Akhisar Özgür-Der'de "Kurban" Konuşuldu
Akhisar Özgür-Der şubesi tarafından bayanlara yönelik olarak düzenlenen seminer programlarından üçüncüsü "Kurban kavramı" başlığıyla gerçekleştirildi.
Akhisar Özgür-Der şubesi tarafından bayanlara yönelik olarak düzenlenen seminer programlarından üçüncüsü "Kurban Kavramı" başlığıyla gerçekleştirildi. Semineri Akhisar Özgür-Der'den Cemile Öz sundu.
Kurban kavramının Hz.Adem (as.)den beri insanoğlunun gündeminde yer aldığını belirterek sunumuna başlayan konuşmacı daha sonra özetle şunları söyledi :
"Kurban,yüce Allah'a bir yakınlaşma vesilesidir.Ona onun mülkünden türlü türlü hediyeler takdim etmektir.Her şeyin en iyisine layık olan Allah'ın elbette insanların sundukları armağanlara ihtiyacı yoktur.Asıl bizim rızayi ilahiyi kazanmak için Allah'ın razı olacağı amelleri yapmaya ihtiyacımız vardır.İman ve bağlılık sözleşmesi kuru kuruya yapılmaz.Yani insanların Rabbiyle olan ilişkilerinde O'nu herşeyden daha çok sevdiklerini ispatlamaya ihtiyaçları vardır.Bu seminerin amacı,ilk insandan bu yana evrensel bir tevhid eylemi olan kurbanın maddi boyutundan çok,manevi boyutu üzerinde durmaktır.
Gayemiz,kurbanın Allah için hayvan boğazlamayı,kan akıtmayı da içeren bir eylem olduğunu ancak bunlarla sınırlandırılamayacak geniş bir manevi boyutunun da olduğunu yeryüzünün ve hayatımızın tümünü kuşatan tevhidi bilincin sembolik bir ifadesi olduğunu ortaya koymaya çalışmaktır.Tevhidi bir dünya görüşünde hayatın amacı,kurbandır.Yani Allah'a yakınlaşmak;O'nun rızasını,hoşnutluğunu,sevgisini kazanma yarışıdır.Allah'a yakınlaşma manevidir,çünkü Allah mekandan münezzehtir.Bu yüzden aracılar koyarak Allah'a yaklaşma fikri yanlıştır.Bu müşriklerin fikridir.Çünkü Allah,insana şah damarından daha yakındır.
Mesela,Kitap ehli,özellikle yahudiler kurban kavramını tahrif ederek konuyu sadece et ve kan mesabesine indirgemişler.Etlerin kızarma kokularının göğe yükselerek Allah a ulaşıp gazabını dindirdiğine inanmışlardır.Bugün bizde de benzer bir anlayışla,kurban sadece kan akıtmak olarak algılanıp uygulanabiliyor.
Peki Rabbimiz kimlerden kurban kabul eder ya da kimlerin kurbanını kabul eder ?Bu sorunun cevabını Kur'an'da aradığımızda sabikun-mukarrabun kavramlarıyla karşılaşırız.Bu kimselerin kimler olduklarını da şu ayetlerden anlayabiliriz:
'Muhacirlerin ve Ensar'ın ilk öncüleri ile iyilikte onlara tam uyanlardan Allah hoşnut olduğu gibi onlar da Allah'dan hoşnut olmuşlardır. Allah onlara altlarından nehirler akan ve içlerinde ebedi olarak kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş, büyük başarı budur.'(Tevbe/100)
'Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.'(Müminun/60-61)
'Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.'(Fatır/32)
'(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, "Andolsun seni mutlaka öldüreceğim" demişti. Öteki, "Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder" demişti'(Maide/27)
Allah için sevdiklerimizi feda etmenin bir sembolüdür kurban.Kurban ile Allahın sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmak,hayatımızın tek gayesi olmalıdır.Bu konuda İbrahim ve İsmail peygamberler(sav)tevhidin,sevgide Allahı birlemenin timsali olmuşlardır.İkisi de hayatta en sevdiklerini Allah'ın rızası için feda etmede hiçbir kararsızlık göstermemişlerdir.Onların feda etme ve feda edilme bilinçlerini Kur'an bizlere hatırlatır.İbrahim a.hayatta en çok sevdiği oğlunu Allah'a kurban edecek kadar tevhidi bilince sahiptir.İsmail a. ise,kurban edilmeyi göze alacak kadar yüreğinde tevhidi bilinç taşımaktadır.Unutmayalım ki,biz de onlar gibi Rabbin yolunda fedakarlık şuuruna sahip olmadıkça imanımızın kalelerini şeytana karşı koruyamayız.Onların bu davranışları Kur'an'da şöyle anlatılmaktadır:
'Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.'(Saffat/102)
Kısacası kurban,bir sembol olarak Allahın bize bahşetmiş olduğu şeyleri sadece bize ait saymayıp başkalarıyla paylaşmaktır,vermektir,beraber kullanmaktır.İnsanlardaki mülkiyet tutkusu ve benseverlik,sahip olunanlardan vazgeçmeyi zorlaştıran bir fitne ve imtihan aracıdır.