı. Mektup Abdullah b. Ebu Bekr'in Valiliğinin geçersizliğini ve gelenlerin öldürülmesini emrediyordu. Mısırlılar, Basralılar ve Kufeliler yarıyoldan dönüp mektubu Hz. Ali, Talha, Zübeyr ve Said b. Zeyd'e gösterdiler. Bu olaydan sonra Hz. Osman'ın kamuoyu desteği kalmadı.
Sorgulamadan sonra muhalifler mektubu Mervan'ın yazdığını anladılar ve Mervan'ı istediler ama Hz. Osman Mervan'ı da vermedi. İşler bu noktaya geldiğinde Emir'i seçen 6 kişilik ekipten Hz. Osman'ı koruyan kimse kalmamıştı. Hz. Ayşe de, Hz. Ali'nin itirazlarına rağmen bu strese dayanamamaktan olsa gerek umreye gider. Muhalifler Hz. Osman'a 20 gün süre verdiler. Bu süre içinde düşünüp istifa etmesini söylediler. Bu yirmi gün sonlarına kadar sakin geçti. Muhasaradan korkan Hz. Ali ve önde gelenler oğullarını kapıya bekçi koydular. Ayrıca Hz. Osman'ı koruyan evinin çevresinde 500 adamı vardı. Muhalifler süre sonunda evinin kapısını ateşe verdi. Muhalifler Hz. Osman'ı katlettiler.
Hz Osman, refahın artmasını istiyordu. İşlerin bir noktasında artık çok geç kalmış ve çevresindeki akraba baskısı ve yönlendirmesini aşamamıştır. İlerleyen yaşı muhtemeldir ki, sağlık sorunlarını beraberinde getirmiş, işlere ve olaylara olan hakimiyeti azalmıştır. Ona göre öldürülmeyi hak eden bir şey yapmamıştır.
Hz. Ali açısından olaya bakıldığında Resulün akrabası olmak onun için bir dezavantaj olmuştu. Kendisi Emir olunca işi saltanata dönüştüreceği kanaati onu bir hayli rahatsız etmiş olmalı. Oysa ki onun böyle bir niyeti yoktu. Herkesin bağırarak söylediği eleştirileri Hz. Ali söyleyince sanki o, Hz. Osman'ın koltuğunu istiyormuş gibi bir imaj oluyordu ki, bu da onun hareketini kısıtlıyordu. Evet muhalefetin çok haklı talepleri vardı. Ama öte yandan emirlik kurumunu yıpratmadan bu işin halledilmesi gerekiyordu. Ama Hz. Osman'ın inanılmaz inadı süreci tıkadı.
Hz. Ayşe olaylardan uzak durmak için Medine'yi terk ederek umreye gitti. "Hz. Osman'ın katli haksa ben onun sevabından uzak olayım, yok eğer haramsa günahından uzak olayım" diyordu.
Muhalif sahabe ise Hz. Osman ve ekibi eğitim süreçlerini hiç hesap etmeden sadece ganimetler için fetih yaptığı için eleştiriler getiriyordu. Oysa fetih İslam'ın yayılması için olmalıydı, zaten az olan kadrolar ya savaşta şehit oluyor yada sayı olarak yetersiz kalıyorlardı. Bir de bunun üzerine ganimetler Hz. Osman'ın kabilesi arasında paylaşılıyordu. Kendisini defalarca istifaya çağırdılar, Medine'de ümmetin güvendiği tüm kanaat önderleri ile defalarca görüştüler ama Hz. Osman'ın inadı işleri bu noktaya getirdi. Öte yandan Hz. Ali de duruma tamamıyla sahip çıkmıyor, bu duruma rağmen Hz. Osman'ı koruyordu. Muhalifler eve döndüklerinde kendilerini bekleyen valiler vardı. Ayrıca Hz. Osman'ın yaşının ilerlemiş olması ve olayları algılamadaki yetersizliği bir iktidar boşluğu oluşturuyor ve valiler bu boşluğu heveslerine göre dolduruyorlardı.
Bu olaylar sonucu müslümanlar siyasi ihtilaflar sonucu gruplara ayrıldılar.
Hz. Ali taraftarları ( muhalifler )
Hadiselere karışmayanlar
Hz. Osman taraftarları ( Emeviler )
Bu gruplaşmalar daha sonra siyasi kavgalarını dini delillerle desteklemeye çalışarak itikadi ekollerin oluşmasına sebep oldular.
Sorulan sorulara verilen cevaplarda ve yapılan katkılarda anlatılan olaylardan günümüze yönelik nasıl dersler çıkarmamız gerektiği konuşuldu.